İSMAİL HAKKI TONGUÇ (1893-1960)
“Elimde olsa, dünyanın bütün okullarına insanın insanı sömürmemesini öğreten bir ders koyardım.” İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“İlköğretim sorunu, eski okulla çağdaş okul sorunudur. Tüm uygulamaların ve uygarlaşmanın temel sorunu ve gereksinimi, öncelikle böyle bir ilköğretim yaratabilme ve toplumun tümünü bu çarktan geçirme sorunudur. Uygarlık ve çağdaşlık bunu ister ve zorlar.” İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“Yapmacık aydınlarla köye giremeyiz. Onun için köyü harekete getirebilecek, içinden eleman bulmak gerekir. Amaç: Üretimi arttırmak, teknikleştirmek, olabildiğince rasyonalize etmek (akılcı, ussal kılmak). Dağınık, perişan, bitkin köyü hareketlendirmek, canlandırmaktır. Gerçek köyü tanımak, ona göre eğitim biçimleri bulmak, bunları uygulayacak yeni insan tipi yaratmak… İdealizmle realizmden bir hamur yapmak. Bu uğurda canını verecek eğitmen ve öğretmenler yetiştirmek zorunlu... Eğitimde, yolun bize göresini geliştirmek… Birlikte çalışacak adamları bulmak gereklidir.” İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“Bağımsızlık, başkaları tarafından verilecek bir huy değildir, devamlı şekilde bağımsız hareket ederek ve düşünerek elde edilecek bir alışkanlıktır.” İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“Köy Enstitüsü öğrencileri kendi kendilerine çalışarak yetişmeli, türlü alışkanlıkları kazanmalıdır. İnsanın kendi kendine yetişmesi eğitimin temelini oluşturur. Eğitim, böyle sağlam bir temele dayanmazsa çocukta karakter yaratılamaz. Köy Enstitülerinin eğitim ve öğretimle ilgili tüm çalışmalarının esas amacı, çocukta karakter oluşturmak olmalıdır. Köy Enstitüsü öğrencileri, bu kurumu bitirerek köylere dağılınca sürekli olarak kendi kendilerini yetiştirmeyecek olurlarsa, bulundukları çevrelerin içinde pek çabuk eriyip giderler. Bu nedenden dolayı onları enstitülerde çabuk unutulacak bilgilerden uzak tutmalı; onlara kalıcı bilgileri kazanma yolu göstermeli, onlar her zaman, her yerde kendilerine gereken bilgileri bulup alabilecek karakterde yetiştirilmelidir.” İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“Eğitim toplum hayatından kopuk olursa, yani hayatın kendisi değil de bazı pedagogların ileri sürdüğü gibi, hayata hazırlık olarak programlanırsa, günün birinde kendi yaşamsal durumunu anlamaktan aciz kalabilir. Hayatın kendisi ise en başta ‘iş’ demektir.”
İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“İş eğitimi çağdaş eğitimdir. Ortaçağı kapayan güçtür.” Eğitimi bilimselleştirme, demokratik kılma, öğrenciyi robotluktan kurtarma çabasıdır.” İSMAİL HAKKI TONGUÇ
“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri, zor ve gerçek olanı. Öbürü kolayı, oyun olanı. Topraksızı topraklandırmadan...İşçiyi sağlama almadan... Halkı esaslı eğitmeden...Olmaz. Birincisi köklü değişim ister. Zordur ama, gerçek demokrasidir. İkincisi, sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin... Toprağı, işi olsun olmasın... Demagojiyle serseme çevrilen halk, elindeki kağıdı sandığa atar. Böylece... Kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha..." İSMAİL HAKKI TONGUÇ
İSMAİL HAKKI TONGUÇ (kısa özgeçmiş)
Köy Enstitülülerin “Tonguç babası” İsmail Hakkı Tonguç, 1893 yılında Bulgaristan’ın Tatar Atmaca köyünde doğdu. Almanya’ya öğrenime gidebilmesi için yaş değiştirme işlemi yapılarak doğum tarihi 1897 olarak da kullanılmaya başladı. İlkokulu Tatar Atmaca köyünde, 3 yıllık Rüştiye'yi Silistre’de tamamladı. Öğrenimini sürdürmek maksadıyla tek başına İstanbul'a gitti. Dönemin Eğitim Bakanı Şükrü Bey tarafından parasız yatılı öğrenci olarak Kastamonu Öğretmen Okulu'na gönderildi.
