Bugünkü makalemin amacı Köroğlu-Dadaloğlu gibi haksızlığa kafatutan yiğitlerin öykülerinden yola çıkarak aktarmaktır.
“Avşarlar Karamanoğulları’ndan sonra Osmanlı’ya katıldı. Bulundukları havalede törelerce yaşadılar. Kozan Dağları’ndaki Varsaklar bunların askeri, Çukurova'dakiler ise süvarileriydi. Kozanoğlu Aşireti’nin yöredeki etkinliği sırasında Bozok Yaylası’ndan Çapanoğlu Süleyman Bey' in Kozan’ın zaptı için gönderdiği askerler, Yusuf Ağa tarafından dağıtıldı, daha sonra Mısırlı İbrahim Paşa'nın Birlikleri de bozguna uğratıldı. Yusuf Ağa' dan sonra Ali’nin mahdumu Mehmet, idareyi alınca Kozanlar güçlendi.
Sene(1882) Sarayda Sultan Aziz. Vezir Ali Paşa'nın Kozan Beyliği’ni dağıtma kararıyla, Derviş Paşa kumandasında "İslâhiye Fırkası" yola vuruldu. Can, mal derdindekiler yer değiştirmekte beis görmezken, liderlerini çaresizleştirdiler. Ahmet Bey ile Yusuf Bey Sivas’a mecburi ikamete gönderilirlerken, aşiretlerinden bazıları, beleni tutup onları kaçırdılar. Ardından taraftarlarıyla isyan başladı, kısa çatışmayı müteakiben müfrezeye teslim oldular, idamdan sonra Avşarlar dağıtıldı. Varsak gelinlerinin ağıdı, Türkmen yaylalarının kepezinde hala yankılanır durur.
Çıktım Kozan’ın Dağı’na
Karı dizleyi dizleyi
Yaralarım göz göz oldu
Cerrah gözleyi gözleyi
Kozan Dağı karlı buzlu
İçi dolu gelin kızlı
Öldürürler beyim seni
O kâfirler dünden sözlü
Çıktım Kozan’ın Dağı’na
Kurşun attım dost bağına
Aşiretten imdat olmaz
Kaçalım Kozan Dağı’na
Kara çadırın karası
Karıştı Kozan arası
Öpmelere kıyamazdım
Har yanı kama yarası
Kara çadır eğmeyinen
Ucu sırma düğmeyinen
Kozan geri dönmez bilin
Beş bin atlı gelmeyinen
Kozanoğlu avdan gelir
Avını terkine alır
Bize Kozanoğlu derler
Yiğit ölür namı kalır
Kıratım örkten boşandı
Üzengi yere döşendi
Ne yatarsın Kozanoğlu
Pusatın eller kuşandı..