(İKİNCİ BÖLÜM)
Anımsayacaksınız birinci bölümde önce eğitime gönül veren, cephede kazanılan savaşların ancak eğitim ve ekonomi yoluyla taçlandırılacağını bilen Mustafa Kemal, yurt çapında ilköğretim seferberliğini başlatan İsmet İnönü’den söz etmiş, çeşitli alıntılardan yararlanmış, ardından Mustafa Necati ve Saffet Arıkan bakanlarımızı gündeme getirmiştik. Bugün sırada üçüncüsü adanmış bakan yani Hasan Ali Yücel var.
EĞİTİMİN DÖRT ASI (3)
HASAN ALİ YÜCEL (1897-1961)
“Köy Enstitüleri sisteminin eğitimimize en büyük katkısı, o güne kadar yalnızca eğitim kitaplarında görülen, fakat geleneksel eğitimin etkisiyle, okula ve sınıflara giremeyen eğitim ilke ve yöntemlerini, doğanın içinde hayata geçirmek olmuştur. Bunların somut birer örneğini vermiştir. Buralarda binlerce öğretmen adayı, bunları bizzat yaşayarak öğrenmişler ve gittikleri okullara da bunları taşımışlardır.” HASAN ÂLİ YÜCEL
“Köy Enstitüleri, hiç kimseyi taklit etmeyerek kendi ihtiyaçlarımıza göre kendimizin olarak, belki de başkalarına örnek olacak şekilde kurduğumuz eğitim kurumlarıdır. ” HASAN ALİ YÜCEL
“Köye göndereceğimiz Köy Enstitüsü mezunu öğretmen, şimdi elimizde mevcut 9 bin enstitü öğrencisinin bize verdiği intiba (izlenim) ile söylüyorum, istisnasız (ayrımsız) çalışkandır. Tatile bile gitmek istemez, kendisine verilecek işi bekler ve o işi yapar; ahlaklıdır, yalan söylemez, hırsızlık etmez, civarında bulunan kız arkadaşlarının onur ve haysiyetini (saygınlığını) kendi kardeşi olarak muhafaza etmek (korumak) şuurunda (bilincinde), liyakatında (yeteneğinde) ve iktidarındadır (gücündedir). Birinci nokta köydeki öğretmen, Cumhuriyetin ve inkılabın (devrimin, yenilikçi yapının) yayıcısı, bekçisi ve öğreticisidir.” HASAN ALİ YÜCEL
"Köy Enstitülerinin bütün günahı omuzlarıma, sevabı başkalarına olsun. O kurumların günahı bile bana yeter." HASAN ALİ YÜCEL
“Cumhuriyet devleti esasen din ile devleti ayırmış; dini sırf bireylerin vicdanına, duygularına bırakmış olduğu için Cumhuriyet, çocukların terbiyesinde (eğitiminde) bilginin ahlak ve ahlakın bilgi kadar dini kaynaklardan ayrılmış olarak verilmesini temin etmiştir (sağlamıştır). Bu itibarla Cumhuriyet okullarında devlet eliyle din öğretimi yapılamaz. Telkin ettiğimiz ahlak, dini kıymetlerle (değerlerle) müeyyidelendirilemez. (yaptırım uygulanamaz.)” HASAN ÂLİ YÜCEL
HASAN ÂLİ YÜCEL (Kısa özgeçmiş)
Hasan-Âli YÜCEL, 17 Aralık 1897'de İstanbul'da doğdu. İyi bir öğrenim görerek 1921 yılında öğretmen çıktı.
1932 yılında, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne müdür olarak atandı. Orada hem arkadaşı hem de meslektaşı eğitimci İsmail Hakkı (Tonguç) ile yakın bir iş birliği içinde çalıştı. Eğitime, kültür, sanat ve felsefeye yönelik çok sayıda kitap yazdı.
Hasan-Âli, 1933 yılı sonunda Ulusal Eğitim Bakanlığı Orta öğretim Genel Müdürlüğü görevine atandı. Sonraki dönemde İzmir Milletvekili olarak Meclise girdi. Ülkenin çehresini değiştiren projeler hazırlayıp uygulamaya koydu.
Atatürk'ün ölümünden sonra, 1938-1946 yılları arasında Ulusal Eğitim Bakanlığı yaptı. Cumhuriyet Türkiyesi'nin 7 yıl, 7 ay, 7 gün süreyle en uzun süre ile görev yapan Milli Eğitim Bakanı olarak, devrim niteliğinde pek çok işe imza attı, eğitim dizgesine yenilikler getirdi. Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda ve yaygınlaşmasında Genel Müdür Tonguç ile birlikte etkin görev aldı. Sorumluluk aldı, özgün enstitü uygulamasını sonuna kadar destekledi. Yetkili bakan olarak Ulusal Eğitimde en verimli işleri yapan, pek çok yenilik getiren, ilkleri başaran bakan olarak eğitim tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başardı. 1961 yılında aramızdan ayrıldı.
Sırasıyla eğitime katkısını ve yaptığı işleri madde madde şöyle sıralayabiliriz: 1938-1946 yılları arasında üç dönem Ulusal Eğitim Bakanlığı yapan Hasan Ali Yücel, Cumhuriyet Döneminin, çok yönlü eğitimci-siyasetçilerinin biridir. Eğitimci, yazar ve devlet adamı kimlikleri ile tanındı.
Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdi. İzmir Kuleli Askeri Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Lisesi'nde Felsefe ve Edebiyat öğretmenliği yaptı.
1930 yılında Fransız eğitim sistemini incelemek üzere Paris'e gitti.