Asıl adı “İsmail” idi. Kastamonu öğretmen okulu yıllarında İsmail adına öğretmeni tarafından “Hakkı” adı da eklenmiştir.
Öğretmen okulunu Kastamonu'da ve İstanbul Öğretmen Okulu'nda tamamladı. Okul numarası 810 du. Sınav kazanarak, eğitim görmek üzere bu kez Almanya'ya gönderildi. Geri dönünce Eskişehir Öğretmen Okulu Resim-Elişleri ve Beden Eğitimi Öğretmenliği’ne atandı. Sicil numarası 62 idi.
Öğrenimini tamamlamak üzere yeniden Almanya'ya gönderildi. (Antalya üzerinden Almanya' ya gitti. Antalya İtalyan Konsolosluğu’ndan aldığı vizenin tarihi 10 Temmuz 1921 dir.)
Karlsruhe Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda grafik, tahta işleri, illüstrasyon (resim yoluyla bezeme) eğitimi aldı, Ettlingen’de Beden Eğitimi Enstitüsü derslerine katıldı. Yeniden yurda dönerek, Konya Öğretmen Okulunda ve Konya Lisesinde Resim-Elişleri ve Beden Eğitimi Öğretmenliği yaptı. Daha sonra Ankara Öğretmen Okulu’na atandı.
Mesleki eğitim kurumlarında incelemeler yapmak üzere bu kez İngiltere, Fransa ve Almanya'ya gönderildi. Almanya'da Eğitim Yurtları ve Leipzig deney okullarını inceledi. Bu arada İş Eğitimi aldı.
Yurda dönünce, Ankara Öğretmen Okulu’nda El İşleri İşliği kurdu. Sonra, Maarif Vekaleti Levazim ve Alat-ı Dersiye (ders araç-gereçleri) Müzesi Müdürlüğü'ne atandı, Bakanlık Merkez Örgütünde çalışmaya başladı.
Bakanlık Yapı Komisyonu üyeliği ve sonra başkanlığı yaptığı dönemde Gazi Eğitim Enstitüsü, Balıkesir Eğitim Enstitüsü ve benzeri birçok okulun yapımına katkı koydu. Öğretmen Okulları Resim-İş öğretmenleri ve ilkokul öğretmenleri için Ankara' da açılan "İş İlkesine Dayanan Öğretim Kursu" nun yöneticiliğini ve öğretmenliğini yaptı.
İlkokul Öğretmeni Nafia Kamil ile evlendi. Başkent Ankara' da 30 firmanın katıldığı "Ders Araç-Gereçleri Uluslararası Sergisi"ni düzenledi. İlk çocuğu Engin doğdu.
1929 yılında Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü (Gazi Eğitim Enstitüsü) Gazi Çiftliğindeki yeni Binası'na taşındı ve burada uygulama okulu olarak ilk öğretmen okulu açıldı.
Kendisine Ankara Gazi Öğretmen okulu (Gazi Eğitim Enstitüsü) Resim-Elişi Öğretmenliği ek görevi verildi.
1930 yılında Türkiye Muallimler (Öğretmenler) Birliği Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.
1932 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü kurdu.
1933 yılında ilk kez bir tren katarında düzenlenmiş olan, Ankara-Samsun demiryolu üzerinde 14 yerde sergi, ders ve konferansların verildiği "Gezici Eğitim Sergisi" ne (Seyyar Sergiye, taşınabilir sergiye) katıldı. Aynı yıl içinde Cumhuriyet' in 10. Yıl Kutlama Hazırlıkları Komisyonunda görev aldı. Yöneticisi olduğu Gazi Eğitim Enstitüsü Resim - İş Bölümü ile Ankara' da açık hava sergisini, İsmet Paşa Kız Enstitüsü' nde Eğitim Sergisini düzenledi. Aynı yıl içinde CHP' nin amblemi olan "Altı Ok" bu dönemde çizdi.
1934 yılında Ankara Halkevi Başkanı Nafi Atuf Kansu'nun başkanlığında kurulan Cumhuriyetin 10. Yıl Kutlamaları için yapılmış çalışmaların, derlenen belgelerin, bilgilerin bir “Devrim Müzesi”nde toplanması için kurulan komisyonda çalıştı. 1934 yılında soyadı kanununun çıkmasının ardından "Tonguç" soyadını aldı. 1934-1935 ders yılında, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğüne vekalet etti.
