Sosyal Demokrasi Vakfı “SODEV”, ülke gençliğine yönelik araştırmasını sonlandırarak, elde ettiği çarpıcı sonuçları kamuoyu ile paylaştı.
Ülke çapında toplam 600 kişi üzerinde uygulanan anket (sormaca) sonuçları, gerçekten ilgi çekici. Rapor, doğru yorumlanmayı, iyi değerlendirilmeyi, yurt dışına genç beyin göçünün önlenmesi için gereğinin yapılmasını, ivedilikle önlemler alınmasını gerektiriyor.
Türkiye genelinde 12 farklı ilde uygulanan araştırmada, gençlerin iş olanakları ve eğitim kurumları ile ilişkileri, önemsedikleri konular, yurtdışında iş bulma ve yaşama eğilimleri ve tercihleri somutlaştırılmaya çalışılmış.
*
Gençlik ve spor haftası içindeyiz. Toplumun geleceğini oluşturan gençler, kendilerini yöneten büyüklerinden farklı olarak çok daha fazla düşünce özgürlüğü istiyorlar. Adalet duygusunun örselenmemesini, yasama yetkisinin cübbenin önünü iliklemeden gerçekleştirilmesini, Yargının, yasamanın ve yürütmenin farklı güçler olduğunun bilincindeler. Öyle de olmasını istiyorlar. Bu arada basını da dışlamıyorlar.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik dar boğazlar ve sıkıntılar içinde işe yerleştirme konusunda yandaş kayırma, yerine hak edenin alınmasını, asla ödün verilmemesini istiyorlar. Öncelikle ülkenin ve doğal olarak kendi geleceklerinin güvence altına alınmasını, verdikleri emeğin, en enerjik dönemlerinde heder olup gitmesini istemiyorlar. Gençliğin, ülke için değer yaratır, üretir hale gelmesini önemsiyorlar.
Ayrıntılı incelediğimizde, araştırma sonuçlarının pek de iç açıcı olmadığı görülüyor. Gençler, öncelikle “özgürlük” diyorlar, kendileri ve toplumun diğer kesimleri için “özgürlük” olmazsa olmaz koşul, diyorlar.
Katılımcı gençlerin % 68.3 ü kendilerini özgürce ifade edemediklerini düşünüyor. Bunların % 52 si salt kendilerinin değil, başkalarının düşüncelerini özgürce ifade edebilmesinin önemli olduğunu, bunun da olanaklı olmadığını düşünüyor.
Gençlerin en büyük sorunu, okumuş olsun olmasın, işsizlik. Bu net olarak sormacada ortaya çıkıyor. Corona virüsünün daha da zora koştuğu koşullarda, eğitimde kesintiler oluyor, daha çok eğitim yatırımı yapmak ve teşvik etmek gerekirken, eğitime olan güven giderek dumura uğruyor, eğitim görmüş insanların bile gelecek kaygısı artıyor, iş bulma umutları giderek azalıyor, torpilsiz iş bulma şansı yok oluyor. Koşullar daha da zorlaşıyor. Çıkmaza giriyor.
Bunun sonucu olarak da ülkede iş bulma şansı görmeyen gençlerin şanslarını yurtdışında aramaları, ülke dışına çıkıp oralarda ekmek peşine düşmeleri gündeme geliyor. Doğru değil ama olan bu.
Bu araştırmaya katılan gençlerden % 32’sinin, herhangi bir eğitim kurumu ile yakın-uzak ilişkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu oran için herhangi bir istihdam ilişkisi (iş bulma ilişkisi), şansı olmadığı da görülmüştür.
Gençlerin % 69,2’si ekonomik anlamda bağımsızlığını kazanmamış, ailelerine bağımlı yaşamaya devam edenlerden oluşuyor. Büyüklerden harçlık beklemenin, sıkıntısını ancak deneyenler bilir. Biz sadece ekrana yansıyanlarından, çok az bir kesiminden haberdarız.
Daha da üzücü olan durum, gençlerin, iş bulma şansının, yeteneklerine, kendilerini iyi yetiştirmelerine bağlı olmadığını, torpile, yandaşlığa, kayırmaya dayandığını gördükçe, ülkeye ve geleceğine olan güvenlerinin azalması, şanslarını dışarıda, yurt dışında arama eğilimi göstermeleridir.
Sormaca katılımcıları, % 70,3 oranında, Türkiye’de liyakatın önemsenmediğini, iş için arkası sağlam kişilere, aracı olacak dayıya ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Ülkenin geleceği açısından asıl üzücü olan durum bu. Yetenekli insanı uzmanı olduğu işte çalıştırmazsanız, otuburun önüne et, etoburun önüne ot koyarsanız, alacağınız sonuç bellidir. Hedeften uzaklaşmak, bile isteye hazırlanan yazgıya dönüşür. Bunun da kimin işine yaradığı bellidir, ülkenin değil.
