
Kendi ifadesiyle; “1947 Yılında Yozgat, Akdağmadeni İlçesi’nin Akçakışla Köyü’nde doğdu. İlkokulu aynı yerde, ortaokulu kazasında bitirdi. Ankara’da kalorifer tesisatı işlerinde çalışarak mesleğini benimsedi. Yurdumuzun birçok bölgesinde ustalık yaptı. Resmi kurumların iş hizmetinde bulundu. Askerliğini İstanbul Hastal Muhabere Taburu’nda tamamladı. Terhisinde Yozgat’ta mesleğini icraya yöneldi. “Ellerindeki pası/kiri işaretleyerek, şükür nafakamın belgesi” sözleriyle yüzüne süren şairimiz 2005 yılında Bağkur’dan emekli oldu. Halen düşmanın ayak basmadığı Bozok Yaylası Eskipazar’ında mukimdir.
Yetim Ahmet’i tanıdığımda gözlerime hükmüm geçmedi. Okuduğu dörtlükler sağınamı kamçıladı, Tuzkaya’nın yükseltisinde teneffüsüm şiirleymiş meğerse. Tüfeksiz, bıçaksız ama sadağı şiir dolu konuk, yıpranık kapımı çaldı. Avcı şair, çantasından mısralar sundu oruçlu soframa, beyitlerle iftar ettik.
Dolaştığı dağlardan yarpuz, defne, kekik/ulaştığı göllerden ördek, keklik havası getirmiş susamış yüreğime.”Baba baş belası mısın?” dememe hacet koymadan;
Yetimi’yim kurur uzandığım dal
Kahreden derdini gel de geri al
İster mektup gönder ister haber sal
Kirpiğin sineme çak bundan sonra
Dizeleriyle hedeflendi on ikime. Kendi kendime “yitirmezsek buldum” diyecektim ki ”Onulmaz yaralar sargımı tutar /Sevgiyle uzanan el olmayınca” dizeleri bağrımı oydu.
Dağ başında kahredip de kendine
Derde tahammülsüz baştan usandım
Dertlerini duvar etmiş bendine
Bağrıma vurduğu taştan usandım
Serzenişi beni gönlümle savaşa tutuşturdu. Kanı mürekkep, sırdaşı kalem, döngüsü sevdalı isimsizimizden birkaç örnek veriyorum.
Kalem Altın Olsa
Cahil kendisini ulema bilir
Kalem altın olsa deneni yazar.
Cömerdin konuğu Fizan'dan gelir
Cimri sofrasında yeneni yazar
Arı çabalayıp balı ayırır
Davetsiz sofraya sinek buyurur
Yoksul ekmek ile karın doyurur
Gariban sırtına bineni yazar
Garibin acısı yürekte başlar
Peşinde dolanır yırtıcı kuşlar
Sırtına yapışır atılan taşlar
Sancısı bağrına sineni yazar
Kenarına ilişip de kilimin
Eteğine tutunamaz âlimin
Lokmasını yiyemeden zalimin
Öksüz ensesine ineni yazar.
Yetimi pervane döner peşinde
Gece sevdiğini görür düşünde
Seven gönül yanar aşk ateşinde
Acısı bağrında dineni yazar.
Gönül Teli
Mevla’ya açılır kulların eli
Bana ondan başka yaran bulunmaz
Sakın gönüllerde incitme teli
Gönül yarasını saran bulunmaz
Sevdiğim tersine akıtma seli
Başından geçti mi sevdanın yeli
Varsın cümle âlem desinler deli
Sırrını yâdlara veren bulunmaz
Yalnız haktan iste alı karayı
Dostuna bozulup açma arayı
Talan edilirse gönül sarayı
Yerde ondan başka viran bulunmaz
Yetimi’yim baştan dağılmaz duman
Sevgiyi barışı bırakma aman
Kin ile nefreti karşıma koyman
Şeytanla menzile varan bulunmaz