SEVGİLİ HEMŞERİLERİMİZ,
Öncelikle hepinize maskeli, ama sağlıklı günler dilerim. Yaşadığımız son iki buçuk ay hepimize gösterdi ki, “corona” denilen virüs sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Pek çok alışkanlığımızı değiştirmek, yeni koşullara uymak zorunda kalacağız. Sadece Antalya’da değil, ülke genelinde durum böyle.
Millet, uzaktan sevmeyi, sanal yollardan iletişim kurmayı deniyor, yeni yollar bulma peşinde herkes. Kuralları delmek değil, uyum sağlamak önemli. Öyle görünüyor ki, bu virüs gidici değil, inatçı ve kalıcı. Umutlu olsakta bugün için durum böyle. Önlem konusunda hız kesmek yok. Pandemiyi hafife almak yok.
Bu içe kapanmamız, kendi kendimizle muhasebeleşmemiz için bir gerekçe değil.
Yaşadığımız, elimiz ayağımız tuttuğu, kafamız çalıştığı sürece, ülkemizi, kentimizi, kent insanını, çevreyi dert edinmeyi ve daha güzel, daha yaşanılası kılmayı amaç edineceğiz. Sadece kendimiz için yaşamayacağız. Vazgeçmek yok. Pesetmek yok. Memleket sevdamız bunu gerektiriyor.
Araya sosyal mesafe de girse, maske yüzünden birbirimizin burnunu, ağzını, çenesini göremesek, mimiklerini çok da iyi anlayamasak, anlamlandıramasak ta yaşadığımız kente ve insanımıza hizmeti görev bileceğiz.
Toplumca başarılı olmak zorundayız, coronayı yendik, çok fire vermedik demeliyiz. Bir an evvel her alanda bağışıklık kazanmalıyız. Bunu hastalığa karşı kabadayılık yaparak değil, bana bir şey olmaz diyerek değil, gerekli önlemleri alarak başaracağız. Virüsün,uygun ortamda yayılma riski fazla, ama biz de aklımızı kullanacak, kapasiteye sahibiz.
Bu virüs çok şey öğretti bizlere. Corona günleri nedeniyle bir şeyi daha çok net biçimde anlamış bulunuyoruz ki, herşeyi sadece devlet eliyle çözmek, iyiniyet olsa bile mümkün değil, dayanışma ve işbirliği şart. Bu net biçimde görülmüştür.
Ötekileştirme işleri kolaylaştırmıyor, oy sağlamıyor, belli bir kesime avantaj ya da prim sağlamıyor, ancak güçler birleştirildiği zaman halkın yaralarına bir nebze olsun merhem olunabiliyor, yaralar o zaman daha kolay sarılıyor. Engel çıkartmak, zora koşmak ne insanca, ne de çağdaş bir davranış değil. Bu da net biçimde görülmüştür. Kurumların zor koşullarda böyle davranmaya, birbirlerini yok saymaya, yok etmeye, hakları yok. Halktan biri olarak bence yetkileri de yok.
Kısacası merkezi yönetim, yerel yönetim, sivil toplum demeden ortak çalışmak ve doğal felaketlere ve bulaşıcı endemik hastalıklara ve salgınlara karşı hazırlıklı olmak gerek. Bu açıkça anlaşıldı. Hazırlıksız yakalanmanın faturasının ağır olduğunu, hepimiz son iki ay içerisinde yakınen, gördük, deneyimledik. Ders aldık mı, akıllı mıyız, göreceğiz.
Bizim, sağduyulu vatandaşlar olarak görevimiz, en yukardan en aşağıya kadar herkesi ortak noktaya çağırmaktır. Bu öncelikle yurttaşlık görevidir.
Sivil toplum üyeleri ve temsilcileri olarak önlem konusunda insanımızı uyarmaya hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
Ortak akıldan yana insanlar olarak herkesi, birleşmeye, aynı noktaya yumruk atmaya çağırmalıyız. Bıu konuda kamuoyu oluşturmalı, önlem konusunda eksikler giderilmeli, yeni önlemler alınmalı, sıkıdenetlenmeli, görülen zarar varsa, bir an evvel geri dönüş sağlanmalıdır.
Corona salgını sırasında olan biteni uzun süre gözleyen, alınan önlemleri yakındantakip eden insanlar, dünyanın başına dert olan salgına birebir tanık olan insanlar olarak, geleceğe kaygıyla bakmaya devam ediyoruz. Bu arada umudumuzu da yitirmiyoruz. Yitiremeyiz.
