21 ŞUBAT DÜNYA REHBERLER GÜNÜ 

Ülke çapında 12 bine yakın turist rehberi ve ülkenin tanıtım elçileri olarak 21 Şubat Dünya Rehberler Günü hepimize kutlu olsun. Pandemi ortamının bittiği, savaş tamtamlarının çalınmadığı, insanların barış içinde yaşadıkları güzel günleri özlüyoruz.    

Biz, rehberiz, anayurdumuz Türkiye’yi ve kurtarıcımız Atatürk’ü karşılıksız severiz, rehberlerin piri Balıkçı’nın manevi evladı, bir başka bilge rehber arkadaşımız Prof. Dr. Şadan Gökovalı’nın yaptığı gibi birleştirir bu ikisini  “ATATÜRKİYE” deriz, gerekirse hiç düşünmez, uğrunda canımızı veririz. Vatan söz konusuysa geriye kalan her şey sadece ayrıntıdır der, karşılık beklemeyiz. Görevimizi hakkıyla yaparız. Onurumuzla yaparız.  Memnun bir turist gördüğümüzde seviniriz. Arkasının geleceğini biliriz.  

Anamızı emerken başlar yurdumuza sevdamız, “Ana” deriz, “Anadolu” deriz. “Anadolu”yu küçük kardeşi Trakya ile beraber vatan biliriz. Işık hep doğudan doğar (Ex oriente de lux) düşüncesiyle yüzlerce yerden yüzlerce örnek gösterir, uygarlık beşiği Anadolu’ya tanıklık ederiz. Anadolu’yu yürekten severiz.    

Öncümüz Atatürk’tür. Her alanda rehberdir bize. İlkelerini ilke biliriz. Ona öykünürüz. 

Bilimle çağdaşlıkla çatışmaz, Atatürk’ün düşünceleri olduğunu biliriz, ama çatışsa bile akıldan, sağduyudan ödün vermez, onun da dediği gibi aklı ve bilimi rehber ediniriz. Onun gözüyle görürüz.   

İşimiz, rehberliktir, tanıtım işidir, yaşam boyu öğrenir, yaşam boyu öğretiriz. Ülkemizi tanıtmayı ulusal görev biliriz.   

"Rehberiz biz, kavga değil, dostluktur istemimiz,   

Gezeriz, gezdiririz, sevmek, sevdirmektir işimiz.   

Anadolu’yu vatan bilir, tüm dünyaya öyle bildiririz.  

“Ata” yoludur tuttuğumuz yol, hep peşi sıra gideriz."  

Deneyimli bir rehber olarak, saçını bu uğurda ağartmış bir ağabey rehber olarak kesinlikle biliyorum ki, ülke çapında görev yapan 12 bin civarında rehber, ister alaylı olsunlar, yıllar önce Bakanlık kurslarından belgeli olsunlar, isterse üniversitelerin turist rehberliği bölümlerinden mezun olsunlar, kendilerini iyi yetiştirdiklerine inanıyorum.  

Türk rehberlerinin dünya vitrininde bilgi ve beceri olarak, anlatım olarak, tanıtım elçisi olarak en ön sıralarda olduklarını, ülkelerini çok iyi temsil ettiklerini, bunun büyük emek ve öğrenme işi olduğunu, görevini ciddiye almanın doğal sonucu olduğunu biliyoruz. Turist rehberliği, otobüste öğretmenlik yapmak olduğu için bence öğretmenlik kadar kutsal bir meslektir. Yurt kalkınmasında, ülkeye yabancı para girişinde, ekonomiye olumlu katkı konusundaki rolleri tartışılamaz.  

Rehber dediğin, altın yumurtlayan tavuk olan turizmin tavuğu kesmeden her gün yumurtlamasını sağlayan kişidir. Yumurtlama işini kolaylaştıran, ortamı oluşturan kişidir.     

