Türk siyaseti tıkanmış bir görüntü sergilemektedir. Siyasetin iki güçlü partisi AKP ve CHP, dar alanda paslaşmalar ile sonuca gitmeye çalışıyor. Halkın sorunlarına çözüm geri plana itilmiş, ülke sorunları ise gündemin sonlarına itilmiş durumdadır. İktidar halka verdiği sözleri yerine getiremedi. İktidar gemisi su alıyor ama henüz karaya oturmadı. Bunun nedeni, muhalefetin amiral gemisi CHP’nin zor zamanlarda iktidara can simidi atarak kurtarmasıdır.
Halk iktidardan ümidini kesti ama ana muhalefete de yeterince güven duymuyor! Bakmayın siz CHP’nin mitinglerinde görülen kalabalığa… Her düşünceden yurttaşın iktidara tepki olarak protesto hakkını kullanması, daha doğrusu toplumsal tepki ile deşarj olmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Halk, korku imparatorluğunun kurulması ile yıllardır konuşamaz ve eleştiremez hale getirildi.
Halk; güven duyacağı, ülkenin ve kendisinin sorunlarına çözüm üretecek veya var olan çözümlere katkı sunacak, ileriye dönük umut olacak, merkez siyasetin aktörlerini henüz bulamadı.
CHP, bu haliyle merkez siyasetin partisi olabilir mi? CHP’nin teşkilat yapısı ve içerisindeki dinamiklere bakıldığında oldukça zor görünmektedir. Bunu milletvekili sayısı, alınan oylar ve anket sonuçları ile değerlendirmek yanlış olur. Zira bir partinin oyu dünden bugüne azaldıysa pekâlâ bugünden yarına artabilir. Veya tam tersi (Vice versa)
AKP ve CHP dışında bir partinin iktidara gelme şansı var mıdır? Kimse milletin oyuna ipotek koyamaz. Yeter ki, iktidara namzet olan parti; siyasi koordinatlarını netleştirsin, programlarını ve projelerini geliştirebilsin, kendisini ve kadrolarını halka doğru bir dille anlatabilsin.
Büyüme potansiyeli olan üçüncü parti İYİ Parti’dir. İYİ Parti’nin kurucu lideri Meral Akşener’in siyaseten yaptığı hatalar, yanlış kadro seçimleri ve söylemleri bu şansı erteledi ama İYİ Parti lider değişikliği ile kötü gidişatı şimdilik durdurdu ve az da olsa oyunu artırdı.
İYİ Parti’nin ana omurgasını, şehirli ve kırsaldakilere oranla daha eğitimli olan Türk milliyetçileri oluşturuyor. Lakin aynı ideoloji etrafında kümelenmiş dokuza yakın partinin varlığı, İYİ Parti’nin önünde duran en büyük engeldir.
Müsavat Dervişoğlu, dilini ve tavrını sadece Ülkücülere yönelik olarak belirlememelidir. MHP’nin o alanı boşalttığı varsayımı ile hareket ettiği sürece partililerden alkış ve iltifat toplayabilir ama merkez siyasete oynama şansını kaybeder ve iktidar namzedi olamaz.
Müsavat Dervişoğlu, iyi bir hatip olmasının yanında bilgili ve donanımlı… Üstelik cana yakın ve sempatik tavırları ile beğeni topluyor. Duruşuyla, çalışkanlığıyla, enerjisiyle İYİ Parti’yi toparlamış görünmektedir. Bununla birlikte, programından kadrolarına, üslubundan söylemlerine kadar merkez siyaseti çağrıştıracak bir siyasetin ana aktörü olarak yeterince görünemedi.
Müsavat Dervişoğlu, Türk siyasi hayatında kalıcı olmak istiyorsa siyaseti domine etmek ve kadrolarını yenilemek zorundadır. Buradaki kastım, eski ama başarılı kadrolar değil, eskimiş ve başarısız olmuş kadrolardır. Rahmetli M. Akif Ersoy: “Eski eski olduğu için atılmaz; fena olursa atılır. Yeni yeni olduğu için alınmaz; iyi olursa alınır” der.
Dervişoğlu ve ekibi ülke siyasetindeki gelişimi, değişimi ve dönüşümü yakından takip etmeli ve boşa düşen merkez seçmenin beklentilerine cevap verecek eylem ve söylemleri vakit geçirmeden hayata geçirmelidir.
Türk halkı öfke, bağırma-çağırma, tehdit, kibir ve hakaret içeren siyasetten yoruldu. Bağırmak yerine konuşma, suçlama yerine eleştiri, itiraz yerine isyan, öneri yerine kötüleme siyaseti; etkileyici ve ikna edici bir konuşma ile sempatizanları ateşleyebilir ama halk nezdinde etkisi fazla sürmez.
İYİ Parti’nin, ekonomi, eğitim, güvenlik, sağlık gibi konularda alternatif çözümlerini ve ayağı yere basan projelerini halka anlatmaları gerekir. Örneğin;
İYİ Parti, ‘Terörsüz Türkiye’ yürüyüşüne de karşı çıkıyor. Sadece sürece itiraz yetmeyebilir. Neden karşı çıktığını gerekçeleri ile açıklanması gerekir. “Bu büyük millet sahipsiz değildir, dış konjonktüre de umut bağlamaz, ülkenin sorunlarını biz çözeriz, işte hastalığın reçeteleri diye sahaya çıkabilir. Zira meydanları sadece CHP’ye bırakmak ne kadar doğru?
İYİ Parti bir hak, hukuk ve adalet arayışını… Bir iş, ekmek ve insanca yaşama isteğini… Yolsuzlukları, yasakları ve yoksulluğu yüksek perdeden dile getirmeli ve bunu sahaya yaymalıdır. Örneğin; Yozgatlı bir çiftçinin ‘’ Turpunan, şalgamınan devlet yönetilmez’ ’sözü, ‘’Her şey güzel olacak‘’ dan sonra kitleleri ayağa kaldıran ikinci slogan olmuştur. İYİ Parti daha ilginç sloganları ancak halk arasında, halka yakınlaşarak bulabilir.
Halk pahalılıktan, haksızlıktan, hukuksuzluktan, yolsuzluktan, adaletsizlikten, kendisiyle dalga geçilmesinden… TRT’den, TÜİK’ten, Diyanetten, israftan, şatafattan, yoksulluktan, yasaklardan ve yolsuzluklardan bıktı. Ve halk; yağmurdan kaçarken, doluya yakalanmaktan korkuyor. İYİ Parti güvenilir bir liman olduğunu halka anlatabildiği sürece büyür.
İYİ Parti’nin bu millet için hedefi, hayali ve umudu nedir?
Halk bunu duymak ve inanmak istemektedir. Bu konuya yarın devam edeceğiz.
GÜNÜN SÖZÜ: Aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri gelir her şeyden önce. Vaat etmeseydi Allah cenneti, ona bile etmezlerdi secde.
M. Akif Ersoy