1935 yılında Saffet Arıkan Kültür Bakanlığına getirilince, İlk Öğretim Genel Müdürlüğü' ne atandı. Bu görevi asaleten değil, vekaleten (müdür yerine bakarak) yürütmek istedi. Sonu Köy Enstitüleri uygulamasına uzanacak eğitim raporunu hazırladı ve Bakan Saffet Arıkan'a verdi.
1936 yılında Eğitmen projesini araştırmak üzere Kayseri-Çorum-Yozgat kentlerinin köylerini gezerek, eğitime ilişkin bilgi topladı. Aynı yılın Temmuz ayında, ilk Eğitmen Kursu Eskişehir Mahmudiye'de toplam 84 adayla açıldı. Aynı yıl içinde eğitmen kursunu tamamlayan ilk eğitmenler, köylerde göreve başladı. Yine aynı yıl içinde ikinci çocuğu “Yalım” doğdu.
1937 yılında 3238 sayılı Köy Eğitmenleri Yasası yürürlüğe girdi. Aynı yıl içinde kendi ifadesi ile Köy Enstitüleri’nin kuruluşuna götürecek, ana ilkeleri içeren muhtırayı (bildirgeyi) hazırladı. Yine aynı yıl içinde İzmir-Kızılçullu ve Eskişehir-Çifteler'de ilk iki Köy Öğretmen Okulu açıldı.
1938 de önce Trakya Köy Öğretmen Okulu açıldı. 6 ay sonra Kepirtepe'ye taşınarak adı Kepirtepe Köy Öğretmen Okulu’na dönüştü. Aynı yıl içinde Hasan Âli Yücel, Milli Eğitim Bakanı oldu.
1939 yılında Kastamonu Gölköy Köy Öğretmen Okulu açıldı. Aynı yıl içinde 3704 sayılı "Köy Eğitmen Kurslarıyla Köy Öğretmen Okullarının İdaresine dair Kanun" yürürlüğe girdi.
1940 yılında İlköğretim Genel Müdürlüğü' ne bu kez asaleten atandı. Aynı yılın 17 Nisan tarihinde 3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasası yürürlüğe girdi. Yasa ile birlikte 1940 yılında hazır bulunan Dört Köy Öğretmen Okulu, Köy Enstitüsü’ne dönüştürüldü. 1940 yılı Ağustos ayına kadar 10 Köy Enstitüsü daha açılarak enstitülerin sayıları 1940 yılında 14 e, 1941 de 17 ye çıkarıldı. (1944 senesinde bu sayı 20 oldu. Van Erciş hariç. YAS)
1942 yılında 4274 sayılı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Yasası çıkartıldı. Aynı yıl içinde (1942) Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek üzere Yüksek Köy Enstitüsü açılmasına karar verildi. 1942 yılının Aralık ayında Ankara-Hasanoğlan'da ilk Enstitü mezunları'nın katıldığı kurs ile Yüksek Köy Enstitüsü nün kuruluş süreci başlatıldı.
1943 yılında İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve İçtimai (Sosyal,Toplumsal)Yardım Sandığı ile Yapı Sandığı' nın kurulmasını sağlayan ve öğretmenlerin özlük işlerini düzenleyen 4357 sayılı yasa çıkartıldı. Aynı yıl içinde 4459 sayılı Yasa' ya dayanarak Köy Enstitüleri'nde köy sağlık elemanı ve ebe yetiştirmek üzere sağlık kolları açılmasına başlandı. Aynı yıl içinde Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Yasası izahnamesi yayımlandı.
1944 yılında Cumhurbaşkanı İnönü' nün başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Tonguç' un hazırladığı rapora dayanarak, "İlköğretim Meselesi"ni artık bir Devlet Politikası olarak kabul etti ve yurt çapında "Eğitim Seferberliği" başlatıldı. Aynı yıl içinde küçük oğlu Yalım öldü. 1944-1945 ders yılından başlayarak Köy İlkokullarının yapımı hızlandırıldı. Köy orta, teknik ve meslek öğrenimini sağlayacak biçimde yurt çapında 258 bölge okulu açıldı.
1945 yılında Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü' nün ilk Mezunları ve Sağlık Bölümü Mezunları için Hasanoğlan'da bir mezuniyet töreni düzenlendi.