Bundan sonrası için kaygılarımızı ve geleceğe yönelik önerilerimizi sizlerle ve kamuoyu ile paylaşmanın yararlı olduğunu düşünüyoruz.
1.Biraz geç kalsak bile, merkezi yönetimler ile yerel yönetimler aynı noktaya yumruk atmak, ortak çözümler konusunda anlaşmak, vatandaşın sorunlarını ayırımsız, kayırımsız çözmek konusunda işbirliği yapmaya bakmalıdırlar. Bundan sonrası için en azından bu işbirliği düşünülmelidir. Yapılan yanlışlardan ders alınmalıdır. Ayrımcılık, ötekileştirme, “yandaş değil” anlayışının çözüm olmadığı görülmüş olup, her ortamda net olunması gerektiği anlaşılmıştır. Kamuoyunun yalan yanlış bilgilendirilmesi ve gerçek dışı haberlere beslenmesi, tahrikedilmesi önlenmelidir. Atılacak ne adım varsa atılmalı, kim atacaksa biranevvel atmalıdır. Başka Türkiye yok bilinmelidir.
2. Yerel bazda da bilim kurulları oluşturulmalı, yerel konuları (sorunları, olayları) daha ayrıntı ile ele almalıdırlar. Daha da ileri gidilerek, sağlık, kültür-sanat, tarım, eğitim gibi birincil öncelikli konularda da üst kurullar oluşturularak, kent için çalışmalar yapmaları, gerekli projeleri üretmeleri sağlanmalıdır.
Kent içinde sivil inisiyatifler ile işbirliği yapılmalıdır. Kent Konseyi ve kamu yararına çalışan sivil toplum kuruluşları pek çok alanda öncülük yapabilir. Bu aşamada ihmal edilen, kapatılan hıfzıssıhha kurulları da yeniden gündeme getirilmeli, ön çalışmalara, araştırmalara bir an evvel başlanılmalıdır.
Araştırmaya, aşı ve ilaç üretimine ağırlık verilmelidir.
3. Sorunları, önceden hazırlık yaparak karşılamak, sıkışıp zor durumda kalmamak için işleri kolaylaştıracak ve anında devreye girecek gönüllü kuruluşlar, ekipler oluşturulmalı (AKUT gibi), önceden eğitime tabi tutulmalıdırlar. Belli başlıklar altında eğitimli koruma grupları oluşturulmalıdır. Hasta bakımı ve alınacak ilk önlemler konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır.
Ayrıca corona sonrasında, yasaklamalı günler de göz önüne alınarak, yaşanılanlar, karşılaşılan aksaklıklar, yapılacak işler konuları görüşülmeli, ileriye yönelik öneriler ve kalıcı önlemler düşünülmelidir.
4. Paranın herşeyi satın almadığı, rantın önemli olmadığı, sağlığın ve sağlıklı yaşamanın ve beslenmenin ne kadar önemli olduğu bu salgın sırasında anlaşıldığı için, tarım politikalarına, hayvancılığa, ormancılığa yönelik günümüz yaklaşımları yeniden gözden geçirilmeli, yerli tohum ve islahına gereken önem verilmeli, üretimden tüketime korunması amaçlanmalı, üreticiden tüketiciye ulaştırma konularında işbirliği yoluna gidilmeli, önce kent, sonra ülke kendi kendine yeter hale getirilmelidir. Antalya bu konuda avantajlı kentlerden biridir. Geniş düşünmeli, ürün toplanması, dağıtımı önceden planlanmalı. Ürün tarlada kalmamalı. Üretici ağlatılmamalı, üreten insan üzülmemelidir.
Kesinkes, ağaç dikme ve ülkeyi yeşertme, ormanlaştırma olanakları aranıp bulunmalıdır. Buna bir an evvel başlanılmalıdır. Değişik tür mevsimlik meyvelere ağırlık verilmelidir. Meyveli ağaçlara ağırlık verilmelidir. Ülkenin kendi kendine yetmesi öncelikle düşünülmelidir.
5. İnsanımıza gerekli ise, üretilen ürünün dışarıya gönderilmesi düşünülmemelidir. (Maske ya da tıbbi malzeme, araç-gereç konusunda bu salgın sırasında kimi yanlışlar da yapılmıştır. Bunların ilerde tekrarlanmaması için gerekli önlemler bugünden alınmalıdır. Yanlışa devam edilmemelidir.)(Örgütlenme ve adaptasyon ihtiyacı gözlemlenmiştir. Üretim yapan merkezlerin ikinci bir ürün üretecek hale getirilmesi ihtiyacı duyulmuştur.)
