MELTEM ESİNTİSİ

Ses Bayrağı Türkçe

Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Türkçem, ses bayrağım benim” diyor, şiirin zirvesinden seslenirken ana kucağı, anadili Türkçeye.  “TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK” şiirinin adı.

Seslenir seni bana "sonsuz"
Der ki çoğal, der ki uzan mutluluğuna
Usun, iyiliğin, doğruluğun,
Bir bilinmeyenden bir bilinene dek
Türkçe, varolduğumuz..

Türkçe, nice desem seni, onca güzelim.
Görünmek, derinleşmek, dolmak;
Seni düşünürüm, düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal,
Anlarım onca.

Bir bölü beş, bir bölü dokuz,
Bir bölü bin üç!
Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır,
Ta doğudaki balık, duyar kokusunu
Ta batıdaki yoncanın.

Seslenir seni bana yakın uzak,
Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline,
Tutsak uluslar var ya, geceler boyu
Onlar için, yitik özgürlükler için,
Türkçe haykırmak..

O süre yaradılış dar iken
Düz iken, yassı iken,
Daha'lar, Daha'lar,
Daha'lar daha'lara karışmış,
Sınırsızlığın getirmiş yarınları.

Konuşamaz iken, o yusyuvarlakta,
Diyemez iken,
Artısı eksisi almış götürmüş
Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını,
Sıcak uzun
Bir kişiler geleceğine.

Seslenir seni bana bir duru su,
İçinde masallar, uygarlıklar saklayan,
Eski ozanlar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara,
Yankılanır alandan alana, uçsuz bucaksız,
Evrenden akınlarının uğultusu.

Ama bağışla beni, unutmuşum,
Yıldızını, güneşini, ayını, utanmadan..
Öyle köksüz günlerim gelmiş

bozkır çadırlarında çırılçıplak,
Unutmuşum ana demesini bile,
Öykünmüşüm türküsünü ellerin,
Ağzıma bir kara düşmüş, bağışla beni.

İşte and içiyorum, bütün ölüler adına,
Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına,
Varacağım deyişine gündüz gündüz,
Varacağım Tanrı'ya dek,
Soluğumda soluğun..

Seslenir seni bana "ova"m, "dağ"ım,
Nere gitsem bulur beni arınmış.
Bir çağ ki akar ötelere,
Bir ak.. ki yüce atalar, bir al.. ki ulu oğullar,
Türkçem, benim ses bayrağım...

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

 

Bu önemli günde, dil bayramında selam olsun büyük ustaya. 

*

Gerçek bir bayram, değerli bir armağan bize güzel Türkçenin Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından 13 Mayıs 1277 tarihinde bir ferman ile Anadolu coğrafyası üzerinde ilk kez devlet dili olarak kabul edilmesi.

 

Geriye baktığımızda tam 743. yıl geçmiş, Türkçeyi ses bayrağı yaptığımız günden bugüne. Kısacası 13 Mayıs, önemli gün. Hepimize kutlu olsun. Biricik yurdumuzda  

sonsuza dek anadilimiz Türkçe konuşulsun.

 

Şu fermanın güzelliğine bakın. “Şimden gerü hiç kimesne kapuda ve dîvânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler.”

 

Şiir gibi kulağa hoş gelen, müzik gibi ritmik, dua gibi önemli, dilek gibi güzel, emir gibi yaptırımcı. Ama çok anlamlı. Birlik oluşturmada dilin önemini kavramış bir yönetim anlayışı.    

*

Dilimizin tarihçesine bakacak olursak, ne kadar varsıl bir dilimizin olduğunu görürüz. Mezopotamya’da çivi yazılı Sümer tabletlerinde yer alan kimi sözcüklera kadar gitmektedir ilk Türkçe örneklerimiz.

 

Dingir (tengir, tengri, tanrı), ze (sen), abba (oba), adda (ata), ene (ana), dırık (direk), agar (ağır), er (erkek), enlil, (elli), guruş (güreş), eshik (eşik, kapı), zag (sağ) ve daha onlarcası.   

 

Coğrafi alan olarak da Moğolistan ve Çin’den tutun da Avrupa'nın ortalarına değin, Sibirya'dan başlayarak, Kuzey Afrika’ya değin çok geniş bir kadar yayılmış olarak çıkar Türkçe karşımıza. Dünyanın en çok konuşulan beş dilinden biri, en lirik, kulağa en hoş gelen dillerinden de biridir. Anamızın sesidir kulağımızda çınlayan.     

 

Ulamalı bir dildir Türkçe.  Dil ailesi olarak  Ural-Altay dil dil grubuna girer. Tarihsel gelişimi süresince dilin değerini bilen herkes, neler dememiş neler!

