MELTEM ESİNTİSİ

'Şu Dünyanın Sırrı'

YAVUZ ALİ SAKARYA

Bu sabah İsmail Küçükkaya’nın sabah kuşağı programı “Çalar Saat”te saat 10:00 da içim uğundu. Sanata ve sanatçısına acımasızca kıyan bir ulusun bilinçsiz, güdümlü insanları ile birlikte olmaktan, Madımak kırımının gündeme gelmesinden gerçekten üzüldüm, ağlamaklı oldum. Bir kez daha yüreğim burkuldu yiten değerlerimiz için. Yangının cahil ve önyargılı toplumu kışkırtan ciğeri beş para etmez insanlar tarafından çıkartılması dağladı yüreğimi. Dinmeyen acı, yinelendi, tazelendi.

Saat tam 10:00 da yeni çıkan albümü nedeniyle eşsiz piyanosuyla Fazıl Say ve güzel sesiyle Serenad Bağcan, Küçükkaya’ya konuk oldular. Çok güzel parçalar sundular yeni çıkan “Şu Dünyanın Sırrı” adlı albümden. Ama konuşma arasında Pir Sultan, Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Metin Altıok gibi adlar geçince konuşmada yüreğim cız cız etti. Istıranca ormanlarında haince öldürüldüm Sabahattin Ali gibi. Metin Altıok gibi diri diri yakıldım Sivas’ta. Pis Sultan gibi asıldım. Aziz Nesin gibi adım adım ölümün kokusunu duydum Madımak merdivenlerinde. Bunu Serenad’ın dokunaklı sesiyle Fazıl Say’ın iç burkan anıt-bestesi sağladı. Sözleri Aziz Nesin'e aitti.

Beste, tüm dertleri sanat yapmak, kültür ve sanata hizmet etmek olan bunu yanarak, hunharca yakılarak ödeyen insanların yanı sıra Madımak’ın ardından kendini toparlamayan bir haftaya kalmadan arkadaşlarının acısıyla yaşama veda eden Rıfat Ilgaz ustayı anımsattı.

Tarih boyunca kültür ve sanat insanlarımıza, şairlerimize yazarlarımıza çektirdiğimiz eziyeti görünce. Üzülmemek elde değildi.

Fazıl Say, bu yeni albümünde yer alan birbirinden güzel 8 parça içinde Aziz Nesin’in “Sivas Acısı” şiirini “Ses” adıyla bestelemiş, piano eşlikli çağdaş bir ağıt haline getirmiş. Çok başarılı bir icra.

Doğrusu Serenad Bağcan da aileden gelen müzik yeteneği ve bilgisi ile canlı yayında kusursuz icraya kusursuz eşlik etti. Bir yandan üzüldüm, çok üzüldüm, diğer yandan onlarla gurur duydum. İyi ki duyarlı sanatçılarımız var hala ve üretmeye, yurdumun yüz akı olmaya devam ediyorlar, adımızı yurt içinde ve dışında duyurmaya devam ediyorlar diye düşündüm, geleceğe dair umutlandım.

SİVAS ACISI

Ben tanırım, bu bulut bizim oranın bulutu

Hemşeriyiz ne de olsa

Benim için kalkmış ta Sivas'tan gelmiş

Yurdumun bulutu, başımın üstünde yeri var

Ben bilirim, bu rüzgar bizim oranın rüzgarı

Hemşerimiz ne de olsa

Benim için kopup gelmiş yayladan

Yurdumun rüzgarı, kurutsun diye akan kanlarımı

Ben anlarım, bu acı bizim ora işi, hançer acısı

Bir ülkedeniz ne de olsa

Aynı dili konuşsak da

Anlamayız birbirimizi

Hançerin nakışı, tanıdım acısından, Sivas işi

Ben duyarım, duyumsarım

Bizim oranın sızısı bu

Binip kara bir buluta Sivas ilinden

Sivas rüzgarında uçup gelmiş

Helallik dilemeye

Ey yüreğimin onmaz acıları

Ey beynimin dinmez sancıları

Suç ne bende, ne de sende

Ne de olsa yurttaşımsın

Kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme

Bilmelisin, bir yerin var can evimde.

Fazıl Say bestelerini çalarken, ona gerçekten duygu dolu güçlü sesi Serenad Bağcan eşlik etti. Canlı performansta sadece ikisi vardı, ama albümde kendilerine vurmalı sazlarda Aykut Köselerli, viyolonselde Jamal Aliyev eşlik ediyordu.

Sadece Sivas acısı yoktu programda, toplam 8 parçadan oluşan albümde Türkçeyi tüm arılığı duruluğu ve güzelliği ile günümüze taşıyan Yunus Emre “Sen Derviş Olamazsın” ve “Aşkın elinden”, Ömer Hayyam “Ayna”, Sabahattin Ali “Ruhumun dalgaları”, Kaygusuz Abdal “Ergene Köprüsü”, Pir sultan Abdal “Dönen Dönsün” ve Metin Altıok “Kendinin Avcısı” adlı şiirlerine yapılan besteleriyle gündeme getirildiler. Ayrımsız hepsine selam olsun.

Not: Bu yazı vesilesi ile sanat uğruna can veren tüm sanatçıları ve kültür ve sanat insanlarını, sanat emekçilerini, ve onları iki cilt halinde “Öldürülen şairler” adıyla gündeme taşıyan, kendisi de şair olan ve erken yaşta kaybettiğimiz arkadaşımız Mustafa Ceylan’ı saygıyla anıyor, iyi ki sanat var, diyoruz. Antalya Bugün olarak.