6. Salgın nedeniyle okullar kapatılmış, eğitim olumsuz biçimde etkilenmiş, eğitim programları, sınavlar aksamış, yeni atanan öğretmenler derse giremedikleri için maaşsız kalmıştır.
İhtiyaç analizlerinin her yılın başında yapılması, atamaların öğretim yılı başında yapılması ve öğrencilerin hangi yolla eğitilecekleri düşünülmeli, önceden hazırlanacak video çekimleri ile on line olarak, ama hazırlıklı biçimde aksaksız gerçekleştirilmelidir. (Önceden hazırlık gereklidir. Gelecek önceden planlanmalıdır.)(Göç yolda düzelir mantığı terkedilmelidir. Bu açıkça ortaya çıkmıştır. )
7. Her şey normalken, ortalık güllük gülistanlıkken, geleceğin zor günleri, endemi günleri düşünülerek, on line eğitime, sağlık önlemlerinin alınmasına, temel gıdaların aksaksız teminine ödünsüz hazırlanılmalıdır. (112 ve aile hekimlerinin dışarı çıkmayan özellikle yaşlıları ziyaret ederek, sağlık ve bakım ihtiyaçlarını giderecek şekilde organize edilmeleri ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Kim hastane ihtiyacı içinde belli olması için buna gerek olduğu görülmüştür. )
8. Dışarı çıkmaları engellenen 20(-) ve 65 (+) yaş grubu için önceden telefon ve irtibat adresleri elde edilmeli, dışarı ile ilşkilerinin kesildiği ortamlarda onların temel gereksinimleri ile ilgilenecek gönüllü birimler oluşturulmalıdır. Anında bu gruplar devreye sokulmalıdırlar. Ne yazık ki bu yapılamamıştır.
9. On line iletişimin, teknoloji kullanımının önemi son salgınla daha iyi anlaşılmıştır. Bu konuda tüm vatandaşların temel eğitimden geçirilerek geleceğe hazırlanmaları düşünülmelidir. (Bu konuda hemen hepimizn teknoloji özürlü, engelli olduğu görülmüştür. Basit, herkesin kolaylıkla ulaşabileceği yöntemler bulunmalı, kullanılmalıdır.)
10. Ekmek, su, un, gibi temel gıda maddelerinin temini, sağlıklı biçimde üretimi ve paketlenmesi ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması planlanmalıdır. (Biz, aile olarak başkalarına sıra gelsin diye internet siparişleri ile sorunlarımızı çözümledik ama, yapamayanların düşünülmesi gerekir, diyerek bu öneride bulunuyoruz. )
11. Polis, her zor durumda eğitici tavır almalı, amacı sadece ceza kesmek olmamalıdır. Hele afaki rakamlarla ceza, zaten zor durumdaki halk için asla düşünülmemelidir. (Cebinde parası olmayan, üç kuruş kazanmak için sokağa çıkan adama 1000 lira ile 3000 lira arasında ceza kesmenin mantığını anlamak mümkün değildir. (Ceza kesmeyi değil, vatandaşa destek olmayı amaç edinen bir devlet yapılanmasının, kolluk güçlerinin eğitici, koruyup kollayıcı tavır içinde olmalarının uygun olduğunu düşünüyoruz.)
12. Gezici sağlık kurumları, ekipleri oluşturulmalı, ayakta ilaçlı tedavi isteyenlerle yatakta ya da yoğun bakımda kalacak entübe edilecek (solunum cihazına bağlanacak) hastalar birbirlerinden kesinlikle ayrılmalıdır. Yayılma ancak böyle önlenebilir. (İzolasyona özen herkes için olmalıdır, sadece belli yaş grupları için değil.)
13. Yedek maske ve yardımcı malzeme önceden Kızılay gibi kurumlar marifetiyle stoklanmalıdır. Bu örnekte hazırlıksız yakalanıldığı gözlenmiştir. İki aydır bir maske işi çözülememiştir. Bu bizim gibi büyük bir ülkeye yakışmamaktadır.(Savaşta fabrikalar çift amaçlı çalışır, silah üretir, solunum cihazı üretir. Koç fabrikaları dışında böyle bir çalışmanın örneğini duymadık. Salgın sırasında buna ihtiyaç olduğu görülmüştür. Bunun da bundan sonrası için planlanması gerekmektedir.)