Araştırmaya katılanların nerdeyse yarısı (% 40,8’i) ülkemizde verilen üniversite eğitiminin ve alınan diplomaların da iş bulmak için yeterli olmadığını, gerekli donatımın sağlanamadığını, üniversite eğitiminin yine yetersiz lise eğitiminin adeta devamı olduğunu, yeterli donanımlı öğretim elemanı ve akademisyen bulunmadığını, eğitimin yerlerde süründüğünü düşünüyor. Bu da kendimiz ettik, kendimiz buluyoruz, demektir. Özü budur.
SODEV tarafından hazırlanan rapor, katılımcıların % 61,7 oranında öğrenci, % 19 oranında çalışan olduğunu göstermektedir.
Katılımcıların % 10,7’sinin halen iş aradığı, % 7,3’ünün iş aramaktan artık vazgeçtiği, % 3,3’ünün ev kadını olduğu, gençlerin % 32’sinin herhangi bir eğitim kurumu ile ilişki içinde olmadıkları, istihdam (iş) ilişkisi içinde de bulunmadıklarını kayıt altına almış durumdadır.
Aynı rapor, ülkemizin iş ve istihdam alanında tüm OECD ülkeleri içinde hiç te iyi bir konumda olmadığını, sonunculuğa abone olduğunu da ortaya çıkarmıştır.
Gençlerin önemsediği konular gündeme gelince, ulusal değerleri önemli sayan % 49,8 lik orana karşılık dini değerleri, önemseyen % 45,7lik bir oran ortaya çıkmaktadır.
Sormacaya katılan gençlerin yüzde 62,5’i, fırsatı olsa, yurtdışına yerleşmeyi, orada yaşamayı tercih edeceğini söylemektedir. Bu durumun, ister iktidar, ister muhalefet destekçisi olsun gençlerin çoğunluğunda ağırlıklı görüş olarak ortaya çıkması ilginçtir.
Yurtdışında iş bulup çalışmak ve orada yaşamak isteyenlerin oranı % 70 ler civarında ortaya çıkmaktadır. (CHP’li gençler, % 74,4, İyi Parti’li gençler % 68,8), iktidar partisine destek çıkan MHP’li gençler % 68,6 oranında yurt dışına sıcak bakmaktadırlar.
Raporun ortaya koyduğu en çarpıcı veri de, AKP ye oy verdiğini söyleyen gençlerin de nerdeyse yarısının (% 37.5) olanak bulsa yurtdışında yaşamak istediğini söylemesidir. Gençler, genelde ülke çapında sadece yetenekle bir yerlere gelmenin mümkün olmadığı düşüncesiyle bu görüşte olduklarını söylemektedirler. "Liyakat" yoksa, onlara "yurt dışı" çözüm olarak görülmektedir.
Raporda çok küçük bir yüzde ile (% 20.7) yetenekli ve donanımlı bir gencin başarılı olacağı, mesleğinde ilerleyip mutlaka iyi bir bir yere geleceğine dair inancın olması moral bozucudur. Bu oranın, ülkemizde artacağına azalma eğilimi göstermesi üzücü ve düşündürücüdür. Bu oranı artırmak herkesin görevi olmalıdır.
Sormacaya katılanların % 70,3’ü sözlü sınavların öznel olduğunu, işe girerken sınavda başarıdan çok, arkasında dayısı olan birinin işe yerleşme şansının yetenekli bir gençten çok daha fazla olduğunu düşünmektedir.
Gençlerin % 40,8’i Türkiye’de üniversitelerin iş bulmak için yeterli eğitimi vermediği, gerekli donanımı sağlamadığı görüşündedir. Bu oran değişik partilere mensup olduğunu söyleyen katılımcılar için farklı sonuçlar içermekte, ama hepsinde fazla çıkmaktadır. (HDP sempatizanı gençlerde % 72,8, İyi Parti’ye gönül verenlerde % 56,4’e, CHP’li gençlerde % 49,5, MHP’lilerde % 48,5 oranındadır. Görüleceği gibi hepsi de ortalamanın üstündedir.
Sormacaya katılanların % 79,3’ü, yetenekli olsa bile, bilgisi sağlam olsa bile iş bulma konusunda “arkası sağlam” birilerine aslında hakettiği işi kaptırma korkusu içinde olduğunu, bunun çok yanlış olduğunu vurgulamaktadır.
Ülke genelinde gençlerin % 25’i, sosyal medyada kendilerini özgürce ifade edemediklerini düşünmektedirler. Bu oranın özellikle muhalefet partilerine sempati duyan gençler arasında çok daha yüksek oranlara çıktığı görülmektedir.
Araştırma, sosyal medyada özellikle yandaş medyada karşıt düşüncelerin ifade edilmesinde yoğun kısıtlamalar ve sınırlamalar olduğunu da göstermektedir.
Araştırma, gençlerin çok büyük bir oranla digital ortamları kullandığını da göstermiştir. Gençler arasında % 93,2 ile Instagram kullanımı başı çekerken, İkinci sırayı % 49,2 ile “Twitter” in, % 47. 3 ile “Facebook” un 3. sırayı aldığı görülmüştür.
