Herhangi bir sivil toplum örgütü, tarikat veya benzer oluşum üyesi ve desteği olmadan kitap çıkartabilen, geç de olsa uğraştığı işe sarılıp ürün alabilen az sayıda yazar vardır. Bir kentin sanat dernekleri, yerel yönetimleri sanata ve sanatçıya sahip çıkmalıdırlar. Çünkü belirli düşünceyi alışkanlık durumuna getiren ve hiçbir şeyi araştırmadan onaylamayanlar aydınlardır ve ülkenin kültür düzeyini yükseltecekler yine onlardır.
Ne yazık ki günümüzde yayınevleri bile Medyatik insanların üzerinden para kazanmak için çabalıyor, yayınevleri yazarları kullanırken, sözde yazarlar da sözde ürünlerini yayımlatıyorlar böylelikle. Eserinin niteliğinden emin kişiler ne dinsel, ne cinsel, ne ideolojik çizgilerini kullanırlar, ne prim yapabilmek, ne Nobel Ödülü alabilmek içinse vatanını, bayrağını dolayısıyla onurunu çiğnerler. Yıllarca koltukaltlarınla ürünleriyle durmaksızın yayınevi dolaşanların sayısı küçümsenemeyecek kadar çoktur ve aylarca kalemşörlerin dosyaları editörlerin masasında sebepsiz bekler. Sanatçının çabalamaktaki amacı ise idealidir. Bu da yapıtlarının Yaygın Basım Organları’nca yayımlanıp dağıtılarak, çok daha fazla okuyucu kitlesiyle buluşabilmesidir. Bu nedenle yaratıcı kişiyi eseriyle baş başa bırakmayan duyarlı kişileri kutluyor, onlara şükranlarımı sunuyorum.
Bu mahzun, bu güzel topraklar asla Karacaoğlan’sız, Pir Sultan’sız, Emrah’sız, Reyhanî’siz kalmaz. Anadolu’da, sesini duyuramamış nice gönül erleri, Mahsuni, Veysel, Yunus, Necip Fazıl, Karakoç görüntüsünde hakka yürüyor. Tam tükendi derken, bakmışsınız bir yenisi fışkırmış bu verimli, asil topraklardan.
Bana gelince: Yaşam deneyimlerimi, zengin dağarcığımı, edebiyatın süzgecinden geçirerek şiirlerime aktarıyorum, özellikle de bireyselleşmekten kaçınıyor, toplumsallaşmaktan yana bir tutum sergiliyorum. Vatan, özgürlük, hasret, vuslat, aşk ve doğa temalarını işlerken, ülke sorunlarını da gözardı etmeden büyük bir gözüpeklikle ironi yaparak, hicvetmekten de geri durmuyorum. Yazdıklarımla mutlu oluyor, genç yazarlara, şairlere değer veriyorum, sade bir yaşamın keyfini sürerken tevazu gibi değerlere sahip çıkıyor, yoksulların, yani ekmeğini, emeğini bölüşenlerin yanında olmaya özen gösteriyorum. Böylece okurlarıma kavanozda yaşamadığımı da göstermiş oluyorum.
Yakarış
Allah için biri olsun mihmandar
Yâre giden yollar hangi tarafta
Dolanıp dururum sabaha kadar
Merhametli kullar hangi tarafta
Yangın düştü duvarımda taşlara
Ayak oldum yürümeyen başlara
Kurban olam can alıcı kuşlara
Tutacağım dallar hangi tarafta
Yürek ateşine çare su mudur
Suskunluk sevdanın uykusu mudur
Cehennem denilen yoksa bu mudur
Bineceğim sallar hangi tarafta
Aşkın hududunu çizemez kalem
Başlangıç ağıttır hitamı elem
Bilmem ki neşeye döner mi çilem
Giyeceğim allar hangi tarafta
Yıldızlar uykuya dalınca deyin
Şafaklar kan revan olunca deyin
Kuytular gam ile dolunca deyin
Öpeceğim eller hangi tarafta
Sürüsü dağılmış çobana döndüm
İlacı olmayan çıbana döndüm
Yaprağı dökülmüş fidana döndüm
Kokladığım güller hangi tarafta
Tarumar olmuşum görün halimi
Özcan’ım ararım ben ayalimi
Beklerim bulmaya tek hayalimi
Uyuduğum kollar hangi tarafta