Bugün (12 Eylül 2022) itibarıyla 2022-2023 eğitim-öğretim yılı başladı, İlkokuldan Üniversiteye yaklaşık 25 milyona yakın öğrenci çok sayıda sorunla eğitim-öğretim yaşamına başlamak ve devam etmek zorunda kalıyor.
Pahalılık nedeniyle artan sayıda öğrenci örgün öğretimden vazgeçerek, çalışmak, aile bütçesine katkı koymak zorunda kalıyor ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle açık öğretimi tercih etmek zorunda kalıyor. Devlet okullarında yeterli ve nitelikli eğitim verilmeyerek öğrencilerin önlerine sürekli engel çıkartılıyor, ülkenin geleceği ve güvencesi olan gençliğin eğitim fırsatları sürekli tırpanlanarak cahil (eğitimsiz) bir toplum öngörülüyor, böylece geleceğimiz karartılıyor.
Eğitim-öğretimde ne yapılması gerekiyorsa tam tersi yapılıyor. Yeterince okul yapılmıyor, hazır okullar ve derslikler değişik gerekçelerle kullanılmıyor, sınıf sayıları azaltılacağına artırılıyor, yeterli öğretmen verileceği yerde öğretmen atamaları yapılmıyor, yapılan atamalar sayıca yetersiz, liyakatlı öğretmeni seçmeyi değil, yandaş öğretmeni seçmeyi amaçlıyor. Taşımalı eğitim sorunu devam ediyor. Servis ücretleri göz korkutuyor.
Sınıflar düşük nitelikli, bilgisiz ama yandaş sözde öğretmenlerle dolduruluyor. Devlet okuluna giden öğrenciler, velilerin olanakları zorlanarak niteliksiz eğitim nedeniyle özel eğitim kurumlarına özendiriliyor. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen gibi ayrımlar yapılarak farklı ücret politikaları izlenerek öğretmenlerin sınıf içi verimi düşürülüyor. Öğretmenlerin yaptıkları iş, küçümsenerek, itibarları (toplumsal saygınlıkları) olumsuz etkileniyor, çalışma şevkleri kırılıyor. Kimi kurumlarda öğretmenler köle gibi çalıştırılıyor, hak ettikleri maaşları ödenmiyor ya da geç ödeniyor, eğitimi öğretimi düşünmek yerine geçim derdine düşürülüyorlar. Kadrolu öğretmenler, değişik adlarla sınavlara sokularak, “uzman öğretmen–başöğretmen” gibi yapay ayrımlara uğratılarak aralarına nifak sokulmaya çalışılıyor. Öğretmen, öğretmen onuruna yaraşan saygıyı ne yazık ki görmüyor. Özel sektörde çalışan öğretmenler, en az devlet sektöründe çalışan öğretmenler kadar ücret almaları gerekirken daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Hevesleri kırılıyor. Haklarını aramalarına izin verilmiyor. Eğitim öğretime yapılan yatırımlar sürekli kısılarak, çalışma koşulları iyileştirilmek yerine devamlı kötüleşiyor. Uluslararası sınavlarda alınan sonuçlar, giderek kalitenin daha da düştüğünü, ulusça daha gerilerde kaldığımızı gösteriyor. Grev yapma hakkını bırakın, öğretmenlerin demokratik hakları olan gösteri yapma hakları bile ellerinden alınıyor. Öğretmenler, durumlarının düzeltilmesini, eğitime çeki düzen verilmesini istemek üzere harekete geçtiklerinde güvenlik kuvvetlerince baskıya maruz kalıyorlar, dövülüp, sürükleniyorlar, tartaklanıyorlar, çeşitli hakaretlere maruz kalıyorlar. Göz altına alınıyorlar.
Milli Eğitim bünyesinde çöreklenen tarikat ve cemaat yapılanmaları nedeniyle giderek çağdaş ve demokratik eğitime uzak kalınıyor. İşler içinden daha bir çıkılmaz hal alıyor. Sorgulayan akılın yerini ezber, yaratıcılığın yerini kopya, desteğin yerini köstek ve caydırma alıyor. Okumaya teşvik yerine cehalete prim veriliyor. Aklın ve bilimin yerine dogmaların hurafelerin yerleştirildiği kara günlerden geçiyoruz.
Üniversiteler daha bir içler acısı durumla karşı karşıyalar. Sınav kazanmak bir dert, okumak bir başka dert. Barınma ve beslenme sorunları ile baş etmek gerçekten zor. Bilimsel araştırma ve çağdaş eğitim nerdeyse hak getire, cennete gitmeyi nasıl garantileyeceğimize ilişkin yüksek lisans tezleri hazırlayan bir kafa ile karşı karşıyayız. 21. yüzyılın birinci çeyreğinde millet aya, biz yaya durumu söz konusu. Bu çağda bu kafayı anlamak, yorumlamak oldukça zor.
21. yüzyılda içinde bulunduğumuz yerden, düşürüldüğümüz çukurdan utanç duymalı, bir an evvel bilimsel, uygulamalı ve deneysel eğitime geçerek doğru yola dönüş yapmalı, ülkenin geleceğine daha fazla zarar vermemeliyiz. Verenlere engel olmalıyız.
Çocuklarımızı okumaya, aklın yolunu tutmaya, bilimi rehber edinmeye, sağduyulu davranmaya ve sorgulayıcı bir yapıya kavuşturmaya çaba ve özen göstermeliyiz. Ancak bunları yaparsak, başarılı bir eğitim-öğretim yılı geçirmemiz mümkün olacaktır. Her düzeydeki öğrencilere ve eğitim ve öğretime adanmış, işini ciddiye alan öğretmenlere başarılı ve verimli bir öğretim yılı diliyoruz. Çağın gerisinde kalalım istemiyoruz.