Norveç dilinde “zor durumda kaldığında Atatürk gibi düşün” anlamına gelen bir ifade var mıymış, yok muymuş bu tartışılıyor. Kimileri var olduğunu, kimileri olmadığını savlıyor.
Ben, söze takılıp kalmam, yurt kurtarıcısı Atatürk’ün yaptıklarına, başardıklarına, 57 yıllık oldukça kısa ömrüne neler sığdırdığına bakarım.
Mustafa Kemal, Türk toplumu zor durumda kaldığında, çıkış yolunun ne olacağını bilemediğinde, çaresiz (umarsız) kaldığında, her zaman hazırlıklı olan, geleceği öngören ve bir “B” planı her zaman olan, aklını, bilgisini, deneyimlerini kullanan, toplumun bağımsızlığını, esenliğini, huzurunu, gelişmişliğini, kalkınmışlığını, çağdaşlığını öngören ve gerçekleştiren saygın bir toplum önderidir. “Hattı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır” diyen O’dur.
Atatürk’ün attığı hiç bir adım, rastgele atılmış değildir. Onuncu Yıl Nutku’nda, “Verdiğim sözleri yerine getirmede Türk toplumuna asla mahcup olmadım, mutluyum” diyen O’dur.
Çanakkale’de Alman komutan Liman von Sanders, “Anafartalar grup komutanlığı sana ve rütbene büyük gelmez mi?” diye sorduğunda, kendine olan büyük güveni ile “Küçük bile gelir” diyen ve Arıburnu’ndan çıkartmaya hazırlanan düşman kuvvetlerini yerinde durduran, çıktıklarına çıkacaklarına pişman eden adam, Mustafa Kemal’dir.
Kurtuluş Savaşı sırasında, çevresindeki insanlarda bir ara çekimserlik, karamsarlık, umutsuzluk ve kararsızlık görünce, “İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla ulusal meclise çağırmadım. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal, mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağı’ na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim!” diyerek kararlılık gösteren toplum lideridir. Onu farklı kılan bu iradesidir.
Aynı Mustafa Kemal, Yunan’ın İzmir’e asker çıkardığını ve Hasan Tahsin’in ilk kurşunu ile ilk bireysel tepkiyi verdiğini, dosta düşmana örnek olduğunu duyunca, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıkmanın zamanı geldiğine inanmış ve hemen harekete geçmiştir.
Yaptıkları için Osmanlı sultanı tarafından görevden alınmış, hakkında yakalama ve idam kararı çıkmış olmasına karşın, vatan için ölümü gözönüne alarak, kararlı mücadeleler sonucunda nihai başarıya ulaşmıştır.
Kısacası her ortamda zor işlerin adamı olmuş, hep doğru kararlara imza atmıştır. Hep, Mustafa Kemal (Atatürk) gibi düşünmüştür.
Bugün, 19 Mayıs. Türk insanının esareti içine sindiremediği, tam bağımsızlık elde etmek üzere ulusal Kurtuluş Savaşı’nın işaret fişeğinin atıldığı tarihi gün. Hepimize kutlu olsun.
Ülkem dara düştüğünde, herkesin birer Mustafa Kemal olduğunun, Mustafa Kemal gibi düşünme konusunda bir an bile tereddüt etmeyeceğinin, bilinmesini istiyorum. Taşıdığımız soylu kanın bunun kanıtı olduğunu biliyorum. Toplumun gelecek güvencesinin Mustafa Kemal’i iyi anlayan, onun yolundan giden Türk gençliğinin eseri olacağına da kalben inanıyorum. Bu duygularla kendini Mustafa Kemal sayan, Mustafa Kemal gibi düşünen herkese saygılar sunuyorum.