23 Nisan’ın da önemli olduğunu, millet iradesinin ortaya çıktığı gün olduğunu ifade ettik. Meclisin kurulması, ulusal kurtuluş ve demokrasi yolunda atılan en büyük adım olmuştur. Bugünü “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak, Türk çocuklarına armağan eden dünyadaki ilk ve tek lider Mustafa Kemal olmuştur. Ondaki bilince ve duyarlılığa bakar mısınız?
Mustafa Kemal, kurduğu Cumhuriyeti, ülkenin güvencesi saydığı, Türk gençliğine, Türk çocuklarına ve Türk askerine, kısacası geleceğin güvencesi saydığı yeni kuşaklara emanet etmiştir.
Cumhuriyet, öncelikle yaşam hakkını garanti altına almış, tek bir kişinin ağzından çıkacak bir söze dayanmaktan kurtarmış, demokrasiye yönelmiştir.
Düşünce özgürlüğünü güvence altına alan da cumhuriyet rejimi olmuştur.Fikir özgürlüğü bu rejim sayesinde yaygınlaşmış, daha anlamlı hale gelmiştir.
Cumhuriyet yönetimi, ülke sınırları içinde yaşayan herkesin, laik bir anlayışla, inançları doğrultusunda özgür olduğunu, dış müdahale, mahalle baskısı ya da zorlama olmadan anayasanın güvencesi altına almıştır. Devletin, tüm inançlara eşit uzaklıkta olan koruyucu, kucaklayıcı görevinin altı çizilmiş, ona “laik “bir anlayış görevi yüklenmiştir.
Cumhuriyet yönetimi sayesinde, insanların özel yaşamı yasal güvence altına alınmıştır. Her birey, özel yaşamına ve aile yaşamına saygı gösterilmesini, güvence altında olmasını istemeye başlamıştır. Yasalar sayesinde bu hakkı kendisinde görmüştür.
Cumhuriyet, yönetimde hiçbir söz hakkı olmayan, olan biteni denetleyemeyen pasif vatandaşa, şikayetlerini ve isteklerini yetkili makamlara iletme ve cevap isteme hakkını vermiştir.
Konut dokunulmazlığı da Cumhuriyet döneminin kazanımlarından biri idi.
Mustafa Kemal’in “Halkın müşterek (ortak) sesi” olarak gördüğü "basın özgürlüğü" de cumhuriyet kazanımlarından biri idi. Basın özgürlüğü cumhuriyetle birlikte sağlanmıştır. Basının, halkı bilgilendirme adına, düşüncelerini açıklama, yayma hakkı anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Bunların hepsi, Cumhuriyet yönetiminin bize kazandırdığı yurttaşlık bilinci sayesinde olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada bunların ne kadarının gerçek olduğu konusu tartışmalıdır. Cumhuriyet yönetiminde Mustafa Kemal dönemini ayırıcı ve özgün kılan husus, onun katıksız yurtsever oluşu, gece gündüz demeden çalışması, sürekli toplumun esenliğini düşünmesi ile ilgilidir. Bugün bu hakların ne kadarının elimizde olduğunu, yeterince kullanılıp kullanılmadığını sorgulayabiliriz.
Dileğimiz, yüzüncü kuruluş yılına bir adım kala, daha bilinçlenmemiz, daha özgür, daha insancıl, daha bağımsız bir ülkede yaşamamız, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının büyük özveri ile kurdukları ve koruma kollama görevini bizlere bıraktıkları cumhuriyeti ve kazanımlarını sürdürmek, bilimi rehber edinerek geleceğe yürümek, Batı uygarlığını en kısa zamanda yakalayıp geçmektir. Bu da üreten ve kendi kendine yeten bir anlayışla, ortak çalışma, güç birliği ile mümkün olabilir.
Yüzüncü yıla dört kala Cumhuriyet çocuğu olmanın değerini bilelim. “Fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular isteyen cumhuriyetin” gereğini yerine getirelim.
“Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur.” anlayışıyla ulusu karşılıksız sevdiğimizi, cumhuriyeti ve değerlerini koruma konusundaki azim ve kararlılığımızı gösterelim. En iyi yönetim tarzı cumhuriyettir, bilelim. Bu büyük millet bayramı kutlu olsun. Onu öncelikle hakkedelim.