Yazı dizimizi bitirmeden, “ Patara’nın neden ayrıcalıklı bir Likya kenti?” olduğunu maddeler halinde açıklayalım:
Antik Patara kenti, bir kere Likya Birliği’in (Likya Federasyonu’nun) başkentidir.
Patara, Anadolu yarımadasındaki ilk demokratik yapılanmanın oluştuğu ve uygulandığı yerdir. O kadar ki, 1780’li yıllarda Amerikan zabıtlarında yer alan kimi cümleler, Amerikan anayasasının “Likya Birliği”nin yönetim ilkelerinin örnek alındığından söz ediyor. Sadece o değil. Fransız düşünür Montesquieu, yasalar üzerinde durduğu kitabında büyük bir iddia ile “Biri bana dese ki, en iyi demokrasi hangisi, ben de derim ki, Likya Birliği Demokrasisi” ifadesini kullanıyor.
Demokrasiye öncülük etmek, Anadolu coğrafyası için yüz akı bir durum oluşturuyor. Patara, bu konuda öncü.
Likya Birliği’nin üç oy hakkına sahip altı kentinden biri Patara. (Diğerleri, Tlos, Xanthos, Pinara, Olympos ve Myra (Demre).
Birlik toplantılarının çoğu birlik başkenti olan Patara’da meclis binasında yapılırdı.
Patara, Dünyanın en geniş ve en uzun kumsalının (yaklaşık 17 kilometre uzunluğunda ve 350 metre genişliğinde) dibinde yer alıyor. (Patara kumsalı eskiden Yeşilçam filmlerinde çöl sahnelerinin çekildiği bir yerdi, ama son yıllarda tarihi alana kum baskınlarını önlemek maksadıyla kıyıdan 100 metre kadar içerden başlayacak biçimde çeşitli makiler ve bodur ağaçlar dikilmiş ve kum istilası büyük ölçüde önlenmiştir. YAS)
Ksantos nehri ( Eşen çayı) tarafından sulanan verimli topraklara sahip bir yerdir Patara. Eşen Çayı, hem verim (biteklik), hem ölüm getirmiştir antik Patara limanına.
Doğa, kültür, eko turizm ve inanç turizmi açısından son derece önemli bir yerleşim yeridir Patara. Benzersizdir.
Patara, Anadolu’daki iki önemli tahıl ambarından birine sahiptir. (Diğeri Demre’nin limanı Andriake’de (Çayağzı) bulunmakta ve günümüzde Likya Uygarlıkları Müzesi olarak değerlendirilmektedir. YAS)
Patara, “Noel Baba” olarak bilinen Aziz Nicholaus’un doğduğu yer olması bakımından da önemlidir.
Aziz Paulus’un Roma’ya götürülmek üzere gemiye bindiği, Anadolu’yu terk ettiği son liman Patara’dır.
Vikinglerin bölgeye geldiğine dair kanıt ta var kentte. 1000 yıllık bir Viking kılıcı da Patara kazıları sırasında ele geçirilmiştir.
Dünyanın yeri belli olan ve somut verilere sahip tek deniz feneri Patara deniz feneridir. Bu fener, elle tutulur gözle görülür, kendi malzemesi ile ayağa kaldırılabilecek durumda olan tek deniz feneri konumundadır. Kolay sanmayın, depremle yıkılmış fenerin olduğu yerden 7 bin ton hafriyat çıkmış. Dünyanın ayakta kalmış ilk ve belki de tek deniz feneri konumunda Patara feneri bugün.
(Umudumuz, kazısı kesintisiz süren deniz feneri tamamlandığında, uzaklara ulaşan ferli ışığı ile ışık ülkesi Likya’yı eskiden olduğu gibi aydınlatsın. Samimi dileğimiz bu. Kazı ekibine kolunuza kuvvet diyoruz. YAS)
Patara, Anadolu yarımadasında demokratik anlayışın şekillendiği, kurallara bağlandığı ve uygulandığı bir antik kenttir. Demokrasinin beşiğidir. Atılan ilk adımdır.
Patara, Likya Birliği’nin, Likya uygarlığının temsil edildiği Meclis Binası’nın konuşlandığı yerdir.
Güneş, ışık ve kehanet tanrısı Apollon ve ikiz kardeşi Artemis’in Leto anadan doğdukları Letoon inanç merkezinin iki adım ötesidir Patara.
Adı Nero olan gelmiş geçmiş en tanınmış Roma İmparatorlarından biri olan Nero için yaptırılan Büyük bir hamam bulunmaktadır bu kentte.
Dünyada eşi benzeri bulunmayan tek örnek konumundaki “Yol Kılavuz Anıtı” burada bulunmuştur. Yol Kılavuz Anıtı, Roma İmparatoru Claudos’a adanmış bir anıttır. Bu çok önemli yol anıtı, bütün Likya’nın coğrafyasını ortaya koyan, kentler, yerleşimler arası mesafeleri belirten bir anıt konumunda olup gerçek bir epigrafi başyapıtıdır. Anadolu’daki tek örnektir. (Fethiye Arkeoloji Müzesi'nde gösterimdedir.YAS)
Patara hakkında daha pek çok şey söylenebilir. Son bir şey daha, Anadolu topraklarında ilk telsiz telgraf istasyonu da antik Patara kentinde ortaya çıkartılmıştır. Likya Birliği Meclis binasına yakın bir yerde ortaya çıkartılan 3 yapının Osmanlı döneminde ilk telsiz telgraf haberleşmesinin yapıldığı yer olduğu, ilk istasyonun burada kurulduğu, o dönemlerde Osmanlı sınırları içinde yer alan Libya’nın “Derne” ili arasında gerçekleştiği tespit edilmiştir. İki yerleşim yerinin birbirine en yakın iki nokta burası olduğu için tercih edildikleri belirlenmiştir.
Son söz: Patara’yı görmediysek, görelim, dünün ve bugünün Patara’sını karşılaştıralım, özgün bir Anadolu uygarlığı olan Likya’yı okuyalım, öğrenelim, antik kenti kazan, bize kazandıran cesuryüreklere de (Işık ailesine) gönülden teşekkür etmeyi unutmayalım. Çok sayıda kaynak var, araştıralım. Bu güzel yurt parçasını daha yakından tanıyalım.
Yavuz Ali Sakarya
Turist rehberi ve eğitimci