Yarabbi nurunla doldur yurdumu/Bayramdan ötede bayram yapalım/Muzaffer et polisimi ordumu/Bayramdan ötede bayram yapalım
Arife gecesi erkenden yatardık ki kınalarımız ellerimize iyice işlesin diye ya da annem bizi biran önce başından savmak için uydururdu bunu. Çünkü ortalık aralanınca geri kalan bayram hazırlıklarını tamamlardı o. Heyecandan gözümüze uyku girmezdi ama başucumuza konan bayramlıklarımıza ikide bir bakarken dalıp gittiğimizin farkına bile varmazdık.
Büyüklerimiz daha sabah namazına gitmeden kaldırılırdık, namazda onların yanında olmanın sevincini yaşardık böylelikle. Eve dönüşte taze pişirilen çöreklerin-böreklerin kokuları genzimizi okşardı, ailecek temizce giyinip birlikte kahvaltı yapardık. İlk defa hane halkı ile bayramlaşılırdı, sonrasında büyüklere gidilirdi. Onlar da mendil- çorap harçlık armağan ederlerdi çocuklara. En çok kim şeker toplayacak yarışı ederdik arkadaşlarla, iki de bir paralarımızı sayardık ola ki düşürür veya kaybetmek korkusuyla.
O bayramları özlememek mümkün mü? Güzelim hasletlerimiz-örflerimiz-adetlerimiz tarihe karışıyor yavaş yavaş. Şimdiki bayramlar tatil amacıyla değerlendiriliyor artık. Kapısını kilitleyip bavulunu alan sıvışıyor. Bir yerde yoğun tempoyla çalışanlara dinlenme fırsatı doğuyor. Ne olursa olsun acı fakat gerçek, “sanki leylek benim komşumdur, yazın gelip kışın gider” gibilerinden apartmanlar birbirlerini tanımayanlarla dolu. Ondan dolayıdır ki çağımızın hastalığı stres ve yalnızlık baş gösteriyor.
Diyeceğim şudur ki: Bayramın tüm insanlığa barış getirmesi, duaların kabulü, hasretlerin bitmesi en büyük dileğimdir. Ancak; değiştirecek, oynayacak, yasaklayacak bayramlarımız kaldıydı, ne lazımsa yapın. Şairimizin sözüne de itibar etmeyiniz olur mu?”Sahipsiz vatanın batması haktır/Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Hali pür melalim
Kattım geceyi gündüze
Dağları indirdim düze
Kardeş olurum öksüze
Meziyetim budur benim
Siyah beyaz allıcayım
Gâh Düden gâh Ballıca’yım
İç güveyden hallıcayım
Vaziyetim budur benim
Sermayesiz bir tüccarım
Pirleredir ancak carım
Tükenmez harcım icarım
Eziyetim budur benim
Ne kağnım var ne tekerim
Elin derdini çekerim
Yoktur gülsuyum şekerim
Taziyetim budur benim
Hasretim ki mum eyledi
Sahralarda kum eyledi
Yar aşka mahkûm eyledi
Tecziyetim budur benim
Özcan’ımı yasaklarım
Bağrımda yılan saklarım
Kelepçeli dudaklarım
Ziliyetim budur benim