Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), içinde yer aldığı Cumhur İttifakı'nın "Terörsüz Türkiye" olarak adlandırdığı yeni çözüm süreci kapsamında hazırladığı raporunu TBMM'ye sundu.
Bu raporda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Başlangıç ve ilk 4 maddede yer alan değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümlerine bir atıf olmadığı gibi Atatürk, Lozan, Türk Milleti ve Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkan bir vurgu da yoktur.
Peki ne vardır? Anayasada yer alan Türk kimliğini AKP, tıpkı DEM gibi birleştirici değil ayrıştırıcı bulmaktadır. “Kültürel farklılıkların ayrışmayı değil birlikte yaşamayı gerekli kıldığı” belirtilerek, “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” kavramı üzerinde duruluyor.
Raporda PKK’nın silah bırakması ve kendisini tasfiye ettiğini açıklamasının yeterli olmadığı, bu gerçekliğin devlet tarafından tespit ve teyit edilmesinin gereği vurgulanıyor.
AKP raporunda; “Suriye ve Irak sahasında, Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden hiçbir terör yapılanmasının yaşamasına ve genişlemesine asla müsaade edilmeyecektir” denilerek Türk sınır hattında bir terör koridoru oluşturmaya dönük yapılara izin verilmeyeceği, bunun ulusal güvenlik açısından kırmızıçizgi olduğu ele alınıyor.
AKP, TBMM'ye sunduğu çözüm süreci ile ilgili raporda Öcalan'a atıfta bulunmuyor, ancak süreçle ilgili "müstakil ve geçici bir kanun" çıkarılmasını ve diğer yasalarda uyum için değişiklik yapılmasını öneriyor. Bununla da kalmıyor, teröristlerin topluma uyumu için yeni bir sosyal yapılanma yapılmasının önemine değiniyor.
AKP raporunda en dikkat çekici kesim ise, “geçmişin mirasının ve yapılan terörle mücadelenin yok sayılmasıdır. AKP raporunda? “Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Türkiye, geçmişin vesayetçi mirasını tamamen geride bırakma ve geleceğin özgürlükçü, katılımcı ve eşitlikçi siyasal düzenini inşa etme kapasitesine sahiptir” diyor.
Bunu DEM ve PKK ile nasıl gerçekleştirecekler? DEM Partisi’nin raporunda ortaya konan istekler ile ne hukuk inşa edilir ne de demokrasi gelir.
AKP raporunda, demokrasinin yükseltileceğini ve toplumsal güvenin artırılacağı vurgulanıyor. Şöyle ki; “Bu adımların neticesinde oluşacak yeni iklimde, ülkedeki demokratik standartların düzeyini daha da yükseltecek, alınacak sosyal-ekonomik tedbirler toplumsal güveni artıracak, insan hakları perspektifini somut iyileştirmeler üzerinden muhkem kılacak, toplumun hukuk devletine olan inancını pekiştirecek adım ve düzenlemeler gelecektir” deniyor. Başka bir deyişle, “Teröristlerin topluma uyumu adı altında, terörden zarar görmüş, birey ve aileden başlayıp toplumun geneline uzanan bir sivil toplum yapılanmasından söz edilmektedir.” Aynı yapılanma, DEM Partisi’nin komisyon raporunda da yer almaktadır.
İmralı sakini terörist başı Abdullah Öcalan’ın beyanlarında geçen ve
DEM Partisi tarafından gündeme getirilen… AKP raporunda kısmen yer alan “YEREL YÖNETİMLER ÜZERİNDEN ÖRGÜTLENME, SİVİL TOPLUMDA YAPILANMA…” ile ne kastedilmektedir? Bu konunun ayrıntılı biçimde kamuoyuna açıklanması gerekir.
Türk milleti AKP ve Erdoğan’ı 23 yıldır iktidarda tutuyor. Bu süreçte yüksek standartlı demokrasi niye gelmedi? Muhalif gazetecilerin, protesto hakkını kullanan öğrencilerin, sosyal medyada görüşlerini yansıtan vatandaşların “terörist” gibi hapse atıldığı bir ülkede; özgürlükçü bir anayasa, sosyal barış, hoşgörü ve uzlaşma nasıl olacak?
MHP ve CHP’nin raporunda ise DEM raporu ile ilgili bir uyuma rastlamadım. Hatta taban tabana zıttır. MHP’nin kendisine verilen rol icabı, CHP’nin ise Kürt oylarını kaçırmamak adına zoraki komisyona dahil olduğunu sanıyorum.
DEM raporu ile bazı noktalarda uyum gösteren AKP’nin raporudur. DEM; Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümlerini kökten reddederken, AKP hiçbir şekilde vurgu yapmamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, tüm çalışmalar 2028 seçimlerini kazanmaya yöneliktir.
MHP ile AKP raporları arasında sadece terör örgütü PKK’nın silah bırakması ve feshi konusunda bir fikir birliği görülmektedir. Atatürk, Cumhuriyet ve “Türk Ulus Devlet” esasları bakımında yolları yine ayrı düşmektedir.
Tüm bu hususlar yan yana getirildiğinde, her hal ve koşulda, “Meclis’te ortak bir komisyon raporu çıkmaz” denilebilir. Ancak bir üst aklın varlığından söz ediliyor. HÜDAPAR ile MHP’yi aynı çizgiye getiren irade, bir ortak komisyon raporunu niye çıkarttırmasın?
Temennim odur ki, DEM Partisi’nin ve İmralı canisinin talep ve istekleri doğrultusunda bir rapor çıkmaz. Zira siyasetin Anayasa’ya sadakat söylemleriyle sahada görülen gerçeklik birbiriyle örtüşmüyor.
Hiçbir yasal düzenleme yapılmadığı halde, Öcalan siyasi ofis çalışmalarını İmralı’da yürütüyor. Kayıtsız şartsız kendisini feshettiği söylenen örgüt; Irak kuzeyinde, Suriye kuzeyinde ve Avrupa’da mevzi kazanmayı sürdürüyor. Katliam sanığı bir PKK’lı yurdun dört bir yanında ‘toplantı’ adı altında örgütlenme çalışmasında bulunuyor.
Türk milleti ise konuşmaktan ve yazmaktan korkuyor!
Haftayı acı bir haberle açtık. Yalova’da gerçekleştirilen DEAŞ kanlı terör örgütüne karşı yapılan operasyon esnasında çıkan silahlı çatışmada 3 polisimiz şehit oldu. Ayrıca silahlı çatışmada yaralanan polis memurlarımız ve 1 bekçimiz var.
Milletimizin başı sağ olsun.