GERONTOLOJİK BAKIŞ

Boşanmalar ve Yaşlanan Toplum

İşlevselci bakış açısıyla, boşanma kurumunun aile kurumuyla ne kadar uyumlu olduğu ve diğer kurumlar için ne kadar işlevsel veya işlevsiz olduğu incelenebilir.

Toplumumuzda boşanma vakalarındaki artış evlilik ve aile kurumlarının değer kaybına uğradığı anlamına mı geliyor? Eşinden boşanmış yaşlıların çoğunlukta olduğu bir topluma mı doğru ilerliyoruz? Bunu şimdiden bilemeyiz. Tahminler o yöne doğru bir eğilim olduğunu söylese de, şimdilik aceleci davranmayıp gelişmeleri beklemek daha akıllı olur. Fakat modern kâhinliğe soyunanların çoğaldığı bir dönemdeyiz.

Neyse biz gelelim asıl konumuza: Boşanmanın işlevsel etkileri nerede görülür? Boşanma bir kurum olarak öncelikle aileyi etkiler, ama din, hukuk ve sağlık da bundan etkilenmektedir. Hukuk kurumunun etkilenmesini anladık da, din ve sağlık neden etkileniyor?

Batı ülkelerinde Hıristiyan Kilisesinin temsilcileri, kilisenin boşanmalar nedeniyle kurumsal gücünü zayıflatacağından korkarak, boşanmanın yasallaştırılmasına şiddetle karşı çıkmıştır. İslam’da boşanma her dönemde vardır. İnsanlara, öncelikle de erkeklere, boşanma olanağı belirli koşulları yerine getirdikleri takdirde verilmiştir.

Ancak Batı ülkelerinde boşanmayla ilgili yasal düzenleme devletin ve ekonominin çıkarına idi, yani modern toplumlarda daha güçlü olan iki kurumun. Bu yüzden Kilisenin boşanmanın yasallaştırılmasına karşı çabaları etkisiz kaldı.

Modernleşme sürecinde, aile “küçük bir işletme” veya tüm üyeleri bağımlı tutan “Ataerkil” bir kurum olmaktan da çıkmıştır. Bunun hayalini kuranlar elbette hâlâ vardır, ama onların nostaljik hayallerinin gerçekleşmesi mümkün değildir.

Öte yandan ailenin birçok işlevi kısmen devlet ve diğer kurumlar tarafından üstlenilmiştir: Çocuk yetiştirme, yaşlı ve hasta bakımı gibi eskiden sadece ailenin görevi olarak kabul edilen işlevlerin bir kısmını gerekli koşullar ortaya çıkınca devlet üstlenmektedir.

Diğer taraftan aile içi ve dışında cinsel ve sosyal davranışlar üzerindeki kontrol de azalmıştır. Geleneksel olarak erkeğin bir alanı iken, artık kadınların da bu alanda etkili oldukları bir dönem başlamıştır. Buna alışmak erkek için zordur, ama alışmak mecburiyetindir. Verilen haklar geri alınamaz.

Bilimden rahatsızlık duyanları da anlamak lazım. Çünkü doğum kontrolü eski zamanlara göre çok daha fazla kadınların eline geçmiştir. Doğurmak istemiyorsa, kadın artık bunu  başaracak

 

 

imkânlara sahiptir. Çocuk doğurma makinesi gibi görülen kadının tarihe karıştığını da, artık kabullenmekten başka çare yoktur.

Aile, akrabalık ve komşuluk eskisine kıyasla işlevlerini yitirmiştir veya başka kurumlarla değiştirilebilmektedir. Yasal düzenlemeler, eğitim ve kadın istihdamının  artırılması, kadınların kocalarına ve kurum olarak ailenin korunmasına olan bağımlılığını da azaltmıştır.

Toplumumuz yaşlanıyor, kadınlarımız daha özgür bir yaşam olanağına kavuşuyor. Boşanmalar ve yeniden evlilikler çoğalacaktır. Aile ve akrabalık ilişkileri giderek daha karmaşık bir hale gelecektir. Bunlar aile ve evlilik için ne anlama geliyor?

Artan boşanma vakaları, evliliğin artık çekici bir kurum olmadığı anlamına gelmez. Çünkü boşananların çoğunun yeniden evlendiği biliniyor. İşlevsel açıdan bakıldığında, yüksek boşanma oranları ne aile kurumu, ne de evlilik kurumu için bir tehdit değildir, sadece değişen toplumsal koşullara uyuma hizmet eden gelişmelerdir.

Yayın Tarihi
30.03.2022
Bu makale 784 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!