Google amca ile aramız çok iyiydi… Ama aramıza Erzincan, Kemal, partiler zart zurt, falan filan (başka türlü ifade edemiyorum; üzgünüm) girdi. Hani şu mail box kirliliğine yol açan iletiler var ya; google groups…
Sizin tercihiniz dışında oluşan üyelik ve bir türlü iptal edememeniz… Parmaklarım ağrıdı: iletiyi seç, sil… O ku mu yo rum ya da ruz! Amacınız adınızı zihinlerde tekrarlatmaksa, evet başarılı… Peki ya sonrası… Ben bu isimi, beni rahatsız eden, oyalayan grup olarak bileceğim hep. Amacınız içerikte gizliyse, üzgünüm amacınıza bu şekilde ulaşamazsınız çünkü okunmuyorsunuz.
Sinir bozuyorsunuuuuuz! İmdaaaat; Google Türkiye, where are you?
Hatice Hanım merak ediyor
Bizim kıymetli Hatice Hanım’ımız bizdeki işlerini bitirdikten sonra, bir başka işe yetişmek zorundaydı (madde bağımlısı çocuklarını tedavi ettirebilmek için para kazanması gerekiyor). Haydi gel seni bırakayım, dedim. Tabii yollar kapalı, trafik keşmekeş… Hatice Hanım stres oldu; geç kalacağım, diye ve patlattı bombayı: “yav bunlar boruları söküp söküp yeniden mi takıyorlar”! Valla bu soru ben de kısa süreli sorgulamaya yol açtı; ne dersiniz(!)
İletişimin Olmadığı yerde Dedikodu Olur
Kurumsal iletişim konulu (hayali) doktora tezini tamamlamak üzere olan biri olarak, dedikodu ile aramıza mesafe koymamızı önereceğim. Hem bireysel iletişimde hem de kurumsal… Dedikodu sadece bizim iletişimdeki başarısızlığımızı gösterir. İletişim kanalları çok geniş. Ha, hatırlarsanız Allah da akıl ve fikir ihsan eylemiş… E, tamam! Eeee, mi diyorsun… Kullanacaksın, bir zahmet; onunda kitabını istersen, işimiz var demektir.
Üstelik herkes kendi yaşanmışlıklarından, kendisi sorumludur. Sen neden o enerji alanına dahil olasın ki….