MENZİLE DEK YÜRÜYECEK KERVAN.
Kimi aklı evveller, bize “Sürekli Köy Enstitüleri’ni gündemde tutuyorsunuz, bu ne inat, bu ne ısrar? Bir kere bugünün koşulları dünün koşulları değil ki? Ülke de köy mü kaldı, Toplumda artık aynı toplum değil? Köprülerin altından çok sular aktı. Eskiyi yinelemek yerine yeni şeyler söylemek gerekmiyor mu?” Diyorlar.
Biz bilmiyor muyuz geçmişte toplumun yüzde sekseni köylü iken günümüzde zorunlu göç nedeniyle nerdeyse köy yerleşimi ve köylü kalmadığını? Köyden kente göçenlerin sorunlarıyla birlikte kente geldiklerini, kentlerin çeperlerini sorun yumağı haline getirdiklerini, kente uyum sağlamalarına yardımcı olunmadığı, gerekli önlemler yerinde ve zamanında alınmadığı için kentlerin köyleştiğini. Tabii ki biliyoruz.
Artık, eğitiminin toplumsal bir gereksinim, hatta zorunluluk olduğu bilinciyle, devlet babanın okul çağında ya da değil, tüm halkı parasız eğitme yükümlülüğünün olduğunu, parasız eğitimin, eşitlikçi eğitimin ülke çağında temel koşul, vazgeçilmez hedef olduğunu adımız gibi biliyoruz. Bugüne yönelik çözüm önerilerimizi defalarca açıkladık, açıklamaya devam ediyoruz.
Ne var ki, bunları yetkili makamlarda oturup idrak sıkıntısı çeken liyakatsız insanlara, bilerek isteyerek üç maymunu oynayanlara anlatmakta sıkıntı çekiyoruz. Yaza yaza, söyleye söyleye bitiremedik. Konuyu tekrar etmekteki, gündem de tutmaktaki amacımız budur.
Artık dünyanın küçüldüğü, ülkelerin komşu kapısı haline geldiği, ulaşım ve iletişim olanaklarının son derece kolaylaştığı, teknik ve bilişim olanaklarının, erişimin geliştiği bir dünyada yaşıyoruz. O zaman bindiğimiz ya da kullandığımız arabanın boyutlarında hareket etmek, küçük düşünmemek, olayı bütün olarak algılamak, yarışacaksak, ülke içinde kendimizle, dışarda dünya ile yarışacak duruma gelmek, bunu bir an evvel yapmak zorundayız. Yoksa giderek hızlanan yarışta sürekli geç kalıyor, geri düşüyoruz. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Şimdiye kadar olduğu gibi biz canımızı uyandırana kadar şahin avını avlıyor.
Bunun geldiğimiz, getirildiğimiz bu aşamada hiç te kolay olmadığını biliyoruz. Ama Köy Enstitüleri’nden hareketle, onların yoktan var eden düşüncelerini ve çalışkanlıklarını örnek alarak işlerin üstesinden geleceğimizin de farkındayız. Hareket noktamız insanımızın sağduyusu ve sezgi gücüdür.
Önümüzde yaşanmış ve olumlu sonuçları görülmüş güzel bir örnek var. İnadımız, ısrarımız gündemde tutmamız ondan. Denenmişliklerden yararlanmak, eksik varsa tamamlamak, geliştirmek zorundayız. Tabii ki, geriye değil ileriye doğru bakarak üstesinden geleceğiz işlerin. Tabii ki toplumun bugünkü gereksinimlerinden hareketle yola çıkacağız.
İnsanımıza yaşamı öğretmek, önümüzdeki yaşama hazırlamak, kendi kendine yeten, üreten, emeğin değerini bilen, her daim emekten yana tavır koyan, çağdaş, bilimsel, laik, demokratik eğitim veriliyor da biz karşı mı çıkıyoruz? Durup dururken yurt çağında güzel şeyler oluyor da biz engel mi çıkartıyoruz?
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler olarak toplum çapında bir eğitim seferberliği başlasın, temel sorunlar çözümlensin, bir kültür-sanat altyapısı oluşsun, sağlam kafa sağlam vücutta bulunsun, eğitim yurt çapında yaygınlaşsın, okulsuz yerleşim yeri, öğretmensiz okul kalmasın, sağlıklı kuşaklar yetişsin arzusundayız. Bunca yıldır yitirilen zamanın en kısa zamanda giderilmesinden yanayız.
“Vatanın dağlarında bayırlarında kırlarında, hatta en ücra yerlerinde kendi başına açıp solan çiçek bırakmayacağız”diyen Yücel’in ardından durum onun dilediği gibi gerçekleşseydi, biz bugün bunu mu tartışıyor olurduk?
Tonguç’un dilediği olsa, bırakın sadece bizde, tüm dünya okullarında insanın insanı sömürmemesi üzerine dersler konsa, sömürü düzeni önlenseydi, emeğin değeri bilinse, silahların yerini kitaplar alsaydı, biz bugün hala bu konuda ısrar eder miydik?
Ozan Nazım’ın insanca ve masum isteği yerine gelseydi, “insanın insana kulluğu” önlenseydi, biz konuyu sürekli gündemde tutar mıydık?
Bizim yaptığımız sadece aklın yolundan gitmek, bilimi rehber edinmek, insanımıza barış ve özgürlük ortamını yakıştırmak ve sağlamak, ülkemizi, ele güne muhtaç olmayan, avuç açmayan saygın bir ülke, insanımızı gönenmiş konuma getirmektir. Çağdaş eğitimin, insanımıza yakışan eğitimin altını çizmek istiyoruz.
Bizi eleştirmeye kalkanlara, bu kervanın onlara rağmen yürüyeceğini bilmelerini söylüyoruz. Bu konuda inadımızı sürdürüyoruz.