MELTEM ESİNTİSİ

Ulusal Bilinç ve Çanakkale (I)

Çok Değerli Okurlar, bugün 18 Mart 2011, günlerden Cuma. Bugün Çanakkale Zaferi’nin kazanıldığı, yedi düvele meydan okunduğu anlamlı günün yıldönümü.

Bugün bu eşsiz zaferi bize armağan edenleri anacak ve ulusal bilinç konusundaki görüş ve düşüncelerimizi paylaşacağız sizlerle zamanımız elverdiğince.

 

Kendimi de sizleri de birer genç olarak görüyorum, ama önce Mustafa Kemal’in “genç “ sözcüğü ile kimleri kastettiğini, “genç” sözcüğünden ne anladığını görelim bir kere.

     

Mustafa Kemal Atatürk, “genç” tanımlamasını yaparken, “yeniliklere açık her yaştaki insanı” bu sınıfa sokmaktadır. Bedensel yenilikten, yaşı küçüklükten değil,   akılsal yenilikten, yeniliklere açık olmaktan yana tavır koyduğunu, seksen yaşında bile bir insanın çağdaş ve yenilikçi düşünceleri ile pek ala genç sayılabileceğini açıklıkla belirtmektedir. Buna karşılık yirmi yaşında eski kafalı bir yobazın, düşünceleriyle genç sayılamayacağını söylüyor.  

 

O nedenle hangi yaşta olursanız olun, kendinizi Mustafa Kemal’in “genç” diye tarif ettiği gruba sokuyorsanız, sözümüz sizedir.

 

Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilelebet korunması sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak, Türk çocukları, Türk gençleri olarak öncelikle hangi güzel ama bıçak sırtı coğrafyanın üstünde oturduğumuzun bilincinde olmalıyız.

 

Ulusal birliğimizi korumanın önemini kavramalı ve ona göre davranmalıyız. Bir yandan, Tanrıya bizlere yeni bir İstiklal Marşı yazdırmaması için dua ederken, öbür yandan kendimizi çağın en ileri donanımları ile donatmanın yollarını aramalıyız.

  

18 Mart Şehitlerimizi Anma Günü, Çanakkale Zaferi ve buna benzer önemli günler, bizi ulusal anlamda daha bilinçlendirmek, ortak değerlerimiz etrafında kümelenerek, daha fazla kenetlenmemiz ve ülkemizin geleceği konusunda daha fazla düşünmemiz ve öneriler üretmemiz için vardır.

 

Ulusal bilincin önemini, vatan sevgisinin büyüklüğünü göstermek için, sizlere 18 Mart Şehitleri Anma Günü dolayısı ile Çanakkale’den küçük bir not iletmek istiyorum.

 

Bu not bizleri hüzünlendirmek, ağlatmak, içimizi acıtmak yerine

vatanın bağımsızlığı tehlikeye düştüğünde, her Türk’ün nasıl davranması gerektiği konusunda ipuçları vermesi bakımından önem taşıyor.

 

Sadece zor günlerde ülkenin kurtuluşu için neler yapılması gerektiğini, atalarımızın hangi zor koşullarda bu toprakları vatan yaparak bizlere emanet ettiklerini, bizim de onlara layık evlatlar olarak neler yapmamız gerektiğini gösteriyor.

    

Bu not Çanakkale Savaşı sırasında Mustafa Kemal’in “Sizlere taarrruzu değil, ölmeyi emrediyorum,” dediği ve atasından aldığı komutu harfiyen yerine getirerek arkadan gelen kuvvetlerin yetişmesine olanak vermek için hayatlarını hiçe sayan ve 628 kişiden oluşan bir askeri birliğin, tüm mensuplarının canlarını vatan uğrunda verdikleri 57. Alayın o savaş günlerinde bir yandan savaşırken, yemek olarak ne yediklerini, daha doğrusu hangi olanaksızlıklarla, hangi zor koşullarda düşmana karşı vatan savunması yaptıklarını  gösteren tarihi bir ibret vesikasıdır.

 

Sevgili Okurlar, 57. alaydan geriye tek bir kişi bile sağ kalmamıştır. Bugün Türk ordusunda, onların anısına bir saygı gereği olarak, “57.Alay” diye bir alay yoktur.

 

 57. Alayın değişik günlerden alınma tabldotlarını (yemek listelerini) görelim ve atalarımızın savaşırken hangi özverilerde bulunduklarını, vatanı koruma konusunda, günün zor koşullarına rağmen, güçlerini nereden aldıklarını bir kez daha anlayalım. Bu liste, sadece 57. Alaya mahsus olmayıp, diğer birliklerimizin  de durumu onlardan farklı değildir. Savaşın çetin koşulları altında askerimizin bulabildikleri, ölmeyecek kadar yiyebildikleri ancak bu kadardır.    

