Hayatın zorluğu kolaylığındanmış; insan akışta daha iyi öğreniyor. Olanı ve olacağı ne kadar çok büyütüyoruz, abartıyoruz. Zordu ve başardım diyebilmek için, sırf bunu söyleyebilmek için ne kadar da yoruyoruz kendimizi. Ya hu bırakın kolay olsun ve siz de kolayı başarmış olun. Önemli olan başarmak değil mi? Ha, önemli olan başarmak değil o halde; önemli olan başardığını göstermek, ispatlamak… Birilerine ben buradayım diyebilmek…
Yaşamlar hep başka yaşamlar üzerine kurgulanıyor, sonra da “yaşıyorum” deniyor. O yüzden insanlara çoğu zaman her şey boş geliyor. Koşuyorum, yoruluyorum ama neden, diye soruluyor. Sen politikanın kurbanı olmuşsan, sen sistem denen sistemsizliğin kurbanı olmuşsan, sen inançsızlığının kurbanı olmuşsan… Kendini es geçmiş, unutmuşsan… Hiç kimseyi suçlayamazsın ve daha çok yorulursun.
Ne istediğini, ne için var olduğunu bilmeyen, bilmek isteyip de bir türlü bilemeyen milyonlar kaotik hayatlar yaratıyor. Aslında yukarıdan ya da koltuktan değil bu yönetim. Bu yönetim şekli senin içinden çıkıyor. Tam olamamış yarım yamalak iç dünyan yarattı bu yaşamaktan zevk almadığın düzeni. Onu bunu suçlayarak zaman geçireceğine önce kendine bak ve ben ne yapabilirim, diye düşün.
Adamın sıfatı önemli değil; Türkiye’ye mal olmuş bir gazeteci olabilir, adı yıllardır en yüksek trajlı gazetelerin sütunlarında tüm şaşasıyla var olabilir. Ama bak adama, bugün “her şey sizin için” deyip de kendileri için at koşturanların seyisi olmuş. Çünkü o zavallıya annesi bencilliğin kötü bir şey olduğunu öğretmiş. O bilememiş bencilliğin aslında güzel bir şey olabileceğini. Önce kendi için üretip, yaşamayı öğrenebilirse sosyal çevresine yarar sağlayabileceğini, koca yaşına rağmen idrak edememiş. Sorgulamamış çünkü…. Koyun gibi, diyeceğim ama koyun an gelir yasakları delmek pahasına sürüden ayrılıverir.
Tam değiliz. Her birimiz aslında bir insan değiliz; yarım yamalak bireyleriz. O nedenle kararsızız, o nedenle ne yapacağımızı bilemiyoruz. O nedenle döneklikle, dengesizlikle suçlanıyoruz. Eğer sürecin farkındaysak problem yok. İsteyen istediği kadar suçlasın. Suçlayan ya olmak istediğini olamadığı için ya da bir zamanlar öyle olduğu için suçluyordur.
Sürecin farkındaysak, gideceğimiz yolu biliyor ve bunların badireler olduğunu görebiliyorsak ne mutlu! Ancak, çoğumuz esir hayatlar yaşıyoruz ve farkında değiliz. Tam değiliz ve saçmalıyoruz. 70 yaşına gelmiş biri hala sistem yöneticilerinin elinde bir kukla olmaktan öteye gidememişse onun farkındalığı için buradaki yaşamın yapabileceği pek bir şey kalmamıştır. Yaşamın kolaylığını görememiştir bu kişi; görmek istememiştir. Tüm varlığı birilerine ispatta bulunmak üzerine kurgulanmıştır. E, o halde yapacak bir şey yok. Umarız Allah yardımcısı olur(!)