Yemin ederim taciz etmeyeceğim

Mobbing… Çok havalı duruyor kelime(!) Ancak içeriğinde kocaman bir “TACİZ” yatıyor. Batının 60’larda tanıştığı kavramı meclisimiz son dönemde gündemine aldı: yazıldı çizildi, raporlandırıldı… İş yerinde psikolojik taciz hususunda alınan önlem: işçi, işe başlamadan önce mobbing yapmayacağına dair yemin edecek… Komik… Trajikomik!

Yemin nedir? Yeminin dayanağı nedir? Kişi yemin ederek ne yapar; Allah’ı kendine şahit gösterir. Devam edelim mi? Hukuk devleti anlayışı bunun neresindedir?

İnsanlar zaten somutlaştırmakta, ispatlamakta zorlandıkları bir konu ile ilgili çığlık atıyor… Bizimkiler ise konu ile ilgili somut çözümler sunmak yerine, son derece manevi üretimlerde bulunuyor. İstediği kadar yemin etsin arkadaş……………… Şimdi ben bu nokta noktaları “insanlar da Allah korkusu mu kalmış ki” diye de doldurabilirim ama bunu tartışmak ne tacize uğrayana yarar sağlar ne de tacizci adam olur.

Günlük hayatta mutlaka maruz kaldığımız psikolojik taciz meselesi yasal çözümleri zorunlu kılıyor. Sanırım bunu da herkes kabul ediyor. E, o halde bu yemin mevzu oldu mu şimdi, yakıştı mı?

Mobbing yapanlar zaten sağlıklı insanlar mı ki onların yeminini önemseyeceksiniz. Ya psikolojik problemleri var ya da karşısındakini bezdirmenin tek yolu olarak mobbingi seçmiş bir karaktersiz. Bu adam, yemin etmek de hiçbir sakınca görmez… İstersen tam mesai elinde kutsal kitapla gezsin. Yapacaklarını hep gözlerden uzak yapar. Sevimli görünmesi gerekenlerin yanında son derece sevimlidir. Yalnız yakaladığı yerde de tüm hastalıklı davranışlarını, söylemlerini kusar. Kaldı ki yönetici pozisyonundaki kişi patrona yakın olandır. Alt kadro çalışan işçi “patron patron yöneticimin yemin sözleşmesini görmek istiyorum” mu diyecek? Yöneticiye güç veren zaten patronun ta kendisidir.

Ayrıca bu konu işletmelerin büyüklüğüne göre ayrı ayrı ele alınmalıdır. Bölgesel farklılıklar da değerlendirmeli, desem çok şey istemiş olurum galiba. Ama lütfen düşünür müsünüz: Türkiye’nin dev şirketlerinden birini düşünün… Bir de Antalya’daki küçük ya da orta ölçekli işletmeyi… Anlatabiliyor muyum?