 

Sene 1917

15 Haziran        Sabah kahvaltısı   üzüm hoşafı

                           Öğle yemeği  yok

                           Akşam yemeği yağlı buğday çorbası ve kuru ekmek

26 Haziran       Sabah kahvaltısı yok

                          Öğle yemeği  yok

                          Akşam yemeği üzüm hoşafı ve tam tayın ekmek

18 Temmuz     Sabah kahvaltısı     üzüm hoşafı

                          öğlen yemeği  yok

                          akşam yemeği yok

                           O gün asker başına  sadece yarım ekmek veriliyor.

8 Ağustos         sabah kahvaltısı yarım ekmek

                           öğle yemeği  yok

                           akşam yemeği        şekerli üzüm hoşafı

21 Temmuz      Emirle kuru ekmek tayını azaltılıyor.

 

İstihkak (hakediş) günlük 500 grama indiriliyor. Un ve ekmek daha az ve daha dikkatli kullanılmaya başlanıyor.

 

Biliyoruz ki, bir kısım askerlerimiz, Çanakkale Savaşı sırasında, eski potinlerinin ve çarıklarının sahtiyanlarını (yani derilerini) ağızlarında çiğneyerek, açlıklarını ve susuzluklarını gidermeye çalışmışlardır.

 

Bu asla bir abartı değildir. Ama vatan için savaşma güçlerini askerlerimizin, sahip oldukları o büyük imandan ve karşılıksız vatan sevgisinden aldıklarına şüphe yoktu.

 

Bu olayı şunun için burada sizlerle paylaşmak istedik.

Bu vatanın hangi koşul ve şartlarda düşman işgalinden kurtarıldığını çok iyi bilmemiz ve her yaştaki insanlar olarak, çok çalışmamız, atalarımızın kemiklerini sızlatmamamız gerekmektedir. Nefes alıp verdiğimiz her an geçmişimize ve vatanımıza daha çok sahip çıkma sorumluluğu ile karşı karşıya olduğumuzu görmemiz ve hep ona göre davranmamız gerekmektedir. Ayrıca her türlü iç ve dış saldırıya her an hazırlıklı olmamız gerekmektedir.

 

Bu olaydan gereken dersi siz yurtsever okurlarımızın, Atatürk’ün güven duyduğu gençlerimizin çıkartacağınızı ve en azından bundan böyle, daha duyarlı, daha sorumlu davranacağınızı görmek istiyoruz.

 

Mustafa Kemal Atatürk, 57. Alay Şehitleri ile ilgili olarak sonradan yaptığı bir konuşmasında şunları söylemiştir :

 

“Onlar (57.Alay), kutsal vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler ve Çanakkale Savaşı’nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her asker, Türk vatanı ve Türk Ulusu’nun kaderini çizmiştir. Kara savaşlarına katılan ilk birlik olan 57. Alay, vatan sevgisinin ne olduğunu bütün insanlığa göstermiştir. Bu kahraman Alayı hayranlık, minnet ve rahmetle anıyorum.”

 

Şimdi Bu kıymetli şehitlerimiz için kaleme aldığım bir  şiiri sizlerle paylaşacağım.

 

57. ALAY ŞEHİTLERİ

 

Kemaller, Mustafalar

Siperde, cephede yan yanalar

Vurulup düşüyorlar toprağa

Gözlerinde sadece

Vatanın mutlak kurtuluşuna dair umut var

Korku yok yüzlerinde zerre kadar.

 

Her biri birer gerçek kahraman,

Tunç bakışlı birer Mustafa Kemal.

Karayağız birer Mehmetçiğe dönüştüler.

57. Alay neferleri Çanakkale’de.

 

             Her biri birer mavi gözlü dev

                           Birer sarışın kurt

                                     Kurtulsun diye Anayurt

Çanakkale’de ayrımsız

Hepsi birer kahraman vatan evladı,

Her biri birer Mehmetçik,

Başlarında komutan Mustafa Kemal.

 

Yok gözlerinde korkudan eser,

Hüseyinler, Mehmetler, Avniler.

Sırayla nöbet yerinde gece gündüz

Yok gözlerinde korkudan eser

ölümü tevekkülle beklemedeler.

 

Mustafa Kemal bir, Mustafa Kemal bin,

Mustafa Kemal Çanakkale’de çeyrek milyon.

Mustafa Kemal, yurt üzre milyonlar.

 

Göller bölgesinden

Isparta’dan, Burdur’dan

ne ana kuzuları geldi.

Karadeniz’den, Ege’den

Ne babayiğitler geldi.

Vatan uğrunda,

Çanakkale’de can verdi.

 

Ne efeler, ne çobanlar, ne erenler

Ne yarenler, ne balalar, ne balabanlar

Eli silah tutan herkes,

Okumuşu okumamışı

Kadın erkek, çoluk çocuk, kız kızan

Elde ne varsa, kazma kürek tırpan

cepte ne varsa, lira kuruş metelik

yürüdüler toptan düşman üstüne

koptu Çanakkale’de bir büyük tufan

savaşı kazanan bir kez daha

Peygamber Nuh’taki büyük iman.

