2018 senesinde fiilen açılması planlanan Antalya Kent Müzesi’nin tanıtım toplantısı, 19 Şubat Cuma günü Karaalioğlu Parkı’nda bulunan Bülent Ecevit Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapıldı. Çok sayıda katılımcının ve gönüllünün ilgi ile izlediği sunum, güzelliklerle birlikte kimi endişeleri ve soru işaretlerini de birlikte getirdi.
Önce Antalya’ya yakışan güzellikleri sayalım. Kent müzemiz, 140 dönümlük (140 000 metre kare alanla), ülkemizdeki en büyük kent müzesi olacakmış. O kadar ki, bu oylumuyla dünyadaki en büyük kent müzeleri arasında da en ön sıralarda yer alacakmış. Buna ancak ve ancak seviniriz.
Kentin merkezinde olması, Kaleiçi semti ile iç içe olması nedeniyle kentin kalbinde böyle bir müzenin olması Antalya gibi bir kent için son derece önemli olacaktır. Yapılacak çalışmalar, önümüzdeki üç yıllık zaman içerisinde düzgün işler, zamanında bitirilir, hizmete sokulabilirse ve çağdaş müze formuna uygun yaşayan bir müze haline getirilebilirse, Antalya’nın bu projeden, kent merkezini daha cazip kılma açısından, oldukça kazançlı çıkacağı gün gibi açıktır. Sunum sırasında proje müellifinin yaptığı açıklamalara göre, müze alanında yer alan açık alanlar, yeşil alanlar aynen korunarak muhafaza edilecekmiş. Dileyelim öyle olsun. Yeşil alanları sürekli azalan bir kentte en azından mevcut yeşil dokuyu korumaya özen göstermek önemli. Artırmak daha da önemli.
Müze alanının yoğun biçimde yapılaştırılmaması, kentin diğer kesimlerinde olduğu gibi betona teslim edilmemesi de son derece önemlidir. Bu konuda duyarlı davranan herkese, güzelim Antalya’ya ihanet etmedikleri, zarar vermedikleri için teşekkür etmek bir vatandaşlık görevidir.
Antalya’yı, sürekli meclis kürsüsüne taşıyıp, onu tanıtan Burhanettin Onat’tan tutun da, Kenan Evren’e bile kafa tutan ve kenti bozdurmayan Tonguç başkana kadar, Antalya’ya çok sayıda hizmetleri bulunan Subaşı’dan tutun da, Antalyalılar dergisini çıkartarak, kentlilik bilinci oluşturmaya yönelik ilk çalışmaları başlatan Belediye başkanı Bekir Kumbul’a kadar, ilk kent müzesi hareketini ve bellek merkezini oluşturan Menderes Türel’den tutun da, kısıtlı olanakları ile Bülent Ecevit Kültür ve Sanat Merkezini inşa eden, nikah salonunu yapan, sinema, soba ve oyuncak müzelerini oluşturan, Kent belleğini daha da büyüten ve ilk sergilemeyi gerçekleştiren Mustafa Akaydın Hocaya ve ardından ikinci kez göreve gelen ve belediye binasını yeni yerine taşıyıp, Kent müze alanını daha önce planlandığı yerde açmayı kafaya koyan ve 2018 yılında gerçekleştirme gayreti içine girerek ikinci kez başkanlık koltuğuna oturan Menderes Türel’e kadar dışlanmadan herkesin az veya çok katkısı vardır.
Hangi partiden olursa olsun, herkesin Antalya için hizmet üretmeyi bir bayrak yarışı olarak kabul etmesi ve başkalarına çamur atmadan, karalamadan görevini yapması gerekir. Doğru olan davranış budur. Polemiklere girmek kente ve kent insanına zarar verir. Burası bizim yaşadığımız yerdir, gidici değil, kalıcı olduğumuza göre, yarın yüz yüze bakacağımız unutulmamalıdır.
Kent Müzesi tanıtım toplantısınde ilk konuşmayı yapan Konsey başkanı, Semanur Kurt, projeyi çok ciddiye aldıklarını, başarı için işbirliğinin önemine inandıklarını, projeye ortak olmaktan dolayı son derece mutlu olduklarını ifade etti.
Daha sonra proje müellifi, teknik anlamda ve görseller yardımıyla projenin tanıtımını yaparak, alanı nasıl tasarladıklarını, nasıl bir yapılaşma düşündüklerini anlattı.
Tanıtım toplantısının sonunda mikrofona gelen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya’nın G20 Zirvesinde tüm dünyaya güvenli bir kent olduğunu kanıtladığını, yaklaşmakta olan EXPO 2016 ile de üzerine düşeni görevi bir kez daha en iyi biçimde yapacağına gönülden inandığını ifade ederek sözlerine başladı.
Yatırımlar nedeniyle Antalya’nın inanılmaz hızla gelişerek, kabuk değiştirdiğini, olağanüstü büyüdüğünü, marka değerinin arttığını söylerek devam eden Türel, kafalarında yedi-sekiz müze daha açma fikrinin olduğunu, sadece müzecilik ve kent müzesi alanında değil, spor, sağlık, kültür ve turizm gibi daha pek çok alanda daha kenti ön plana çıkartma gayreti içinde olduklarını sözlerine ekledi.
