Değerli okurlar, bu yıl biliyorsunuz Patara yılı. Bölgede kazılar harıl harıl devam ediyor. Prof. Dr. Havva Işkan Işık başkanlığındaki kazı heyeti, ören yerini tanıtmak adına her fırsatı değerlendiriyor. Biz de bölgenin elli yıl öncesini bilen bir rehber olarak dünle bugünü karşılaştıralım istedik. Bunu yaparken, Mavi Yolculuk gezilerinde değişik yazarların ya da gezginlerin görüş ve düşüncelerine yer vererek başlayalım istedik. Nereden nereye gelmişiz, görelim. Bakalım beğenecek misiniz?
Akademisyen-yazar Mîna Urgan (1), 1999 yılında basılan ikinci kitabı “Bir Dinazorun Gezileri” adını taşıyan kitabının 63. Sayfasında değiniyor Patara’ya.
“İlk Mavi Yolculuğuma 1963’te (2) gittim.
***
Bana kalırsa, gerçek bir Mavi Yolculuk, Bodrum’dan başlamalı, Antalya’da, hatta Alanya’da bitmeli. Gel gelelim böyle bir gezi bir aydan fazla süreceğinden para ve zaman açısından pek olası değil. Üstelik Yedi Burunlar (3) sorunu var. Çok fırtınalı bir denizde, sulara uzanan sivsivri kayalıklara çarpabilirsiniz her an. Bu yüzden de, deniz tutan yolcular da, kaptanlar da pek yanaşmazlar oralardan geçmeye. Ama bunu göze alırsanız, o güzel Patara kumsalına (4) varırsınız. Varınca da başka bir sorunla karşılaşırsınız. Çünkü Patara’nın önü açık denizdir. Sığınıp demir atabileceğinizi bir koy yoktur. Bu yüzden Patara’ya Kalkan’dan kara yoluyla gitmeyi herkes yeğ tutar. Biz de ancak bir iki kez denizden gidebildik oraya.
Tiyatrolu antik bir kent olan Patara, denizden sürekli, gelip kıyıya yığılan kumların oluşturduğu tepelerle doludur. O kum tepelerinin altında nelerin gömülü olduğu pek bilinmez. (5)
Notlar:
(1)İngiliz Edebiyatı profesörü, yazar, filolog ve çevirmen olan Mîna Urgan, 1915-2000 yılları arasında yaşamış, İngiliz Edebiyatının en önemli eserlerini Türkçeye çevirerek dilimize kazandırmıştır. Son yıllarında “Bir Dinazorun Anıları” ve “Bir Dinazorun Gezileri” adlarında anılarını ve gezilerini kaleme almıştır.
(2) İlk mavi yolculuklar ilkel, ama samimi koşullarda Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, Sabahattin Eyuboğlu ve arkadaşları tarafından 1945 yılında başlatılmıştır. Sonra giderek ilgi artmış, alternatif bir tura dönüştürülmüştür. O turların önemli ayaklarından biri de Patara’dır.
(3) Ölüdeniz ile Patara arasında kalan Yediburunlar, eski zamanlarda Hiera Akra (Kutsal Burun) adıyla anılmaktadırlar. Yediburunlar, kuzeyden güneye doğru sıra ile Yedi burunbaşı, Kötü, Sancak, İnkaklık, Yassı, Kılıç ve Zeytin burunlarından oluşmaktadır.
(4) Patara kumsalı, Kaş ilçesine 40 kilometre kadar uzaklıkta olup 20 kilometreyi bulan sahil uzunluğu ve yer yer 200 metre ile 1.5 kilometre arasında değişen genişliği ile ülkemizin ve dünyanın en uzun kumsalı olarak anılmaktadır. Kumsal, incecik kumları ve Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanı olması ile de ünlüdür.
(5) Mîna Urgan’ın “kum tepelerinin altında nelerin gömülü olduğu pek bilinmez” dediği tarihten (1965 yılından) günümüze tam 55 yıl geçti. Bölgede kazılar Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji bölümü başkanı Prof. Dr. Fahri Işık ve ekibi tarafından çok sonra (1988 yılında) başlatılmış, geçen 32 yıllık süreç içinde hız kesmeden devam etmiş, daha sonra kazı başkanlığını Prof. Dr. Havva Işkan Işık eşinden devralarak aynı hızda sürdürmüştür. Bugün karşımıza bütün görkemiyle çıkan antik Patara kenti, Likya Federasyonu (Likya Birliği) başkenti olarak Likya bölgesinin en önemli kentlerinden biridir. Haklı olarak 2020 yılı ülke çapında Patara yılı ilan edilmiştir. Bunu çoktan hak eden bir antik kenttir. (devam edecek)