Önce Mustafa Kemal ile başlayalım:

 

“Türk Milletinin dili, Türkçedir. Türk Dili, dünyanın en güzel, en zengin ve en kolay dilidir.” 

Mustafa Kemal Atatürk

 

“Türk Dili, Türk Milletinin kalbidir; beynidir.” 

Mustafa Kemal Atatürk

 

“Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olması ulusal duygunun gelişiminde başlıca kurumdur. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin.” 

Mustafa Kemal Atatürk

 

“Arkadaşlar, bizim ahenkli (uyumlu), zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk

 

“Dil devriminin maksadı; Türk dilinin kısırlaştırması değil, genişletilmesidir.”
Mustafa Kemal Atatürk

 

“Milletin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk ulusundanım diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.”

Mustafa Kemal Atatürk

 

“Türkçe, ağzımda annemin sütüdür”

Yahya Kemal Beyatlı


“Osmanlılar, Orta Asya’dan geldikleri zaman, birlikte getirmiş oldukları dili saklayabilselerdi ve uygarlık alanındaki ilerlemeleri ölçüsünde dilin gelişimini yine Türkçe içinde aramış olsaydılar, şimdi kendilerine pek büyük teşekkürler ederdik.”

Ahmet Mithat


“Başka dile uymaz annenin sesi, 

Her sözün ararsan vardır Türkçesi”

 Ziya Gökalp


“Dilimizin Türkçe, Arapça ve Farsça’nın bir bileşimi olduğu söyleniyorsa da, bu bileşim, bazı başka dillerde olduğu gibi bir çeşit kimyasal bileşim değildir. Dilimizde kullanılan Arapça ve Farsça sözcükler, her zaman bir yabancı olarak durur, bütünüyle dilimize karışmamış, dilimizin kurallarına, söylenişine asla uymamış, yabancılıklarını korumuşlardır. Bunun için, ne zaman istersek bu yabancı sözcükleri atarak, dilimizi tertemiz etmek elimizdedir.”

 Şemsettin Sami

 

“Türkçe Giderse, Türkiye Gider!”

Oktay Sinanoğlu


“Önümüzde iki yol var: Ya uyanıp dilimizi koruyacağız, ya da iki nesil sonra Türkiye diye bir ülke, Türkçe diye bir dil kalmayacağını kabul edeceğiz! Seçim sizin! 

Oktay Sinanoğlu


“Bugün gibi hatırımda
İlk gün, ilk ders, ilk hece
Şiirler yazmak için öğrendiğim
Güzel Türkçe.”
Ziya Osman Saba


“Dil, bir uygarlık olayıdır. Bir uygarlığın kurduğu dil, başka bir uygarlığın düşündüklerini söyleyemez. Yetmez onu söylemeğe. Bir ulus, uygarlığını değiştirdi mi, dilini de değiştirmek zorundadır.” 

Nurullah Ataç
 

“Türklüğün vicdanı bir, dini bir, imanı bir; fakat hepsi ayrılır, olmazsa lisanı (anadili) bir.” 

Ziya Gökalp

 

“Türkçenin derinliklerine dalınca, gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bin evren göründü.”

Ali Şir Nevai

 

“Mademki Türk’üz, o halde bir Türk gibi görür, bir Türk gibi düşünür, bir Türk gibi davranırız ve bir Türk gibi yazarız.”

Ömer Seyfettin

 

“Dil, bayrak gibi bir devletin simgelerinden biridir.”
Ömer Asım Aksoy

 

1277 yılında Dil Fermanı’nın çıkması, o günün Anadolu’su
için gerçek bir dönüm noktası olmuştur. Bu ferman sayesinde, Anadolu'da, Oğuz Türkleri ve Türkmen Beyleri arasında Türkçe konusunda bir bilinçlenme sözkonusu olmuştur. Dile özen giderek tavan yapmış, Yunus Emre gibi katıksız türkçe aşığı ozanlar yetişmiştir.

 

Türkçe, bizi bağlayan kopmaz bağ, ortak noktamız, buluşma, anlaşma ortamımızdır. Güzel dilimizi kullanmak, korumak, onu diğer dillerin boyunduruğundan korumak, bize düşen en önemli görevlerden biridir. Dil, ulusu ulus yapan, kültürel değerlerin içinde saklandığı gerçek hazine sandığıdır. Değerini bildiğimiz sürece.  

 

Dil bayramı, dilini sevenlere, değerini bilenlere kutlu olsun.

Yayın Tarihi
14.05.2020
Bu makale 2029 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!