1933-1935 yıllarında Orta Öğretim Genel Müdürü olarak görev yaptı.
1935 yılında politikaya atıldı. İzmir Milletvekili seçildi, aynı yıl içinde Milli Eğitim Bakanı oldu. 1941 yılında Kurucu Meclis üyesi seçildi.
Hasan Ali Yücel, öncelikle bir eğitimci olarak Atatürk'ün çağdaş eğitim anlayışının tam bilincindeydi. Onun eğitimimize en büyük katkısı, İsmail Hakkı Tonguç'la birlikte kurumsallaştırdığı ve yurdun 21 yerinde uygulamaya koydukları Köy Enstitüleri’dir.
Değişik ülkelerin eğitim yaklaşımları incelenerek ulusal yapımıza uygun özgün bir eğitim düzeni kurulmuş, uygulanmıştır.
Yücel ve Tonguç, uyum içinde çalışarak ulusal eğitim alanında olumlu adımlar atmış, mezun enstitülü öğretmenlerin yurdun dört bir yanına ulaştırmışlardır.
Aynı zamanda nitelikli yapıtlara imza atan Hasan Ali Yücel, toplamda 24 yapıt, 5 şiir kitabı ve 4 ders kitabı yazmıştır.
Şiirlerinde önceleri “aruz” veznini, sonrasında “hece” ölçüsünü kullanmıştır. Kimi şiirlerini bestelediği de bilinmektedir.
Yücel’de hudutsuz insan ve toplum sevgisinin özünde yaratıcı düşünce vardır.
Atatürk'le ilk buluştuğunda öğretim birliği konusunda dikkatini çeken ilk kişi yücel olmuştur.
Yücel, tam bir hayat adamıydı. Görmüş geçirmiş bir bilgeydi. Ezberci eğitime karşıydı. Eğitim-öğretimin yaşamla iç içe olmasını, üretime ve tasarrufa önem verilmesini istiyordu.
Tonguç’la birlikte Köy Enstitülerinde uyguladıkları eğitim, köylerde tarımın, küçük el sanatlarının, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılığın gelişmesine büyük katkı sağladılar.
Devlet eliyle köy çocuklarının okumaları, meslek edinmeleri ve köylerinin kalkınmasına katkı koymaları sağlandı.
Köy Enstitüleri'nde görev yapan yönetici, öğretmen, usta öğretici ve öğrenmeye aç öğrencileri, imece usulü çalışarak, okulun yiyecek, içecek ve diğer gereksinimlerini kendileri üretiyorlardı. Ürettikleri artı değeri döner sermaye marifetiyle okul dışında da satarak gereksinimlerini karşılıyorlardı.
Dersler önemliydi ama kültür ve sanat dersleri de ağırlıklı idi. Bedensel çalışmalara önem veriliyordu.
Bütün çalışmaların ötesinde okuma özendiriliyor, herkes her ortamda kitap okuyordu. Enstitü mezunu öğretmenlere atandıkları köylere giderken, okumaları ve okutmaları için toplam 150 kitap veriliyordu.
Hasan Ali Yücel, ülkemizin demokrasiye geçiş döneminde, Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nde görev aldı. Ortaöğretim öğretmeni ve ilkokul müfettişi yetiştiren Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenlik ve müdürlük yaptı.
Bakanlığı döneminde eğitim alanındaki yenilikçi çalışma ve başarıları ile ünlenmiştir. Çok sayıda kültür ve sanat kongreleri ve eğitim şuraları düzenledi.
Birinci Devlet Resim ve Heykel sergisini açtı, Basılı yayınlar ve dünya klasiklerinin dilimize aktarımı yönünde “Tercüme Bürosu" nun kurulmasını ön ayak oldu. Birçok ansiklopedi ve derginin çevirilerini yaptı, basımını gerçekleştirdi.
Ankara Devlet Konservatuarının açılışını sağladı.
Dilde yenileşme çalışmalarına hız verdi. Ders kitaplarının öğretim birliği anlayışı ile birleştirilmesi ve bütünleştirilmesini sağladı.
Mesleki ve teknik öğretimi önemseyen çalışmalar yaptı. Eski eserlerin toplanması ve müzelerin tarihsel değerine uygun hale dönüşmesi için çaba gösterdi.
UNESCO ile iyi ilişkiler kurulmasını sağladı.
1946 yılında katılımcı, özerk üniversiteler yasasının çıkmasını sağladı. Üniversitelerin özerk olduğu özgürce bilim ürettiği tek zaman onun bakanlığı dönemiydi.
Yaptığı en önemli iş, Köy Enstitüleri idi. Halkın çoğunluğunu oluşturan köylü, bulunduğu yerde eğitilerek bilinçlendirilecekti.
Bakanlıktan ayrıldıktan sonra, yaşamını yazı yazarak sürdürdü. Türkiye İş Bankası Yayın koordinatörlüğü yaptı. O, eğitimimizin unutulmaz, yaptıkları ile başarılarına erişilmez bakanıdır.
NOT: Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, laiklik anlayışını tüm eğitim kurumlarında yerleştiren, ülke çapında öğretim birliğini sağlayan, ödünsüz uygulayan, yönetim döneminde üniversiteleri özerk kılan, Köy Enstitüleri ile eğitimi halkın (köyün-köylünün) ayağına götüren, çeviri yoluyla 500 e yakın kitabı dilimize kazandıran, her fırsatta okumayı özendiren, eğitim adına yaptığı işler saymakla bitmeyen Hasan Ali Yücel gibi bakanların ardı arkası gelseydi, bugün güzel ülkem çok başka bir yerde olurdu. Bu kesin.