 

Çanakkale Savaşı ilk kıvılcımı oldu

Kurtuluş savaşı öncesi yakılan ateşin

Bağımsızlığa giden yolun başlangıcı

Anadolu denen dünya güzeli yarımadanın

Yedi düvele aslanlar gibi meydan okuyuşu.

 

Çanakkale geçilmez destanını

Tarihin altın sayfalarına

Süngüsünün ucuyla yazan

Dadaş Mehmet, adı üstünde Mehmetçik.

 

         “Ya bağımsızlık, ya ölüm” diyerek

         Ülkenin ulusal sınırlarını

         Kanla terle çizen

         Egeli Efe Ahmet,

         adı üstünde Mehmetçik.

 

  Bağımsızlık söz konusu olunca

  Gözü bir şey görmeyen

  Gözünü kırpmadan ölüme giden

  Denizli’li yaren Ali,

  adı üstünde Mehmetçik

 

Vatan borcu namus borcu diyerek,

Kalabalığına bakmadan

Düşmanın üstüne yürüyen,

önüne katıp düşmanı,

Akdeniz’e kadar sürüyen

Palandöken’den aşağı

kar kürür gibi kürüyen

Erzurumlu Dadaş Veli,

adı üstünde Mehmetçik.

 

Okulunu bırakıp vatan uğrunda

cepheden cepheye koşan,

Çelik gibi sert göğsünü

Düşmanın süngüsüne siper eden

Karadeniz uşağı Temel,

adı üstünde Mehmetçik.

 

   Elde yok, avuçta yokken

   Çantasında açlığını dindirmeye ekmek,

   matarasında içmeye su yokken

   şehitlik şerbetini kana kana içen

   çok çalışıp hep aza kanaat eden

   Ankaralı seymen Osman,

   Adı üstünde Mehmetçik.

 

 

Hepsi hazırdılar, ölmeye.

Başka seçenekleri yoktu.

Vatan ya kurtulacak,

Ya temelli kurtulacaktı.

 

Ve dört yanı Mehmetçik dolu

Conkbayırı, Kilitbahir, Seddülbahir.

Oluk oluk asker akıyordu cepheden

Yağmur gibi yağıyordu,

Türk askeri düşman üstüne.

Mehmetlerin her biri

Bıyıkları daha yeni terlemiş

Korkusuz birer Mustafa Kemal gibi.

 

Bir kahraman alaydı

Mustafa Kemal’in 57. Alayı

Düşmanı ve ölümü alaya aldı.

 

Tam 628 kişi, 628 can.

Mustafa Kemal’in

“Size taarruzu değil ,

ölmeyi emrediyorum”

komutunu aldı.

Ve gözünü kırpmadan bir teki bile

korkusuzca düşman içine daldı.

 

Zaman dardı.

Akşama kadar

Tüfek attı hayın düşmana,

Kahraman 57. Alay

Süngü çekti, ha bire kılıç çaldı.

 

“Ben size savaşmayı değil,

ölmeyi emrediyorum.”

 

Ne böyle bir komut vardır

Dünya harp tarihinde

Ne de 628 kahraman

Hiçe sayıp ölümü,

Korkusuz ölüme giden

628 şehit, 628 ana kuzusu.

Şehadetten sonra baştacı edilen.

 

57. alaydan geriye kalan

sadece al kanlara bürünmüş bir bayrak

Harbiye’de Askeri Müze’de saklanır bugün

kahramanlık madalyasını dünden hak etmiş

     ayyıldızlı al bayrak

     ve Çanakkale’de gururla salınan

     57. alaya ait şanlı sancak.

Bağımsızlık uğrunda, İstiklal için

Dört bir yanından Anadolu’nun

Şehit yağdı Çanakkale’ye.

 

İşte Alanya’lı Arifoğlu Salih

22 yaşında tatmış şehadeti

eli kız eline değmemiş daha.

 

          İşte Kumluca’lı Bayramoğlu Şaban

          24 yaşında düşmüş toprağa

          arkasında iki çocuk,

          gözü yaşlı bir ana

          ve bir dul kadın bırakmış.

 

   İşte Isparta’lı Hakkı

   İşte Burdur’lu, Konya’lı,

   Karaman’lı yiğitler.

   Hangi birini saysak,

   Listemiz eksik kalır, Çanakkale’de.

 

             Sırası gelen Şehitler,

             Hangi alaya mensup bakılmaz

             Sırasıyla tanrı katında yerini alır.

             Geriye şan kalır, şeref kalır,

             Geriye bağımsız vatan kalır.

 

     57. Alayın tümünün yaptığı gibi,

     Bir hayat böylesine güzel vatana

     Böylesine güzel adanır.

 

     Bir destan olur, bir kahraman alay,

     Sonsuza kadar gururla

     Sonsuza kadan onurla anılır.

Devam edecek

Yayın Tarihi
14.03.2011
Bu makale 9633 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!