İnternette dolaşan yaşanmışlığı okuyucularıma aktarmak istedim.
Afrika’da araştırma için bulunan Yabancı, misafir olduğu kabilenin çocukları arasında oyun düzenler. Yarışma şeklindeki bu tertibin ödülü, derece yapanların ortaya konan meyveleri yemeleridir. Müsabakanın başlama işaretiyle, ufaklıklar aynı anda el ele tutuşur rahatça ipi göğüslerler. Sonra oturup hep birlikte kazançlarını yemeye koyulurlar.
Yabancı şaşkınlıkla; davranışlarının nedenini sorduğunda,” bu UBUNTU’ DUR, çoğunluk mutsuzken, kişi nasıl sevinir ki, “biz” olduğumuz için “ben” olurum. İşte UBUNTU budur diye cevabını alır.
O, Seyyah bilseydi biz de niceleri var, taaa oralara kadar yorulmazdı bence. Rotasını Türkiye’ye çevirir çevirmez karşılaşacağı sosyal yaşantıların en başında,”UYUNTU ve AVUNTU’YU görürdü.
Bizdekilerin yanında, siyah derili kardeşlerin “UBUNTU” SU hiç kalır valla. Bizim “UYUNTU” muzda ninniciler, şakşakçılar, işbirlikçiler, kundakçılar, kurnazlar, ağababalar, yandaşlar, yardakçılar, rüşvetçiler, irtikâpçılar, şikeciler, raporcular, hırsızlar, arsızlar, nursuzlar, dönekler, emir kulları, hâsılı üçkâğıt adına sayamayacağım kadar meziyet(!) sahipleri, kol kola değil koyun koyuna, daha ötesinde kucak kucağıdır. Bunların yüz rengi utanmazındandır, ondan dolayı asla kızarmaz. Tükürsen yağmur sayarlar, hatta “şükür” çekerler.
Bu güruh garibi-yoksulu, daha doğrusu azla yetinenleri, pembe düşlerle, zembilli hayallerle oyalayıp “kundaklarlar”. Ta ki uyanıp da düşlerini yorumlayana kadar, köşeciler çoktan Üsküdar’ı geçmiş olur. İşte bizdeki menfaat birlikteliğinin adı “UYUNTU”DUR.
“AVUNTU” MUZA gelince, onu da izah edeyim bari. Bu cenahta üç tip topluluk vardır. İlkindekiler vatan-millet-devlet için sehpaya gidenlerle aileleridir. Çoğunluğu ekmeğine katık bulamayanlardan oluşur. Kömürgözlüler yağlı urganda can verirken, peşlerinden; ”bilmem ne kuşağıyız, DENİZ’LER-YUSUF’LAR-MAHİR’LER ölmez” hoyratları yayılır dilden dile.
İkinci grup, birinciyle aynı kaderi paylaşır, sadece isimleri farklıdır. Gayeleri- hedefleri- savaşları, ölümleri dahi örtüşür. Savunmasına bile gerek duyulmayan bu iman erleri, sicimin ucunda sallanan da, arkalarından “bir ölür bin diriliriz, BOZKURTLAR ölmez, Önde gider ÖNKUZU, Daha yaşın neydi ALPASLAN, Necip’im ALTINOK’ tu” dizeleri düşer ıslak duygularca.
Üçüncü grup ilk ikisinin toplamıdır, sağcısı-solcusu gitmiş,”kaderci, kabulcü” yeni topluluk doğmuştur artık.”Ülkü-ideal-devrim- gelecek” filan derken, namlunun gezine, pusunun dehlizine müdavimlikleri muhkemliğini sürdürür.
Mihrican yemiş goncalar tabutlarca serilip, yeşil urbalarla serpilirken;”Vatan sağ olsun, kardeşinle oğlun da hazır” feryatları yürekleri dağlar. Azığı çıkınsızların yedekleri yoksa bu defa anne-babanın ecele perdahı meydanlaşır
Bunun adı, soyadı, cibilliyeti kısaca şeceresi “AVUNTU’DUR” bizde.
Daha siz elin “UBUNTU” SUNU yazın çizin bakalım.
Açık sayım gizli hesap
O
Rus
Pulluk
İmal eder
Dünyamızı
Sürmek için
Defterini dürmek için
Ama
Arka
Fırsat güder
Çadırını
Kurmak için
Masumları vurmak için
Ya!
Hu! Diye
Gelir Peder
Çarmıhına
Germek için
Maksadına ermek için
İs
Rallisi
Kanla gider
Tüm evreni
Sarmak için
Çamuruna karmak için
Er,
Meni
Ye der.
Göz çıkarır
Parmak için
Hak çemberi kırmak için
Ey
Türk
Gökle yer
Birleşir eğer
Tükeniş budur meğer
Biline ki
Bize bizden olur değer
Yurduma ağ örmek için
Özcan’ımı görmek için