Tutarsız tutarlılar!

İnandıklarımız, kabul ettiklerimiz çoğu zaman uygulamalarımızla çelişebiliyor. Pratik yaşamda ortaya koyduklarımız bizim “dengesiz” olarak tanımlanmamıza neden olabilir. Bunun da en önemli nedeninin insan genetiğini, alışkanlıklarını, bağımlılıklarını değiştirmenin (olanaksızlığı diyeceğim ama olanaksız, imkansız diye bir şey olmadığını biliyorum) zorluğu olduğunu biliyoruz.  İnsanlar gırtlaklarına kadar bilgi ile dolu olabiliyor ancak bu onları tam olarak tatmin etmiyor. Eğer mevcut bilgisi ile sorgulayabilen bir insan ise aynı zamanda, inanmak da istiyor. Bildikleri ile inandıkları çelişebiliyor. Üstelik genetiğine kodlanmış olanlar… Kaos çok olağan… E, filozofların normal kabul edilmeyen davranışlarını anlamak daha mümkün oluyor bu durumda.

 

Eleştirileri kabul etmekte zorlanırız çoğu zaman. Bu bazılarının hala uykuda olması ile alakalı bir durumdur. Ancak bazılarımız “hayır ben öyle düşünmüyorum, o nedenle değildi vs.” yönünde açıklamalar yapmak için göbek çatlatır. Çünkü inançları ile davranışları arasında bir çelişki söz konusudur ve bu da sosyal çevreye yansımıştır. Davranışlar alışkanlıktandır. İnançların, düşüncelerin eyleme dönüşmesi ağızdan çıktığı kadar basit değildir. Sancı da tam bu noktadadır.

 

Kriz; azalma, eksilme, kötüye gitme yönündeki genel algılamaların dışında “dönüşüm” olarak da yorumlanabiliyor. Biz bu sürecin dönüşüm süreci olduğunu kabul edebilir ancak davranışlarımıza bakıldığında bir tutarsızlık sergileyebiliriz. Çünkü kriz algısı kök salmış varlığımızda. Bu kavramın pozitif bir algılamaya dönüşmesi bilmek ile daha da öte inanmakla (biranda) olabilecek bir durum değil. Dolayısı ile çevremizde tutarsız, dengesiz olarak gördüğümüz insanları değerlendirirken çok yönlü düşünmek gerekiyor. Sinirlerimiz bozulabilir, eleştirebiliriz vs. Ancak kendimizle baş başa kaldığımızda yaptığımız yorumlar en kıymetli olanlar. Önemli olan, kişinin kendine ne söylediği.

 

Aslında bunca lafı etmeme Güven Borça sebep oldu. Borça’nın İleri Dönüşüm Kutusu adlı kitabı, nasıl ki tarım sektörü bitti sanayiye geçildi, bu kriz süreci de sanayinin bitişi, diyor. Krizin pozitif açılımı, bana göre. Bunu böyle kabul eden çok insan var. Ben, yakın çevremden, en az 20 kişi sayabilirim. Ancak diğer taraftan da her biri, krize karşı önlem, adı altında bazı kaygısal davranışlar içerisindeler. Bu da tutarsızlığın sosyal davranış problemi değil, sadece bir süreç olduğunu net olarak gösteriyor bize.

Yayın Tarihi
09.07.2010
Bu makale 4543 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!