Çatalhöyük’ten Antartika’ya… Sürece baktığınızda insanoğlu gittiği yeri, bölgeyi yaşanabilir kılmak adına çaba göstermiş. İnsanın aklı daha iyi daha güzel yaşayabilmek adına çalışıyormuş. Eğer Darwin teorisi gerçekse maymunlar bizden daha akıllıymış(?) İnsan, beynini ne kadar çok kullanırsa sınırları o kadar genişliyor. Yüzyıllar içinde beyinin sınırları genişledikçe yaşam alanları daraldı. Üstelik bu süreç çok hızlı ilerliyor:
2001’de Çıralı’ya ruhsal terapi için giderken şimdilerde karpuz kabuğu temizlemeye gidiyoruz. Durumu çocuklara anlatırken “yıllaaar önce şurada biz olurduk, taaa orada birileri, taaaaa ta orada da başka birileri…” Şimdi ise biz, sol dizimizin dibinde birileri, sağ dizimizin dibinde başka birileri… Sonuç, karpuz kabuğu!
Kumsalda otururken denizin altındaki balıkların göründüğü bir yerde, şimdilerde insanlar sağlığından tedirgin oluyor. Sözüm ona, koruma altında.
Herşeyi devletten beklemeyelim(!) Ne yapalım; çözüm üretelim:
Faselis girişi nasıl ücretli ise Çıralı’nın girişini de ücretlendirin. Kaçak yapılaşmayı yıllar sonra yıkmaya geleceğinize, daha sıkı denetim ile en başında engelleyin.
Ve
Eyy insanoğlu(?) Karpuzu yiyip kabuğunu denize atarken, muhtemel, çok eğleniyordun. Belki de bilmem kaç eyyyyroluk yatında yediğin karpuzun kabuğunu kim daha uzağa fırlatacak yarışı yaptın. Ancak, senin zevk-ü sefan birilerini gerdi. Mesela(?)… Mesela beni gerdi. Çocuklarımı gerdi, ailemi gerdi. Farkındayım, sol dizimin dibindekiler ile sağ taraftakiler de gerildi.
E, daha ne diyelim; arif olan anlar!