14. Psikolojik yardım grupları oluşturulmalıdır. Evde kapalı kalanlara, yardıma gereksinim duyanlara yardım ulaştırılmalıdır. Evde destek düşünülmelidir. Bu eksik kalmıştır. İnsanın psikolojisini bozan bir durumda tutarsızlıklar olmuştur. AVM leri açık tutup, yolları, parkları kapalı tutmanın mantıklı bir açıklaması yoktur. Alınacak önlemlerin tutarlı olması gerekir.
15. Evde kalanlar için yaşa göre spor etkinlikleri içeren, videolar, yoga eksersizleri, beden eğitimi hareketleri önerilmeli, örneklendirilmelidir. Bunun için de programlar hazırlanmalıdır. (İzmir Karşıyaka ilçe Belediyesi,bu lkonuda güzel bir örnek oluşturmuştur.)
16. Bölge ya da yurt ve dünya çapında müzeler, galeriler, anmalar, belgeseller, etkinliklerin sanal ortamda gezilmesi, bilgilendirilmesi, zamanın uygun değerlendirilmesi düşünülmelidir. (İnsnaları evde tutacak, sıkmayacak program stokları hazırlanmalı, yedekte tutulmalı, güncellenmelidir.)
17. Her fırsatta tüm vatandaşlara hijyen eğitimi verilmeli, kaçamak noktalar bırakılmamalıdır. Bu konuda zam yapmak üzere fırsat kollayanlara aman verilmemelidir. (18- 20 kuruşluk maskeyi 5 liraya satanlar görülmüştür. Paralı-parasız tartışması gereksiz olmuştur. )
18. Böyle afet durumlarında merkezi ve yerel yönetimlere ulusal kanallarda ya da yerel kanallarda halkı aydınlatma ve haberdar etme olanakları sağlanmalı, hatta yerel yönetimler kendi radyo ve televizyonlarını kurmalıdırlar. Bilgilendirme konusunda da yerel de yeterli çalışma yapılmadığı gözlenmiştir. (Buna kesin ihtiyaç vardır.)
19. Kent ve ülke bazında hazineye ait araziler de dahil olmak üzere ekilmedik bir karış yer bırakılmamalıdır. (Topraklar satılarak değil, işsize iş olanağı sağlanarak değerlendirilmelidir. Paramyokdiyen herkes, çalışmaya yönlendirilmeli, özellikle çay toplama, pamuk toplama, ekim-dikim işlerinde, seralarda, çiçekçilikte, hapishaneden çıkartılan insanların, işsiz insanlarla birlikte değerlendirilmesi düşünülmelidir.)
20. Ekim-dikim işlerinde de temel gıdalara önem ve öncelik verilmelidir. Ülke ithal mala bel bağlamak yerine, kendi ürettiğine güvenmeli, üretici de tüketici de korunmalıdır. Rantçılara ve fırsatçılara kısagün ticareti için aman verilmemelidir. (Limon, patates, soğan, enginar, ve çiçek konusunda yaşanan sıkıntılar, unutulmamalı, alınacak önlemler önceden alınmalıdır. İhracata izin verilmemesi,eldeki limonun, soğanın,patatesin değer kaybına neden olduğu görülmüştür. )
21. Corona günlerinde, kısıtlılık devam eden her ortamda sıkı denetim yapılmalı, temizlik ve hijyen öncelikle gözetilmelidir. (Yeri gelmişken, önceden hazırlıklı olmanın önemini bir kez daha vurgulamak gerekir.)
Yazıyı sonlandırırken, “Beni Türk doktorlarına emanet edin” diyen Atatürk’ün yolundan gitmeli, doktorlarımızı dövmek, taciz etmek, tehdit etmek yerine, ayrımsız tüm sağlıkçılarımızı corona nedeniyle uzaktan kucaklayıp, minnet duygularımızı yerine getirmeliyiz. İyi ki varsınız demeli, onları sanal ortamda da olsa kucaklamalıyız. Onların başarıdır bizim yüzümüzü güldürecek, maske takma sıkıntısından kurtaracak olan.
Ben, kendim ve tüm Türk ulusu adına tüm sağlık çalışanlarımızı sevgiyle kucaklıyor, sonsuz başarılar diliyorum.