Geçen haftaki yazımda iki sual sormuştum. Bu suallere ben de elimden geldiği kadar cevap vermek istiyorum. Eğer cevapları çoğaltabilirsek Türkiye’nin önemli bir konusunda bir beyin fırtınası yaratmış oluruz diye düşünüyorum.
Birinci sual; beyinleri körelten Türkiye’ deki din eğitiminden, nasıl kurtulacağımız idi.
Ben şöyle düşünüyorum: Evrim teorisini; toplum olarak, artık muhakkak kabul etmemiz gerekiyor. Bilim o kadar ilerledi ki; son yapılan kazılarla ve biyolojik araştırmalarla; nerdeyse bütün uygar dünya, Evrim Teorisini yadsımıyor. Sonunda Papa bile bunu kabul etmek zorunda kaldı. Buna direnmek sadece bağnazlık olur.
Evren, madde, enerji ve ilahi bir programla yaratılmıştır. Bu üç unsurun bileşimine TANRI diyemez miyiz? Tanrı gökyüzünde oturan aksakallı bir dede değil ki. Tevhit (İhlas)suresinde ne deniyor:
1= İlan et: ALLAH birdir
2= Bölünmez bir bütündür
3= Doğurmaz ve doğurulmaz
4= Hiç bir şey O’na denk olamaz
“Madde, enerji ve İlahi program” buna çok uygun değil mi?
Bu hususta anlaşılırsa Bilim ile Din arasında büyük bir köprü atılmış olur ve arkası çorap söküğü gibi gelir. Bunu bir reform değil “Çağdaş bir yorum” olarak kabul edebiliriz.
Akla bu kadar önem veren bir dinde bu işin çok zor olacağını sanmıyorum. Bütün sorun cahil ve yobaz halkta ve din adamlarında.
İlahi programdan şunu kast etmek istiyorum: Örnek vermek gerekirse bilgisayarların Yazılım (Software) ve Donanım ( Hardware) programları gibi. Bu iki program Tanrı’ nın buyrukları gibi kabul edilebilir ve kesinlikle değişmez. Hardware’ e “irade - i - külli” diyebiliriz. Zira Hardware bilgisayarın içindedir, önceden konmuştur ve bizle ilgisi yoktur. O her şeyi kapsar. Software’ e de “irade - i - cüzi” diyebiliriz. O da bizim bilgisayarı kullanmamızı sağlıyor. Bu konuda, “Toplum ve Karakter” adlı kitabımda, daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
Tabii dinimizin anadil de olması en büyük arzumuzdur. Pedagoglar usavurmanın (raisonnement - reasoning) en iyi anadilde yapılabildiğini söylüyorlar. Bundan dolayı, İletişim, Din ve Bilim gibi çok önemli olan şeyleri, akıllıca yapmak istiyorsak anadilini kullanmalıyız.
Din bilgileri ortaokul seviyesinde verilmelidir.
Böyle bir şey olursa din fayda mı görür, zarar mı? Bence büyük fayda görür. Çünkü bilim temellerine oturan bir dini kimse yıkamaz. Aksi halde, bir müddet sonra dünyada; ilkel birkaç topluluk haricinde, din diye bir şey kalmayacak,
Bu konuda düşüncelerimi 2002 yılında Milliyet gazetesinde yazmıştım. 2014 yılında; Antalya Mimarlar Odası tarafından, bastırılan “Toplum ve Karakter” adlı kitabımda da bu düşüncelerim yer aldı. Bu arada pek çok yerde buna benzer yorumlar gördüm. Ne de olsa aklın yolu birdir.