KKTC Seçimleri ve Değişimin İşaretleri!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhuriyetçi Türk Partisi” Genel Başkanı, önceki başbakanlardan hukukçu ve akademisyen  Tufan Erhürman, %62,76 oy alarak yeni Cumhurbaşkanı oldu. Cumhur İttifakı’nın desteklediği mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise yüzde 35,7’de kaldı.  Ve Ankara’da özellikle Balgat cenahında kıyamet koptu!

MHP lideri Devlet Bahçeli: “KKTC'de yapılmış olan seçimin sonuçları çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır. Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır" dedi.

Devlet Bahçeli’yi bir siyasetçi olarak anlamak ve ne diyeceğini önceden kestirmek mümkün değildir. Bir parti liderine demokrasiye ters düşen, milli iradeyi hiçe sayan, kardeş de olsa bağımsız bir Türk devletinin iç işlerine müdahale etmek yakışmamıştır.

Bahçeli, daha önce de İstenilen karar çıkmayınca Anayasa Mahkemesi’nin de kapatılmasını istemişti. KKTC’yi vilayet, seçilmiş cumhurbaşkanını Vali gibi algılamak doğru değildir. Böyle bir anlayış olur mu? “Ya benimsin ya da kara toprağın…” der gibi.

“KKTC’de seçimi Ersin Tatar kazansın” diye doğrudan ya da el altından her türlü desteği veren Erdoğan ise, seçim sonuçlarını olgunlukla ve devlet geleneğine uygun olarak karşılamış ve seçimin galibi Erhürman’ı tebrik etmiştir. Doğru olan da budur.

Taha Akyol’un tabiri ile “KKTC’deki politikacıları “Ankara’ya sadakat” puanı vererek tasnif etmek ve bu şekilde kutuplaştırmak fevkalade yanlıştır.”

Türkiye ve KKTC iki kardeş Türk devletidir. Türk kimliği ve KKTC’nin stratejik konumu birlikte hareket etmeyi zorunlu kılar. Her kim seçilirse seçilsin, bu gerçek değişmez.

Nitekim KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman, seçildikten sonra da şu açıklamayı yaptı: “Bu seçimi Kıbrıs Türk halkı olarak hep birlikte kazandık. Artık ben CTP Genel Başkanı değilim. Tam tarafsızlıkla hangi partiye mensup olursa olsun tüm yurttaşlarımın Cumhurbaşkanı olma sözünü veriyorum.”

Partili olarak seçilip de “herkesin cumhurbaşkanı” olmak alkışlanmaz mı? Keşke Erdoğan da seçildikten sonra böyle beyanat verip, “Partili Cumhurbaşkanlığı” ısrarı ile kendisini tartışmalı hale sokmasaydı.

Cumhur İttifakı’nın destek verdiği Ersin Tatar’ın seçimi kaybetmesi, AKP içerisinde de tartışmalara neden oldu. En sert tepkiyi eski Meclis Başkanı Bülent Arınç gösterdi:” Bazı çevreler Ersin Tatar'ı açık biçimde desteklemiş; itibarı kalmamış bazı sanatçılarla, halkta hiçbir karşılığı olmayan siyasetçilerle, cübbelilerle ve sipariş anketlerle bir propaganda yürütmüşlerdir" dedi. Sn. Arınç haksız mı? Aklın yolu bir. "Kılavuzu karga olanın burnu çamurdan çıkmaz" diye boşuna dememişler.

KKTC’nin bağımsız bir Türk devleti olarak kalması benim de desteklediğim bir tezdir. Lakin Kıbrıs Türkü, federasyona karar verirse onları yok mu sayacağız? Federasyon olursa, Kıbrıs Türk Devleti ve Kıbrıs Rum Devleti iki eşit devlet haline gelecek ve altı yetki dışında geriye kalan tüm devlet yetkilerini egemence, her biri kendi egemen bölgelerinde kullanacaklar…” Burada önemli olan Türkiye’nin garantörlüğünün devamıdır.

Federasyoncu denilen Erhürman, seçimi nasıl kazandı? KKTC’de yayınlanan Diyalog gazetesi yazarı Reşat Akar yazısında buna şöyle bir açıklık getirmiş: “Erhürman Türkiye ile ilişkiler konusunda hassasiyetini son ana kadar korudu… Aleyhindeki yayınlara tepki göstermedi. Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklamalarında Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamına destek vermesi, kazanması durumunda ilk ziyaretini Ankara’ya yapacağını söylemesi seçmenler üzerinde çok etkili oldu…”

Hani Erhürman Rum yanlısı idi?

Ersin Tatar’ı iktidar bu denli desteklemeseydi, belki seçim kaybedilir ama aradaki fark bu kadar fazla olmazdı. Çünkü Kıbrıs halkı, Türkiye gibi olmaktan korkuyor! Niçin korkmasın? Türkiye’de halk, ekonomik zorluklar içerisinde yaşıyor. Örgütlü yaşam küçümseniyor, ifade özgürlüğü olmadığı için korku iklimi hâkim. İş dünyası semirirken emek sömürülüyor. Kısacası Türkiye iyi yönetilemiyor!

AKP iktidarının “yavru vatan” demesinden ve yaptığı yardımları başa kakmaya kadar varan söylemleri halkı rahatsız etmiş de olabilir.  Çünkü bu iş, Ömer Seyfettin’in “Diyet” isimli hikayesine dönüştü.

Kıbrıs halkı, KKTC’nin sahip olduğu, tam bağımsızlık şiarı, laik, demokratik kültürü, hak ve özgürlük mücadelesinden gelen çağdaş yaşam biçiminin yok edileceğinden, tarikatları destekleyen AKP anlayışının KKTC’de yerleşeceğinden endişe duymaktadır.

Seçimin kaybedilmesinin en önemli sebeplerinden birisi de “KKTC’de uyuşturucu ve kumar mafyasını destekleyen bir ortam yaratılması, AKP ve MHP ileri gelenlerinin yerel suç örgüt liderleriyle ilişkide olduğu iddialarıdır.

Adada “Kanlı suikast ve sabotajların” artması, KKTC halkının, “can ve mal güvencesinin yok olmasına neden olmuştur. “Kerameti kendinden menkul” Süleyman Soylu gibi yanlış adamların propaganda çalışmaları ve Türkiye’den gönderilen bazı gazetecilerin yanlış taktik ve stratejileri halkı rahatsız etmiş, bu duruma “dur” diyemeyen mevcut Cumhurbaşkanı Tatar’a oy vermemiştir. Kısacası; yukarıda sayılan nedenlerden fazlası, halkın tercihlerinde etkili olmuştur.

Halkın beklenti ve tercihleri muhalefet partileri tarafından görülmüş, Ersin Tatar ve ekibinin yanlış söylem ve eylemleri KKTC’deki toplumsal muhalefeti birleştirmiştir. Peki, Erhürman ne yapmıştır? Yaptığı en önemli şey; halkın “yeter artık” diyen haykırışına önderlik yapmış, böylece büyük oy farkıyla seçimi kazanmıştır.

KKTC seçimleri, Türkiye’de oluşan “değişim talebini” daha da cesaretlendirmiştir.

Kıbrıs Türk halkını kararlı ve cesur siyasi davranışı... Sn. Tufan Erhürman’ı ise seçim başarısı nedeni ile kutluyorum.