Atatürk İlkelerini Koruma ve Kollamada Gençliğe Düşen Görev
“Ey Türk Gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmaktır. Gereksinim duyduğun güç, damarlarındaki soylu kanda bulunmaktadır.” Mustafa Kemal Atatürk
Yurt kurtarıcısı Mustafa Kemal’in bağımsızlık savaşımı vermek üzere Samsun’a ilk adımını attığı tarihin 100. Yıldönümü. Eli kulağında.
Geçen yüz yıllık zaman içerisinde Atatürk döneminde alınan yol, çağdaş uygarlık adına kat edilen mesafe, insan aklının almayacağı kadar hızlı ve Türk toplumuna yakışır ve yaraşır konumda. Ulusumuz adına övünç verici.
var ki son yıllarda her alanda içine düşürüldüğümüz çukur ve önümüzü görmemizi engelleyen siyah perde, hiçte bize yakışmıyor. Gün günden kötü geliyor.
uygarlığı yakalama ve geçme konusunda Mustafa Kemal’in bize çizdiği hedeften büyük sapmalar içindeyiz. “Herkes Mersin’e, biz tersine” bir durum söz konusu. Buna Türk toplumu adına üzülmemek, endişe duymamak elde değil.
Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal, ortamı ve koşulları iyi bilen, ilerde olabilecekleri bire bir gören ulu önder, onu koruma görevini başkasına değil, sadece Türk gençliğine vermiştir. Her fırsatta, her gittiği yerde geleceğe olan umudunu ve gençliğe duyduğu güveni dile getirmiştir. Onlara görevler yüklemiştir.
Türk Gençliği, büyük atasını, ömür boyu süren çalışkanlığını örnek alarak, onun önder kişiliğinde ve öncülüğünde, akıl ve bilimi rehber edinerek ve yurtseverlik anlayışını geliştirerek, kendi yenilikçi tavrını geliştirmeyi amaç edinmelidir. Devrimci tavrından asla ödün vermemelidir. Bu arada çok duyarlı olmalı yoldan sapanlara da aman vermemelidir.
Türk gençliğine düşen görev, umursamazlık ve aymazlık değil, olanı biteni seyretmek, dur bakalım ne olacak deyip beklemek değil, sadece ve sadece yurdun ve cumhuriyetin kalıcı olması için üstüne düşen görevi her koşulda yapmaktır.
Toplumu, uygar, barışçıl ve huzur toplumu yapmak, saygın kılmak, üreten ve öncelikle kendi kendine yeten bir varsıl topluma dönüştürmek gençliğin temel ilkesi olmalıdır.
Gençlik, ayrımsız tüm unsurlarıyla çağdaş uygarlığın üstüne çıkmayı amaç edinmeli, Türk olmanın gururu ve sorumluluğu ile hareket etmelidir. Önce evrensel düşünceleri, çağlar aşan görüşleri ile Mustafa Kemal’i iyi anlamalı, anlatmalı, unutturulmaya çalışmak yerine kuşaktan kuşağa aktarılacak ve geliştirilecek ve devrimleri tamamlananacak hale getirmelidir.
Atatürkçülük, geleceği görme, çağdaşlaşma ve yenileşme hareketidir. Durağan değildir. İnanılmaz hızla gelişen dünyada durmaya, seyretmeye ya da yerinde saymaya tahammülü yoktur. Türk gençliğinin buna tahammülü yoktur, olamaz.
Atatürk ilkelerinin yaşatılması, korunması ve gelişmesinde, yarım bırakılanların tamamlanmasında ulu önderin de istekleri doğrultusunda gençlere, kendini genç hissedenlere büyük görevler düşmektedir.
Mustafa Kemal, toplumun çıkışını, içi vatan sevgisi dolu, sürekli gerçeği arayan bir gençlikte görmektedir. Uluönder, olumsuz gidişi, inancı, çalışkanlığı ve kendine güveni ile olumluya çeviren unsurun Türk gençliği olacağına gönülden inanmaktadır.
Atatürk, defalarca deneyimlediği gençliğe büyük güven içindeydi, Bunu Bursa Nutku’nda da açıkça göstermişti.
“Biz, her şeyi gençliğe bırakacağız. Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir” diyen odur.
Gençlere hitap ederken, “Sizler hepiniz, geleceğin birer gülü, yıldızı, birer mutluluk ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli ve değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.” diyen odur.
“Ulusumun temiz bağrından çok temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri onlara bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak.” Diyerek devam eden odur.
Atatürk’e göre gençlik, “Kemalist devrimin fikirlerini ve ideolojilerini benimseyip gelecek nesillere götürecek kimselerdir” “Türkiye’nin mayası onlardır. ”
Onun gözünde “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir. Ona göre yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır. Yetmiş yaşında bir idealist de zinde bir gençtir.” İşte Atatürk’ün güvendiği gençlik budur.