RAPORUN SATIR ARALARINI OKUDUĞUMUZDA ÇIKAN SONUÇLAR
Niteliksiz eğitim, ülke çapında son sürat devam ediyor.
Ülke çapında iş bulma büyük bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Liyakata dayalı iş sağlama için çaba gösterilmemektedir. Alabildiğine yandaş kayırma vardır.
Ülke çapında fırsat eşitliği yoktur, güvencesizlik had safhadadır.
İşsizliğe acil çözüm gerekmektedir. Ufukta umut eksikliği vardır.
Gençler, koşullar nedeniyle, yurtta kalmayı değil, fırsat çıkarsa yurt dışına çıkmayı, orada kalmayı, orada çalışmayı hayal ediyorlar.
Beyin göçü, gelişmekte olan bir ülke için çok önemli olmasına karşın, önlenememektedir.
İzlenen politikalar, sadece günü kurtarmaya yönelik, kalıcılığı olmayan, kökten çözüme yönelmeyen yüzeysel konumdalar. Köklü çözüm gerektiği henüz daha anlaşılmış değil.
Ülke çapında işsizlik had safhada. her dört gençten biri, her üç üniversite mezunu gençten biri işsiz konumda. Ne yapacaklarını bilmez, önlerini göremez durumdalar.
Kadınlarda işsizlik oranı, erkeklere nazaran daha yüksek. (İşsizlik oranı %25.3 ten %30. 6 ya çıkmış, bu yıl bu oranın çok daha fazla olacağı tahmin ediliyor. )
Gençlerde 2019 yılında yüzde 33,1 olan istihdam oranının yüzde 17,7’si tarım sektöründe, yüzde 28,2’si sanayi sektöründe, yüzde 54,1’i ise hizmet sektöründe yer aldığı görülmüştür. Tarım sektörüne olan ihtiyaç, son pandemi deneyimi ile artmış görülmektedir. Kendi kendine yetme ve üretime yönelme gereksinimi artmıştır. Tarıma yönelim yaşamsal hal almıştır.
15-24 yaş arası genç nüfusun dörtte biri (% 25,7) ne eğitimde ne istihdamda yer almamaktadır. Meslek okulu, teknik lise, yüksek okul ya da üniversite mezunu her üç gençten biri, ne eğitimde ne istihdamda yer almamaktadır. Büyük bir beyin ve enerji israfı sözkonusudur.
Son iki yıl içinde ilden ile göç eden nüfusun % 35’ini, yaşları 15-24 yaş arasında değişen gençler oluşturmuş, göçün temelinde iş ve aş bulma ve çalışma umudunun yattığı görülmüştür.
Rapor, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü “OECD” ülkeleri arasında yapılan değerlendirmede ne yazık ki, ülkemizin, devlet babanın eğitim kurumlarına öğrenci başına en az harcama yapan ülke olduğunu göstermiştir. En son sırada olmamız, eğitimsiz bir toplum isteyenlerin işine gelebilir, ama bizi götürdüğü yer sonunculuktur. Bu görülmüştür. Bunu haketmediğimiz açıktır, kesindir. Kurtuluş için reçete bulmak ve uygulamak zorundayız.
Öğrenci başına yapılan kamu harcamasında Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında sonuncu olması, gerçekten yüz kızartıcı, utanç verici bir durumdur.
Araştırma, ayrıca ülke genelinde gençlerin % 70’inin ekonomik anlamda ailelerine bağımlı olduklarını da göstermiştir. İş bulma olanağı sınırlı gençlerin ekonomik bağımsızlıktan uzak olduklarının göstergesidir. Ekonomik anlamda bağımlı olanların, kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın bağımsız davranmaları mümkün değildir. Sadaka kültürü gelişir.
Sormacanın ortaya çıkardığı bir başka gerçek te, gençliğin büyük kesiminin, bir arada yaşamanın, özgürce yaşamanın koşullarını aradığı, kavgadan yana değil, barış ve kardeşlikten ve anlayıştan yana olduklarını göstermesidir.
Yurt dışına çıkma, orada kalma eğilimi gösteren gençlerin büyük çoğunluğunun tercihlerini daha demokratik ülkeler lehine yapmaları da özellik arzetmektedir. Ayrıca tutucu, demokratik olmayan ülkelerin tercih edilmemesi dikkat çekicidir.
Gençler, ağırlıklı olarak torpil ve kayırmacılığın geçerli olduğunu, liyakata önem verilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Doğru olan da budur.
Tamam, güzel günler göreceğiz de, gençlerin ortaya koyduğu bu oldukça karamsar sonuçlara tepkimiz ne olacak? Ne zaman doğru adımlar atacak, doğru yolu bulacak, sonunculuktan kurtulacağız? Daha kaç 19 Mayıs, kaç sormaca girecek araya?
Not: Bu yazı hazırlanırken, “SODEV” araştırmasından yararlanılmıştır. YAS