Hangi iletişim daha kolay?

Ah o eski günler ve mektuplar, diye başlayan özlem dolu konuşmaları ya dinleyecek vaktimiz yoktu ya da anlamaktan uzaktık. Ancak işiniz iletişim, konunuz başarılı iletişim olunca, sorguluyorsunuz. Tüm o söylemleri ve içeriğini inceliyorsunuz. Ah o mektuplar…

 

İnsanlar duygularını, düşüncelerini tüm çıplaklığı ile döküyordu kağıda. Nbr, demiyordu da “Sevgili Ayşe, Ali… umarım iyisindir” diye başlayıp yedi sülalenin hatırını sorup oradan kendininkilere geçiyordu. Bir word sayfası uzunluğundaki mektubu okumak zaten en fazla 1 dakika sürüyordu. Yazmak ise yazan kişi için ayrı bir keyifti; zaman kaybı değil.

 

Teknoloji, iletişimi zaman ve ulaşılabilirlik açısından kolaylaştırdı. Ancak başarılı iletişimi nasıl etkiledi; tartışılır. İletişim araçlarının gelişmişliği, internetin hayatımıza girişi kitlelere ulaşmayı daha kolay ve mümkün hale getirdi. Aynı başarılı etkiyi kişilerarası iletişimde de sağladığını söylemek, pek mümkün değil. Yüzyüze iletişimin amaca ulaşmadaki hızını, teknolojik gelişimin beraberinde getirdiği araçlar sekteye uğrattı, diye düşünüyorum. İletişim hataları daha fazla yaşanıyor. İletişim seminerlerimde aldığım sorular da bu savı doğrular nitelikte:

 

Kurumiçi iletişimin bir organizasyonun varlığını sürdürme ve iş hedeflerine ulaşmadaki önemi üzerine konuşurken kurum çalışanları mutlaka çalışma arkadaşları ile olan iletişim konusunda takılı kalıyor. Baktığınız zaman, insanlar yüzyüze konuşamıyor artık. Mesai arkadaşı ile dahi ya zamansızlıktan ya da güvensizlikten karşılıklı konuşamıyor/duygu ve düşüncelerini aktaramıyor. Ya msn’den yazıyor ya mail atıyor ya da dedikodu yaparak kendini tatmin ediyor. Bir kişi diyor ki ben mail atıyorum, ona duygularımı tüm çıplaklığı ile aktarıyorum, mailime cevap bile yazmıyor.

 

Biz duygularımızı ve düşüncelerimizi karşı tarafa aktarmışsak ve söz konusu kişi bize tepki vermiyorsa, bu o kişinin problemidir. Siz kendinize ait sorumluluğu yerine getirdiniz. Karşı tarafın sorumluluğunu da bırakın kendisi düşünsün. Hoş, teknolojinin sunduğu nimetlerden biri de insanlara “aaa vallahi mailin gelmedi” ya da “ ay, “çevrimiçi görünüyordum ama bilgisayarın başında değildim” gibi bahaneler sıralayabilme olasılığı tanıması. Giden kutusu değil merkez bankası sanki; çok kıymetli, iyi korumak lazım.

 

Organizasyonlar iletişimlerini yönetmeye çalışıyorlar, ancak çoğunlukla bu organizasyonun parçaları kendi iletişimlerini yönetebiliyor mu, bundan bihaberler. Oysaki zayıf bir zemin üzerine inşaat kurmak mümkün olabilmekle beraber geleceğine şüphe ile bakılır.

 

Mevzunun, bana göre, en vahim tarafı ise kurumlarda, kuruluşlarda iletişim adına görev yapan arkadaşların da iletişim sorunu yaşıyor olmaları . İletişimde başarıyı, gazetecilerle kurulan lay lay lom ile sınırlı sanmaları. Her kelimeleri, her hareketleri ile bulundukları kurumu temsil ediyor gerçeğini gözardı etmeleri. Patron koltuğunda yaylanırken, kurumun iletişimini emanet ettiği kişi yayın her bir teline zarar veriyor, farkında değil.

 

İnsanlar, bir bakış nedeniyle 10 yıldır alışveriş yaptığı mağazayı değiştiriyor.

 

Velhasıl, iletişim karmaşık bir süreç ama organizasyonların ve bireylerin başarısı için çok önemli. Gerek kitle iletişimde gerekse kişilerarası iletişimde teknolojiden sonuna kadar yararlanmalıyız. Ancak sebep olabileceği sonuçlar hakkında tahmin yürütebilecek kadar iletişim bilgisine sahip olup süreci nasıl yöneteceğimizi bilmeliyiz. Belki bu sorgulamayı öncelikle halkla ilişkiler, iletişim uzmanıyım diyen arkadaşların yapması lazım.

Yayın Tarihi
30.12.2010
Bu makale 11122 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sağlık diliyorum, gerisi angarya!...şahsınızda web site yazarları için dileğim/öngörüm oluyor...

Ahmet Musaoğlu 31.12.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!