Hangi Demokrasi?

Hangisi?..1215,  Magna Carta  ile başlayıp, bugünün anayasal düzenine kadar uzanan demokrasi mi? Adam gibi adam olmaktan taviz vermeyen, sosyal demokrasi mi? Demokrasi için savaşıyoruz, deme dengesizliğini gösterenlerin demokrasisi mi? Bu ülkede demokrasi var canım, diyenlerin menfaat demokrasileri mi? Politik amaç uğruna her gün tekmelenen demokrasi mi? Sokaklarda taşlı sopalı kavgalar edilmeden sahip olunamayacağı düşünülen demokrasi mi? 

 

Hangi demokrasi? Kim, hangi demokrasinin peşinde?

 

Koşturan koşturana, bağıran bağırana, savaşan savaşana… Herkes demokrasinin peşinde… Tamam da sen, bireysel demokrasinden haberdar mısın(?) Kendi içindeki demokratik düzenin tam mı? Sen kendini iyileştirmeden, toplumsal yaraları nasıl sarabilirsin? Bir sararsın, iki sararsın, sonra kan kaybından… Kan kaybından gidersin. Zaten sardığın yaralar iyileşmez, bir süre sonra yine kanar.

 

Topluluklar, toplumlar üzerinde etkin olmak adına yapılan çalışmalar… Bana boş geliyor çoğu zaman. Demokrasi uğruna dahi olsa, düşündürüyor. Zaten demokratik ruhlar pek mikrofon kullanmaz. Onların kalemi vardır, fırçası vardır. Ha, mikrofonu olanların da mutlaka yanında notası vardır.

 

Bu boş geliş, inançsızlıktan, küçümsemekten değil elbette. Sanırım, en önemlisinin kültür olduğunu düşünüyorum. Hücrelerimize kodlanmış olan kültür yapımız; gerçek demokrasi için ondan az da olsa vazgeçmemiz gerekebiliyor bazı durumlarda. Ama bu cümle dahi, eminim, birçoğunun kalıplarına baammm, diye çarptı şuan.. Haklısınız; biz bağımlılıkları öyle güçlü bir milletiz ki vazgeçişlerimiz kolay olmuyor. Ancak bu güçlü duygu, vatan, insan sevgisini doğurabildiği gibi, faşizmin altına da imza atabiliyor. Yani, aslında istersek, vazgeçmek için de vazgeçmemek için de birçok gerekçe sunabiliriz. Ancak diyorum ya, hangi demokrasi… Kim hangi demokrasiyi istiyorsa tercihleri de vazgeçişleri de o yönde oluyor.

 

Benim demokrasim, bangır bangır özgürlük, diyor. Bireysel, toplumsal, duygusal, düşünsel, davranışsal… Ama duygusal özgürlüğüm kültürel değer yargılarına çarpıyor; düşünsel özgürlüğüm… O da… Yani, benim demokrasim kan ağlıyor. Ne akı, ne karası… Hiç kimsenin gücü, benim demokrasimin tam olmasına yetmez. Bu benim içsel mücadelemdir. Ben burayı halletmeden, toplumun önüne geçip, hadi demokratik olalım, diyemem; utanırım.

 

İşin en acı tarafı, benim demokrasim (düşünsel, duygusal vs. özgürlüğüm), son yıllarda anayasaya da çarpmaya başladı.

 

Hangi demokrasi; siz hangi demokrasiden söz ediyorsunuz(?)

 

“Hangi Atatürk”, “Hangi Laiklik” diyerek, sorgulayan ve bizlerin de sorgulamasını sağlayan büyük usta Atilla İlhan, yazımın başlığına ilham kaynağı olmuştur. Ruhuna, yürekler dolusu sevgi gönderiyoruz.

 

Yayın Tarihi
29.01.2010
Bu makale 2408 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!