Ah şu televizyonculuk!

Bildiniz; şimdi de televizyonculuk meselesine taktım kafayı! Televizyon dünyasının sanat dünyasından pek bir farkı yoktur; toplumsal algılama, şöhretin yaşattırdıkları… Sonra sanat camiasına biranda fırlayanlar nasıl biranda yok oluyorlarsa televizyon camiasında da bu böyledir. İşinizi yaparken son derece mütevazı olabilmişseniz, mesleki temelleriniz son derece sağlam ise ben buradayım diye bağırmanıza gerek yok, kamera sizi buluyor.

 

Efendim ben neden coştum şimdi durup dururken, açıklayayım.

 

Antalyalılar biliyor; yerelden uyduya çıkan ilk tv olan Akdeniz Tv yeni yayın dönemine girdi. Uyduya çıkmaları da çok yeni bir gelişme. Ancak yüz değiştirmeye ihtiyaçları vardı ve ciddi bir PR’a… Ellerinden geldiğince iyi bir televizyonculuk sergilemeye çalışıyorlar. Hattat ben de bu ekibe dahil olmuştum ve sabah programını (gazete-haber) yapıyordum. Ancak bir hafta dayanabildim. Kendimi 5 sene öncesinde buldum; yerel televizyonculukta çok fazla yol alınamamış. Hoş, bu durumu yerel olarak ayırmaya gerek yok; televizyonculuk genel olarak tartışılır bir yöne doğru ilerlemekte.

 

Bu bir haftalık süreçte tekrar tekrar şahit olduğum bir durum… Adeta yoldan geçen ekrana çıkıyor. İletişim sektörünün çektiği  acılar çok konuşuldu, çok yazıldı; madem eğitime önem verilmiyor, o zaman kaldırın iletişim fakültelerini… Diğer taraftan bakıyorsunuz, sadece bu işin okulunu okumuş ama hiçbir deneyimi yok, bunun için bir çaba göstermemiş, okul bitmiş; ben haber spikeri olmak istiyorum…. Yok ya! O kadar kolay mı bu iş?

 

Çok afedersiniz ama bu kadar ekran manyağı olmanın tek manası ego tatminidir ve bu meslek egolara kurban edilmeyecek kadar değerli bir meslektir.

 

Sen şimdi haber spikeri olmak istiyorsun da haber yazmayı biliyor musun? Eline fotoğraf makinesini alıp 40 derece sıcağın altında saatlerce bekledin mi hiç? Sana, gel fıstık sana bir bira ısmarlayalım şöyle bir haber yapalım diyen oldu mu (O adamın suratına tükürdüğün zaman işten kovulacaksın ve işin kahpe taraflarını da göreceksin)? Yani, haberin mutfağa gelinceye kadar hangi yollardan geçtiğine şahit oldun mu? Bunları bileceksin ki karşında akan yazıyı okurken her kelimeden muhabirin alın teri aktığını göreceksin.  Sonra… Kameraya dokundun mu hiç; acaba gerçekten onunla göz göze gelebilecek misin? Şu reji denilen yerde neler oluyor hiç merak ettin mi? Bu görüntü yayına gidene kadar hangi aşamalardan geçer? Sen sabahlara kadar montaj setinin başında kal bakalım, yaratıcılığını göster. 2-3 gün televizyondan hiç çıkmadan çalış; yer mi?

 

Neymiş efendim; diksiyon eğitimi almış. Aferin, çok başarılı… Ya hu, parayı bastırdın mı herkes veriyor diksiyon eğitimini zaten. Önemli olan sen o eğitimi alabildin mi ya da doğru yerden mi aldın. Müthiş bir Türkçe kirliliği almış başını gidiyor, bana diksiyon eğitiminden bahsediyorlar.

 

Yerel televizyonlarda, adeta, yoldan geçen ekrana çıkıyor. İçlerinde çok başarılı olanlar da var  ama biliyorsunuz ki istisnalar kaideyi bozmuyor.

 

Diğer taraftan, siz sayın seyirciler! Eleştiri yapmada süpersiniz. Ama siz biliyor musunuz ki bu şehirde ne zor şartlar altında televizyonculuk yapılmaya çalışılıyor. Yok saçı böyle, yok kolu şurada, bacağı burada… Bayılıyorsunuz eleştiriye; televizyon seyrederken hepiniz televizyoncu oluyorsunuz… Ekrandaki insan robot gibi duruyorsa mesela, bu kendi özürü de olabilir ama, yüksek ihtimal dekor sıkıntısı vardır ve sunucu-spiker hareket edemiyordur. Çünkü sağa sola kıpırdasa kadraj değişecek ve pislik görünecek. Ya da kameraman bir kamera 3 tanedir, teklide hareket etme şansı yoktur spikerin… Gibi… 

 

Veee gelelim sayın işadamlarımıza… Yazı çok uzadı, sansürlenmek istemiyorum. İşadamları ve iletişim üzerine çok rahat 80 sayfalık bir kitap yazabilirim (hımm, fena fikir değil). Televizyonların tek gelir kaynağının reklam olduğunu biliyorsunuz herhalde… Televizyonculukta yoksunuz, PR’da yoksunuz, radyoda, gazetede… Sadece ticaret yaparak işadamı olunuyorsa eyvallah. Ama bu sıfatın altını doldurmak gerekir diye düşünüyorum. Yaşadığınız şehire karşı sorumluluğunuz olsun lütfen. Artık tanıtıma, imaja verilen paranın boşa giden para olmadığını öğrenmek için bir çaba sarfediniz.

 

Benim tepem fena atıkmış ben de farkında değildim. En iyisi burada keseyim yoksa yazı işleri kesecek. Akdeniz TV’ye ve güzel Antalya’mızın diğer yerel kanallarına başarılar diliyorum.

Yayın Tarihi
25.07.2009
Bu makale 1563 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
arkadaş her meslekte zorluklar ve güzellikler vardır tabiki bayan olmak bu ülkede zordur. çalışmakta fakat yeldeğirmenlerini devirmeniz lazım yılmadan zoru başarırısanız bir eser çıkar size saygı duyuyorum yaşadığımız kenten bizlere haber verdiğiniz için insanlar yerel tv ve gazeteyi desteklemeli bir kentin sorunlarını ve güzelliklerini etkinliklereini yerel basından öğrene biliriz. halkça sevgiler ve saygılar basın emekçilerine selam kolay gelsin arkadaşlar

serkan sağlam 29.07.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!