CESUR KALEM

He-Man: “Güç Bende Artık!”


Düşmanlaştırma doktrini, tarih boyunca şiddet ve baskıyı haklı çıkarmak için kullanılan bir yöntemdir. Başka bir deyişle, “bir kişinin veya bir grup insanın ya da ideolojinin, bir toplumda veya ulusta güç ve kontrol elde etmek için kasıtlı olarak şeytanlaştırılması ve hedef alınması stratejisidir.”

Günümüzde zamanla geliştirilmiş olan bu DOKTRİN; siyasette, uluslararası ilişkilerde, ekonomi savaşlarında ve rakip şirketlerle mücadelede kullanılır hale gelmiştir. 
Bu kavram; bazen bir eylemi teşvik etmek, bazen belirli bir guruba karşı nefret duyulmasını sağlamak, bazen de bir gurubu toplumda dışlama, yani insan olarak görmeme anlamlarını da bünyesinde taşır.

Düşmanlaştırma Doktrini aşağıdaki hallerde sıkça kullanılır:
 
•    Belirgin bir gurubu veya ideolojiyi “hedef alır” onları tehlikeli, istenmeyen veya toplumun değerlerine aykırı olarak tasvir eder.
•    Hedeflenen grup hakkında “korku ve nefret uyandırmak” için propaganda, dezenformasyon ve şiddet içeren etkileyici sunumlar yapılır. Böylece toplumda bölünme ve kutuplaşma yaratılabilir.
•    Hedeflenen grup, toplumdaki sorunlardan veya suçlardan sorumlu tutulur. Yani “suçlamanın yanında şeytanlaştırılır.” Böylece hedef kitle, marjinalleştirilerek toplumdışına itilir. 
•    Amaç; hedeflenen grubu “zayıflatmak ve kontrol” altına almaktır. 

Düşmanlaştırma doktrini, daha çok otoriter/ totaliter rejimler veya liderler tarafından güç ve kontrolü elde etmek için kullanılır. Bu kavram sadece günümüzde değil, tarih boyunca kullanılmıştır. Düşmanlaştırma doktrininin bazı örnekleri şunlardır:

•    Irkçılık ve ayrımcılık: Belirli bir ırk veya etnik kökene mensup insanlara karşı nefret ve şiddeti teşvik etmek için tercih edilir. 
Örneğin; Nazi rejiminin, Yahudileri şeytanlaştırmakve yok etmek için yoğun bir propaganda kampanyası yürütmesi ve bu sayede milyonlarca insanın katledilmesi,
ABD’de 1562’den köleliğin kaldırıldığı tarih olan 1863’e dek, zenci köleleri karşı uygulanan nefret ve aşağılama uygulamaları,
1492'de Amerika Kıtası'na ulaşmasından sonraki beş asırboyunca Avrupalılar tarafından kıtanın yerlileri olan Kızılderililere karşı yapılan soykırımı,
İsrail’in, çoluk çocuk demeden Filistinlileri karşı uyguladığı soykırım, 
•    Dinsel hoşgörüsüzlük: Belirli bir dini inanç veya mezhebe mensup insanlara karşı nefret ve şiddeti teşvik etmek için kullanılır.
Örneğin; Engizisyon… 12. yüzyılda Katolik Kilisesi tarafından kurulan mahkemede dinden dönme, büyücülük ve sapkınlık gibi suçlarla binlerce kişinin ölüm cezasına çarptırılması, 
Ruanda Katliamı…1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 TUTSİ ve ılımlı HUTU, aşırı uç HUTULAR tarafından öldürülmesi,
DEAŞ örgütünün Suriye ve Irak’ta Alevileri ve İnanç olarak kendi gibi düşünmeyenleri hedef alması,
•    Siyasi baskı: Muhalif sesleri susturmak ve otoriter rejimi korumak için kullanılır.
Bunun tarihte örnekleri; Sovyetler Birliği’nde Stalin, Çin’de Mao, Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franco rejimleridir.
Yine20. yüzyılda Latin Amerika’daki birçok ülkede, muhalifleri bastırmak ve siyasi gücü korumak için askeri diktatörlükler kurulmuştur. 
Günümüzde otoriter/ totaliter rejimi benimsemiş, demokrasi ve hukuk gibi evrensel değerlerden uzak,birçokülke lideri de düşmanlaştırma doktrinini uygulayarak insan hakları ihlalleri ve şiddet ile ilişkilendirilmiştir.
Bazı ülkelerde yargının siyasallaşması neticesi, yargı eli ile muhaliflerin tutuklanması, itibar suikastı ile tasfiye edilmesi, ifade özgürlüğüne sansür uygulanması, yasakların özgürlüklere baskın olması, korku imparatorluğu kurulması nedeni ile insanların konuşmaktan ve eleştirmekten korkar hale getirilmesi, bu DOKTRİNİN uygulama araçlarıdır. 
•    Savaş propagandası: Bir ulusun veya ideolojinin tehlikeli olduğunu ve yok edilmesi gerektiğini savunmak için kullanılır.
Vietnam savaşı ile I. ve II. Dünya Savaşları’nda bu öğretinin savaş propagandası olarak kullanıldığı görülmüştür.

Düşmanlaştırma doktrini, “tek adam” rejimlerini ayakta tutmak için en çok kullanılan araçlardan biridir. Bu DOKTRİNİN uygulanması sonucu; toplumsal bölünme ve kutuplaşma, şiddet ve nefret suçları, insan hakları ihlalleri görülür. Siyasi özgürlükler ve demokrasi zayıflar, hukukun üstünlüğü rafa kaldırılarak kişilerin üstünlüğü kabul görür. Bunun başarılabilmesi için çeşitli mekanizmalar harekete geçirilir.

Bu durumda ne yapacağız? Bu yönteme karşı bir panzehir yok mudur? Tabi ki vardır. En önemlisi de “eleştirel düşünmek ve gerçeğin peşinden gitmektir.”
Bunun yanında, hedef kim olursa olsun, insan haklarını savunmak, hoşgörü ve diyalogu teşvik etmek, hukuku ve demokratik değerleri savunmak düşmanlaştırma doktrinini hareketsiz kılar.

O nedenle birilerinin toplumu bozup farklılaştırmasına ve sonra da toplumu birbirine düşman etmesine müsaade edilmemelidir. 

GÜNÜN SÖZÜ: Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun kölelerdir. 
Che Guevara

Yayın Tarihi
11.06.2025
Bu makale 131 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!