Annelerin, babaların ama özellikle annelerin son yıllardaki tutkusu: çocuğum müzik aleti çalsın…
Son derece çağdaş, entelektüel görünen bu arzunun altında farklı egolar, beklentiler olması da olağan elbette. Ancak en önemlisi, çocuğa neler olduğu. Sanatçı aydındır, sanatçı sürüden ayrıdır… O nedenle yaratan insan asidir, uçlardadır, sancılıdır; çoğu zaman dışlanır, onu anlayanlar onun gibi sancısı olanlardır; karşısındakilere rağmen karşısındakileri aydınlanmak için doğum sancısı yaşayanlar….
Her birimiz bir parça sanatçı doğuyoruz ancak etkenler bize bunu unutturabiliyor. Yeni jenerasyon daha cesur, yaratmak istiyorum diye bas bas bağırabiliyor. Tüm özlemleri göze alıp tası ve tarağı ile ruhunun peşinden gidebiliyor. İşte böylesi hassas bir noktada çocuğumuzdan beklentimizin ikindi çayında piyano çalabiliyor olması olmamalı. Amaç önce kişisel sonra toplumsal fayda olmalı. Kişisel egolarımız en son sırayı alabilmeli.
Bu hassasiyetin içine bir de ticari kaygılar eklenince gerçekten kaotik bir ızdırabın içine sürükleniyoruz. Izdırap tek başına çekilebilir, kaosa ne gerek var. Etrafımızı saran güzel sanatlar kursları vs. bu kadar etraflıca düşünebilirler mi sizce?
Suziki Keman Orkestrası denildi, 500 kişi ile rekor kırılacak denildi. Çocuklarımız “ayaklarım ağrıyor anne, kollarım ağrıyor baba” dedi. Yoook, dedik. İlle de keman öğrenecek çocuğumuz. Sıra dışı bir müzik aleti…
Aradan aylar geçti, öğrendik ki çocuk 9 yaşından önce yaylı çalgılara yönlendirilmemeliymiş. Biz de matah bir iş yapıyor gibi bağıra bağıra, 3 yaşındaki çocuklar keman çalıyor dedik. Saatlerce miniklerimizi prova için ayakta beklettik.
Sonuç: Çocuklarımız kemanın kutusunu dahi görmek istemiyor. Biz keman çalmayı öğrendik artık bizi tekrar derse göndermeyin, diyorlar. Biri ikisi üçü değil, hemen hemen hepsi.
Dünya rekoru da hikaye ise bu kişiler neyi başardı, merak ediyoruz. Başarı gibi görünen ve anlatılan başarısızlıklara çocuklarımızı şimdiden alet etmiş olmanın utancı ise ayrı.
Çocuklar, sanatın bir dalı ile mutlaka ilgilenmeli ama buna yön veren, işine gönül vermiş uzmanlar yoksa bırakalım çocuklarımız düdük çalsın, iki sopa ile plastik tabaklara vursun.