Bence bir rehber, tanıtacağı yerler konusunda yeterli bilgiye sahip olduğu kadar, Antalya’nın ilk turist rehberi olan, ilk rehber örgütlenmesi olan Rehberant’ın (Antalya Rehberler Derneği’nin) yaşam boyu onursal başkanı olan İbrahim Büyükbenli’nin bildiği kadar “ilk yardım” bilecek, tur esnasında her an yanında taşıdığı çantasında ilk yardımda kullanacağı temel malzemeyi ve başka gerekli malzemeyi hazır bulunduracaktır. Çantasında kolonyadan, düğmeye, iğne- ipliğe kadar her şey olacak. Davranışlarıyla örnek olacak. Eksik varsa giderecek, yanlış varsa düzeltecek.        

Bu önemli gün vesilesi ile sevgili İbrahim Büyükbenli ağabeyi de anmak adına bir anektod paylaşmak istiyorum. Antalya’da turizm henüz daha emekleme devresinde bile değildir. Antalya’nın turizm başkenti olması için daha çok zaman vardır. Konuyu incelemek üzere Antalya’ya Dünya Bankası başkanı Mc Namara gelir. Konu incelenecek, çevre görülecek, uygun bulunursa Güney Antalya Turizm Kalkınma Projesini başlatmak üzere yatırım yapılacak ve banka kredi açacaktır.         

Gezi sırasında kendisine rehberlik yapan kişi, adını özlemle andığım İngilizce rehber İbrahim Büyükbenli ağabeydir. Tur esnasında yerel gazetelerin muhabirleri adım adım kendisini izlemekte, başkanın ne düşündüğünü, neler söylediğini öğrenerek yazmak istemektedirler. Gezilecek görülecek yerlerde bir gazeteci ordusu ile dolaşmaktan sıkılan ve sorularla bunalan Mc Namara, takibi bırakmalarını Perge gezisinin ardından kendilerine zaman ayıracağını, sorularını cevaplayacağını söyler. İbrahim ağabey, denileni gazetecilere iletir. Onlar kapıda beklerler, Perge'yi rahat rahat gezen Mc Namara, tur sonunda gazeteciler, kendisine proje için ayrılan parayı kime vereceklerini, nasıl harcayacaklarını sorunca, esprili biçimde, “Ayrılan paranın tümünü, bana bu bölgeyi gezdiren, güzelliklerini gösteren rehberime (İbrahim Büyükbenli’ye) vereceğiz. O nasıl harcanacaksa, öyle harcayacak.” yanıtını vermiştir. 

Simgesel de olsa, Antalya bugün 700 bin yatak kapasitesi ile gerçek anlamda turizm başkenti olarak öncü ise, bunda isimsiz kahramanlar arasında rehberler de vardır. Unutmayalım, Fransız Cumhurbaşkanı Pompido da, siyasilerle konuşmak, resmi görüşmeler yapmak için, Türkiye’ye gelme zamanını ilk rehber olan, kitaplarıyla hepimizi yönlendiren, bilgilendiren Balıkçı’nın uygun zamanını beklemiştir. Bir rehber için bu az onur mudur?  

Rehber dediğin, görevini gereği gibi yaparak, gezdirdiği kişi üzerinde olumlu izler uyandırır, onu etkiler. Bilir ki memnun ayrılan bir turist, binlerce başkasının gelmesine aracı olur.          

Dünya rehberler gününde rehber arkadaşlarımıza başarılı bir turizm sezonu dilerken, bir dilekte daha bulunalım. Onlardan kitaplar yazmalarını, turlarda başlarından geçen anılarını kaleme almalarını, bildiklerini bir biçimde aktarmalarını, çevrelerine örnek olmalarını, “söz uçar, yazı kalır” demelerini bekliyoruz. Bu konudaki yeteneklerini, verimli çalışmalara imza atan arkadaşlarımız olduğunu biliyoruz. Samimiyetle yazmaya çağırıyoruz. En azından ilerde yazmak üzere not almaya çağırıyoruz. Günlerini bir kez daha içtenlikle kutluyoruz.