Uluönder, “Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek koruyacak, cumhuriyetin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü iç ve dış tehlikelere karşı savunacak” ödünsüz bir gençlik istemektedir. Türk gençliğinin insan sevgisi, vatan sevgisi ve düşünce özgürlüğü konusunda sınır tanımamasını istemektedir.
“Gençler! Cesaretimizi takviye eden ve sürdüren sizlersiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli simgesi olacaksınız. Ey yükselen nesil! Gelecek sizsiniz! Cumhuriyeti biz kurduk, onu sürdürecek sizlersiniz!” diyen odur.
Atatürk, gençlere düşen görevlerin sürekliliği hakkında da şunları söylemektedir: “O (genç) arkadaşlara söyleyiniz ki, Türk ulusuna , Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı yapmaya zorunlu oldukları ödevler bitmemiştir ve bitmeyecektir. Bu dünyadan göçerek Türk ulusuna veda edeceklerin de, çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara, son sözleri bunlar olmalıdır.”
Yükselme adına hudut tanımayan Atatürk, Türk gençliğinden kesintisiz çalışkan olmasını, sürekli kendini geliştirmesini beklemektedir.
Atatürk, Türk gençliğinden birbirine bağlı, sevgi ve saygı anlayışı içinde olan gençler olmalarını beklemektedir. Gericiliğe ve irticaya kapalı, aydın kafalı, aklı ve bilimi rehber edinen, yüreği her daim yurt sevgisi ile çarpan, vatan söz konusu olunca başka herşeyi ayrıntı gören, çalışkanlıkta sınır tanımayan, özgüven, yenilikçi, sağlam karakterli, onurlu ve gururlu olmalarını gençlikten beklemektedir.
Bu tanıma uyan gençliğe düşen ve süreklilik arz eden görevler ve sorumluluklar vardır ve olmalıdır.
Türk gençliği, öncelikle eğitimi önemsemeli, kendini ve yurdum insanını yetiştirmek adına elinden geleni yapmalıdır.
Gençlik, bölünmek, parçalanmak, fraksiyonlaşmak yerine bütünlüğünü korumayı bilmeli, ortak paydalarda buluşmasını ilke edinmelidir.
Gençliğin önemini bilen, onları bölerek parçalayarak yönetmek isteyen iç ve dış çıkar çevrelerinin ekmeğine yağ sürmemek gerekir. Gençlik her aşamada duyarlı olmak zorundadır.
Atatürkçülük, Türk ulusunun gereksinimlerinden doğan ve mazlum uluslara da örnek olan özgün bir ülküdür. Bir ilkeler bütünlüğüdür. Temelinde ulusallık, akılcılık, bilimsellik ve halkçılık gibi temek değerler yatar. Bunları korumak da gençliğin önemli görevleri arasındadır.
Gençlik, kendini ve toplumu dış tehlikelere koruyacak sağlam bir kalkana gereksinim duyacaksa, bir Atatürkçülük kalkanı olacaktır. Sapmalara gerek yoktur.
Türk gençliği kendi arasında etnik ayrımlar yerine, dost ve kardeş olmayı, sürekli barışı ve dayanışmayı sağlamayı, içine sindirmeyi, başka ülke, başka çıkar yol olmadığını bilmek ve ona göre davranmak basiretini göstermelidir.
Gençliğin bize özgü bir model olan Atatürkçülük dışında hiçbir yabancı akımı, aklından bile geçirmemesi gerekir. Toplumu yapıştıran kuvvetli tutkalın Mustafa Kemal olduğundan kuşku duyulmamalıdır. Tek rehberimiz, bilimin gerçek yol gösterici olduğuna inanan, be benim düşünceleierimle çelişse bile sizi bilimin yolunu seçin diyen Mustafa Kemal olmalıdır.
Atatürkçülük, evrensel değerlere sahiptir. Ulusal değerlerle kaynaşarak dinamik bir bütün oluşturmuştur. O yoldan sapmak demek, köleliğe, sömürüye davetiye çıkartmak demektir.
80 milyonu geçkin nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, yani her üç kişiden biri gençlerden oluşmaktadır. Gençlik, umudumuz, gelecek güvencemiz, emniyet supabımızdır.
Ülke her zor duruma düştüğünde, ulusal olmayan görüşler, bölücü, parçalayıcı ve yıkıcı düşünceler ülke çapında at koşturmaya başladığında, bu düşünce sahipleri yurt içinde kendilerine yandaş buldukça, gençliğe düşen görevler daha da artmakta, zorlaşmakta, ciddileşmektedir. Bunu kavrayan, 19 mayıslarda Samsun’a çıkmaya hazırlanan bir gençliğe bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Genç misiniz? Samsun’a çıkmaya hazır mısınız? Ülkenin durumu umurunuzda mı? Yanıtını öncelikli aradığımız sorular bunlar?