1946 seçimlerinden sonra yeni kurulan Kabinede (hükümette) Milli Eğitim Bakanlığına Reşat Şemsettin Sirer getirildi. Aynı yıl içinde, İsmail Hakkı Tonguç, İlköğretim Genel Müdürlüğü görevinden alınarak Talim Terbiye Kurulu Üyeliği' ne atandı. Aynı yıl içinde eski Kızılçullu Köy Enstitüsü müdürü, yeni Milletvekili Emin Soysal TBMM' de Köy Enstitüleri ve Tonguç'u ağır şekilde eleştiren bir konuşma yaparak, Kızılçullu Köy Enstitüsü Müdürlüğü döneminde yaptığı usulsüzlükler nedeniyle müdürlük görevinden alınmasının kuyruk acısını çıkartmaya çalıştı. Kendi çapında başarılı da oldu.
1949 yılında Ankara Atatürk Lisesi Orta Bölüm Resim - Elişleri Öğretmenliğine atandı.
1950 yılında Bakan Tevfik İleri tarafından nedensiz yere "görülen lüzum üzerine" denilerek bakanlık emrine alındı. Aynı yıl içinde Genel Müdür olduğu dönemde bir öğretmene armağan ettiği "Fontamara" romanı nedeniyle Bakanlık'ça cezalandırılması isteminde bulunuldu. Danıştay Dairesi, "cezalandırmayı gerektirir bir husus bulunmadığı" şeklinde karar vererek Tonguç’u akladı. Yine aynı yıl içinde Bakanlığın, "Bakanlık emrine alınması" kararının nedenini bildirmemekte direnmesi nedeniyle Bakanlık aleyhine Danıştay'da dava açmak zorunda kaldı.
1951 yılında TBMM' de Türkiye' deki komünizm akımları konusunda yapılan gizli oturumlarda Reşat Şemsettin Sirer ve Tevfik İleri'nin kendisi ve Köy Enstitüleri aleyhine yönelttikleri ağır saldırılar, suçlama ve karaçalmalarla karşı karşıya kaldı.
1953 yılında Emeklilik işleminin yapılmasını istedi.
1954 senesinde Köy Enstitüleri ile İlk Öğretmen Okullarının Birleştirilmesi Hakkında 6234 sayılı yasa ile Köy Enstitüleri resmen ortadan kaldırıldı. Tonguç, buna çok üzüldü. Özenle büyüttüğü ağacı kesilmiş gibi duyumsadı.
1954 senesinde Danıştay, "Bakanlık emri kararının" kaldırılmasını karara bağladı.
Aynı yıl içinde Bakanlık, Danıştay’ın aldığı karar doğrultusunda emeklilik işlemlerini tamamladı ve Tonguç, 31 yıl 3 ay süren eğitim görevini fiilen bitirerek emekli oldu.
1956 yılında Hollanda, Almanya, Avusturya, İsviçre ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde gezerek eğitim hareketlerini araştırdı. İsviçre' de Pestalozzi ile ilgili yerleri ve Pestalozzi Çocuklar Köyü' nü gezdi.
1958 yılında Almanya' da Hamburg Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördü.
1960 yılında 27 Mayısta gerçekleştirilen devrimin ardından hemen ardından Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünde nerdeyse sağ kolu olan Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte Hasanoğlan' a giderek eski Köy Enstitüsünü gezdi. Çok duygulandı. Kuruluş aşamasında dikilen ağaçlara sarılarak ağlamaklı oldu. Katıksız, katkısız yurtseverdi, ben emekliyim demedi, 27 Mayıs Devrimi sonrasında hazırlanan yeni Anayasanın eğitimle ilgili taslağını hazırladı.
27 Mayıs devrimini gördü ama çok geçmeden 23 Haziran 1960 tarihinde aramızdan ayrıldı. İsmet İnönü'nün, dostlarının ve öğrencilerinin katıldığı bir tören ile Ankara Cebeci Gömütlüğüne defnedildi. Köyünve köylünün kendi içinden canlandırılmasıiçin bir ömüt tüketen Tonguç babaya sonsuz ışık diliyoruz.
NOT: Acaba, eğitimin bu dört asının dedikleri yapılsa, köy ve köylü ve halkın çocuğu dışlanmasa, eğitim olanakları yurt çapında eşit dağıtılsa, eğitim bütçesi, insana yatırımın gereği olarak artırılsa ve yerinde kullanılsa, öğretmenlerin değeri bilinse, okulsuz belde ve mezra, öğretmensiz okul kalmasa, okullara teknoloji alanındaki en son gelişmeler girse, öğretmene yatırım önemsense, durum böyle mi olurdu? Ülkemiz eğitim alanında ve hemen her alanda böylesine zor bir durumda mı kalırdı? Yanıtını aradığımız kimi sorular bunlar.