İletişimcilere duyurulur

Özel bir okulun talebi üzerine katıldığım meslek tanıtımları sunumumda öyle bir laf ettim ki laf mıydı, gaf mıydı bunun değerlendirmesini sizlere bırakıyorum:

 

“En büyük hedefim hukuk fakültesini kazanmaktı. Ancak bir puanla kaçırmış olduğumu öğrendiğimde adeta şok yaşadım. Elime gelen belge iletişim fakültesini kazandığımı söylüyordu. O gün çok üzülmüştüm. Ama iletişim okumaya başladığımda, iyi ki kaçırmışım ve iyi ki iletişim okuyorum, demiştim.”

 

Tabii bu konuşmayı yaparken çocukların nabzının kaç attığından, henüz, bihaberim. Benden sonra konuşmacı olarak kürsüye çıkan Antalya Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyelerinden İdris Taş da demez mi: hukuk fakültesini istiyordum ancak bir puanla kaçırdım, iletişim fakültesine girdim. İyi ki iletişim okumuşum… Haydeee, sanki sözleştik aynı şeyleri söylemek için. Oysaki yıllardır tanışırız ama ben bu hikayeyi bilmiyordum. Üstelik O da benim konuşmamın o bölümünden habersiz.

 

Sunumdan sonra çocuklar rehber hocalarının odasını doldurmuş; bunlar ne demek istiyor, bize hukuk fakültesi okumayın, mı demek istiyorlar… Buyurun bakalım; pirincin taşını mı ayıklarsınız, geçmişe yolculuk mu yaparsınız...

 

Aslında bu açıklamanın, konuşmanın tek bir nedeni vardı: sektöre olan tutkumuz. İşimizi o kadar çok seviyoruz ki bunu nasıl anlatacağımızı tam olarak bilemedik belki. Çünkü iletişim öyle bir alan ki bir kere adım attınız mı, vazgeçemiyorsunuz. Bunu kime sorarsanız sorun, size aynı yanıtı verecektir. Ne kadar para kazandığınızın, gecenizi gündüzünüze kattığınızın, uykusuz günlerin, ayların hatta yılların hiç önemi yoktur. İşin sonunda müthiş bir ego tatmini vardır ve bu hiçbir şeye değişilmez (severek yapılan her iş ego tatmini sağlar sonuçta). Öyle bir sektör ki geride kalmanıza imkan yok, çünkü bir süre sonra sizi şutlar. Gelişmek, geliştirmek zorundasınızdır. Okumak, bilmek ve bildiğinizi uygulamak durumundasınızdır. Çok insan, birçok deneyim, farklı ideolojiler, farklı hayaller, karakterler… Böyle zengin bir içerik kimi mutlu etmez.

 

Ama aynı zamanda öyle de bir sektör ki herkese kucak açıyor. Gel, ne olursan ol yine gel(!) Hani yıllardır tartışılır ya diplomasız doktor işini yapamıyor da diplomasız iletişimciler neden bu işi yapabiliyor, diye. Hoş, diplomasız olup da işini diplomalılardan daha iyi, daha severek yapanları da biliyoruz. Ne var ki önemi her geçen gün artarak devam eden bir alan için artık titizlenme zamanı gelmiştir. Antalya’nın da son yıllarda uyanışa geçtiği, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi ile biraz daha iyi anladığı iletişim alanında artık örgütsel hareket etmek  gerekiyor. Aksi halde başı boş bir pazarda satıcıyı ve alıcıyı kontrol etmek çok güç…

 

Bu oluşumun tohumlarının atıldığını müjdeler. Önümüzdeki günlerde, detayları konuşuyor olmayı ümit ederim. 

 

 

Yayın Tarihi
19.03.2010
Bu makale 2951 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!