CESUR KALEM

Hala Aynı Şeyleri Konuşuyoruz!

(Yöneticilere Öğütler)

(Yöneticilere Öğütler)

Tarih boyunca farklı dönemlerde ve yerlerde yaşamış düşünürler, din alimleri ve bilge kabul edilen yöneticiler yaşadıkları toplumun sorunlarına çeşitli çözümler aramışlardır. Birçoğu da kendilerinden önce gelen düşünürlerin yolundan gitmişler ve o düşüncenin tebliğ edeni olmuşlardır.

Bu düşünürlerden birisi de Tunuslu İslam düşünürü ve devlet adamı İbni Haldun’dur.İbni Haldun, aynı zamanda tarih, siyaset bilimi, sosyoloji, iktisat, uluslararası ilişkiler gibi alanlarda yapmış olduğu çalışmalar ve düşünceleri ile tanınmıştır.
“İbn-i Haldun'dan Yöneticilere Öğütler”
başlığı ile yayınlanan görüşleri aradan bunca yıl geçmesine rağmen geçerliliğini korumaktadır. Ne yazık ki, altın değerindeki bu görüşler, birkaç istisna hariç, İslam dünyasında hiçbir zaman uygulama alanı bulamamıştır.

Emperyal devletlerin kuklası haline gelmiş lider ve yöneticiler kişisel ikbal ve çıkarları uğruna yönettikleri halkı özgür bireyler olarak görmemiş, her dediklerini yapan kul haline getirmişlerdir.

İbni Haldun, bir toplumun çöküşünün belirtileri olarak; toplumda dayanışmanın yok olmasını, üretimin zayıflamasını, tüketim çılgınlığını, fiyat ve vergilerin artmasını, devlet yönetiminde liyakatin kaybolmasını, adaletsizliğin ve kayırmacılığın artmasını, umutların kırılmasını, karamsarlığın hâkim olmasını ve göçün hızlanmasını gösterir.

Gerçektende toplumda dayanışma kalmamış, dayanışma duygusu yitirildiği için birlik ve beraberlik ruhu kaybolmaya yüz tutmuştur. İnsanlar birbirlerine yardım etmekten kaçınmakta, çıkar duyguları ön plana çıkmaktadır.

Ekonomik faaliyetlerin azaldığı, üretimin düştüğü bir toplumda refah düzeyi azalmaktadır. Örneğin ülkemizde ve zengin Arap ülkelerinde mutlu bir azınlık israfta sınır tanımayarak halkı tüketim çılgınlığına özendirmektedir. İnsanların ürettiklerinden veya ihtiyaçlarından fazlasını tükettiği bir toplum kısa bir süre sonra çöküşü yaşayacaktır.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç…, “Nas var nas, sana ne oluyor, bana ne oluyor?” söylemleri ile ekonomi rasyonellikten uzaklaştırılmış, hazine zarara uğratılarak içi boşaltılmış, halk geçim sıkıntısı ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bunun neticesinde yüksek vergiler halkı canından bezdirmiştir.

Toplumların bozulmasının bir nedeni de “liyakat” ilkesine gereken duyarlılığın gösterilmemesidir. İbni Haldun’a göre, görevler ehil ellere verilmez ise ehliyet sahibi olmayan kişiler önemli mevkilerde yer alır. Bu durum toplumun yozlaşmasına neden olur.


İbni Haldun, adaletsizliğin yaygınlaşması ile hukukun üstünlüğü kaybolacağını ve adaletsizliğin toplumun her kesimine yayılacağını söylemektedir. Böyle bir toplumda nitelikli insanlar başka yerlere “göç” etmektedir. Çünkü bozulan toplumda doğru ve vasıflı insanlar değer göreceği başka diyarlara göç etmek zorunda kalmaktadır.

Bozulan toplumların bir özelliği de yöneticilerin ve toplumun önde gelenlerinde görülen “gurur ve kibirdir.”Toplum önderlerinin kibri ve gururu toplumu içten içe kemiren bir mekanizmaya dönüşmektedir.

İbni Haldun, toplumların çöküşlerine neden olan sebeplerden birisinin de “gösteriş”olduğunu söylemektedir. Bir toplumda, İnsanlar lüks ve gösterişe önem verir, maddi değerler manevi değerlerin önüne geçerse o toplumda çöküş başlamış demektir.
İbn-i Haldun’un tespitlerine göre, toplumların çöküşü belirli alametlerle başlar. Bu alametlerin en önemlisi de günümüzde en çok rağbet gören “riyakarlık”, yani “dalkavukluk”yapmaktır.

İbn-i Haldun’un bu tespitleri, tarih boyunca birçok toplumda doğruluğunu kanıtlamış tespitlerdir. Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım! Bahsedilen “on adet alametten” hangileri gerek ülkemizde gerekse halkı Müslüman olan ülkelerde yok. Hepsi fazlasıyla mevcut. Hem de artarak devam ediyor.

Demokrasi, hukuk, insan hakları, ifade özgürlüğü vs. gibi hukukun evrensel ilkelerini ara ki bulasın!

Görev yaptığım yıllarda Adalet Bakanı olan Cemil Çiçek’ten dinlemiştim: Bu iş 400 yıllık mesele. Onlarca siyasetname yazılmış, padişaha uyarılar niteliğinde… Problemler sıralanmış, aşağı yukarı 7 başlık altında. Rüşvet de var onların arasında, liyakate riayet etmemek de var, hukuksuzluk da var. “En çok rüşveti kadılar alırdı” yazılmış bir kısım tarih notlarında…

Cumhuriyet’in 102.Yılı içerisindeyiz. Hala aynı şeyleri konuşuyoruz.

Yayın Tarihi
30.05.2025
Bu makale 229 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!