Başkan Türel, Turizm başkenti Antalya’yı spor ve tarım başkenti yapmakla kalmayacaklarını, hız kesmeyeceklerini, kültür ve sanat başkenti de yapacaklarını da söyledi.
Olumsuz ANSAN deneyiminden sonra başkanın kültür ve sanat adına dediklerine, söylemlerinde samimi olmak koşuluyla, kimsenin itirazı olamaz. Kültür ve sanatın da Antalya’ya iyi gelmesini, sanata ve sanatçıya da her alanda içtenlikle destek çıkılmasını canı gönülden istiyoruz. Bundan karlı çıkan, bireysel anlamda hiç kimde değil, Antalya kenti olur. Antalya,zaten bunu çoktan hak ediyor.
Başkan Türel, en kısa zamanda oluşturmayı planladıkları müzeler konusunda konuşurken, müzeleri saymakta zorlandığını sözlerine ilave etti. Kentin, müzeler kenti olması, şüphesiz kentin albenisini daha da artıracaktır. Bu oluşumun, iyi duyurulması ve iyi tanıtılması koşuluyla otellerden kent merkezine turist çeken etmenlerden biri olacağına kuşku yoktur.
Başkan Türel, Kent Müzesi’ne ilişkin görüş ve düşüncelerini açıklarken, kendilerini en çok heyecanlandıran projelerinden birinin bu proje olduğunu vurgulayarak, gerçekleştirilecek projenin, kent insanında farkındalık yaratmada, aidiyet duygusu oluşturmada, kent bilincini artırmada öncü görevi yapacağına inandığını belirtti. Antalya Kent Müzesi’ni, binlerce yıllık tarihi geçmişe dayalı kentin görsel arşivi olarak gördüğünü, bu gibi kalıcı eserlerin, bulundukları kente ruh kazandırdıklarını, daha çekici ve anlamlı kıldıklarını belirterek, kentin kimlik ve kişilik kazanmasında büyük rolü olduğunu da sözlerine ekledi.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, sunumun sonunda yaptığı konuşmayı bitirirken, bir kez daha bu projenin kendileri açısından bir prestij projesi olduğunu ifade etti.
Doğrudur. Kentler böylesi çalışmalarla prestij kazanırlar, daha albenili ve çekici hale gelirler. Proje uygulanırken, alanın ucundan kıyısından tırtıklanmayacağına alanın küçültülmeyeceğine, yeşil dokunun, zümrüt görüntünün yok edilmeyeceğine vatandaşlar olarak inanmak istiyoruz. Hatta alanın fırsat varken daha da büyütülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bizim önerimiz, ileride Perge otelin olduğu, Anadolu pansiyonun ve Eyiliklerin park kenarındaki inşaatlarının olduğu adaların da müze alanına dahil edilerek, tam bir yapı adası, yaşayan bir müze kompleksi haline getirilmesinin çok yararlı olacağına yöneliktir. Hıdırlık Kulesi’nin de bu alana dahil edilmesi son derece yerinde bir karardır.
Başkan Türel’in konuşmasında vurguladığı, bizim de altını çizerek göstermek istediğimiz husus, eğer yapılabilirse, yerel yönetim hizmetlerinin sivil inisiyatifle birlikte, başta Kent Konseyi olmak üzere sivil toplum örgütlerinin katılımı ile gerçekleştirilmesidir. Atılan bu adım, çok iyi bir adım, çok iyi bir başlangıçtır. Antalya Kent Müzesi oluşumunda, Kent Konseyi’nin Büyükşehir Belediyesi ile paydaş olması, hatta konseyin elini taşın altına koyarak, oluşumda sorumluluk üstlenmesi her iki taraf açısından da son derece doğrudur.
Çalışmaları ile tüm Türkiye’ye örnek olan Antalya Kent Konseyi’nin eline de Kent müzesi oluşumu ile bir başka alanda daha, güzel bir proje ile tüm kent müzelerine örnek olma şansı geçmiş olmaktadır. Kent konseyinin de bu şansını iyi kullanacağına inancımız, güvenimiz vardır. Bu tip birlikteliklerin kent adına, kentlilerle, sivil toplum örgütleri, kurum ve kuruluşlar ve temsilcileri ile ortaklaşa yapılmasının yolları aranmalıdır.
Bizim de kent müzesine yönelik beklentimiz, bir an evvel müzenin oluşturulması, oluşum tamamlandıktan sonra da gerçek anlamda bir eğitim, kültür ve sanat merkezine dönüşmesidir. Müzenin, kent insanının daha nitelikli olmasına, yaşam kapasitesinin ve kalitesinin artmasına katkı yapması, bilinçlenip, aidiyet duygusunu geliştirmesini sağlamasıdır. Bunu parti, yandaş gözetmeden kim yaparsa, biz onu alkışlarız. Antalya’ya hizmet sayarız.
Umalım ki dağ fare doğurmasın ve Antalya gerçekten hak ettiği çok güzel ve kapsamlı bir kent müzesine kavuşsun. Olursa daha ne isteriz! Körün istediği bir göz, tanrı verdi iki göz der, çok seviniriz.