Yerli mi, yersiz mi?

Hocam, ne anlasın bu bebeler yerli mi yersiz mi, diye soruyorum. Hocam bana açıklama yapıyor, ama tasarruf falan filan….. Tamam işte hocam, daha kötü. Siz “t” harfini tanımayan bu veletlere tasarrufu nasıl anlatacaksınız. Tamam yol bulunur da sen bunu yaptın mı, yani anlattın mı?

Yerli malı Türk’ün malı, herkes onu kullanmalı… Yerli malı, denince ilk aklıma gelen şu geçtiğimiz cümledir, bir de patlamış mısır, mandalina vs.

“Yarın okulumuzda yerli malı kutlayacağız. Evde börek, çörek ne varsa getirin kutlayalım”!

Vallahi ben durumu benimkilere şöyle anlattım: çocuklar okulda parti varmış o nedenle yiyecekler götürüyoruz. Ne yani, 5-6 yaşındaki çocuklara “bakınız kuzucuklarım, ülkemizde üretilen malları tüketmeliyiz ki ülkemiz kalkınsın…” Traji komik… Çok duyarlı olduğumdan falan değil ama dostlar mecliste görsün, düşüncesi ile hadi sadece yerli malı göndereyim, dedim , portakal (işin kötüsü o da washington portakal), nar, patlamış mısır dışında malzeme çıkmadı. Ha, eminim bu kutlamalara Fransız Daninolar, Alman çikolatalar gelmiştir. Bırakalım bebeler üzerinden mısır patlatmayı da artık yöntem değiştirelim. Öyle ki yerli malı, denince benim aklıma vallahi tek bir şey gelir: patlamış mısır! Duyarlı nesiller yetiştirmeye çalışan yöntemler artık pas tuttu. Üstelik bir yerde yanlış yok mu, yani, sizce de garip değil mi patlamış mısır, mevzu? Neden aklıma amaçlanan değil de patlamış mısır geliyor?

Ha, buarada çok merak ediyorum; fırlatılan yumurtalar yerli miydi, yersiz mi acaba (!)

Adam siyasete atılmış, kitlelerin karşısına geçip kendi inandıklarını, düşündüklerini bas bas bağırma yolunu seçmiş… Ama bedelini ödemeye yanaşmıyor. Bedel ne, derseniz: anlayış, hoşgörü… Aslında bir insanda olması gereken erdemler. Ancak sen siyaset yapma cesaretini göstermişsen hoşgörülü, anlayışlı olmayı da bileceksin. Herkes senin gibi düşününce çok iyi yoksa yandı.

Bizim memlekette çok bu örneklerden. Sen dünyanın en mert, harbi, delikanlı insanısındır ama onun gibi düşünmediğini anlarsa yandın; sen artık ne mertsin ne harbi… Onun gibi düşünmüyorsan sana ylk’lık yapması için bir neden kalmamıştır artık (oh ne güzel çevremizde ne kadar az ylk olursa o kadar iyi), karşılıklı pohpohlaşacağı yeni birini ikame ediverir senin yerine, zavallıcık.

Yok arkadaş, siyaset denilen konu, eşittir para olarak görülmemeli. Hadi hadi hiç kimse celallenmesin; şöyle bir bakın bakalım siyasiler, beni onu bunu yönetenlerden kaç tanesi eğitimli, kültürlü, donanımlı kavramları ile örtüşüyor… Hani hep diyorum ya kendini bulamamışlar, kendi olamamışlar kitlelere nasıl yön verebilir, diye…Üstelik bu işler, kaç fakülte bitirdiğinizle ölçülemeyecek kadar hassas…

Adam kürsüye çıkmış, ahkam kesecek. Ama düşünemiyor ki karşısındaki nesil üst teknoloji… Yani bilgi yarışı yapılacaksa onlar seni sollar üstelik sen 50 kmye gelmeden o ufukta kaybolur. Sen bu insanların karşısına çıkarken morarma, kararma, zortlama olasılıklarını göz önünde bulunduracaksın. Senin fikirlerini beğenmediler yumurta fırlattılar, diye son derece bayağı, siyasi olgunluktan, profesyonellikten uzak, Mehmet ağanın kuzuları bağına bahçene girmiş de zarara uğramışsın kızgınlığı ile hareket edemezsin. Ya da vazgeçtim, başka bir şey söyleyeceğim: bence sen siyasetle uğraşmamalısın.

Aslında mevzu şu: Hayattan, bedelini ödeyebileceğin kadarını isteyeceksin. Bulunduğun yerde ya da sahip olduklarınla yaşamını sürdürmek istiyorsan da bunun bedelini ödeyeceksin.

Sevgi ve saygı ile efendim…