Mimar Sinan’ın İçi Sızlıyor

İç görülerine hayran olduğum, mucizeleri karşısında “bu nasıl bir şeydir” demekten kendimi alıkoyamadığım büyük üstad Mimar Sinan’ın son günlerde içi sızlıyordur herhalde. Belki de o, şuan sadece ruhtan ibaret olduğu için, bir yerlerde tebessüm ediyordur; yeryüzündeki insanlığın salaklığı, sahtekarlığı, duyarsızlığı, sevgisizliği karşısında.

 

Cumhuriyetten önce başlayan bir hak mücadelesine ikibinli yıllarda tanıklık ediyor olmaktan, hatta üzerine yazı hazırlıyor olmaktan, sanırım, utanç duyuyorum. Hak denilen kavram hassastır; neye ve kime göre haklı diyebileceğimiz durumlar vardır. Ancak hakka somut nitelik kazandıran varlıkların söz konusu olduğu durumlarda suje olmaktan çıkarsınız.  İşte, Mimar Sinan’ın sekizinci kuşaktan torunları da tam olarak bunu yaşıyor:

 

Değerini rakamlar ile ifade etmek istediğinizde, sizi ütopyaya taşıyan mal varlığını vakıf adı altında birleştirmiş olan Mimar Sinan, yüzyıllar sonra neslinin böylesi acı çekeceğini bilse ne yapardı acaba(?) Hani, insanın bildikleri kendisi kadardır ya; o böylesi sahtekar bir dünyayı tasavvur edemedi galiba. Geçici olarak yönetmek için 1922’de ailenin yönetiminden alınan “MİMAR-I SULTANİ SİNANUDDİN ATİK YUSUF BİN ABDULLAH (Mimar Sinan)” Vakfı geçici süreçten bir türlü kurtulamadı; yıl 2009!  Bu da yetmedi, böyle bir vakfınız ve hakkınız yok, denildi.

 

Ha, bu da yetmedi; ikinci bir Mimar Sinan doğdu (!) Tarihle alay edildi. Üstadın torunları için “bunlar dolandırıcı ama avuçlarını yalayacaklar” denildi. Tabii bu söylem ağızdan ağıza iletişimle bizlere ulaştığı için belge sunamıyorsunuz (Belge ile bozduk kafayı).

 

Ne kadar rencide edici, ne kadar kırıcı, ne kadar amiyane, aciz söylemler bunlar.  Allahtan ki insanın tutacağı tek dalın kendisi olduğunu biliyorum da “biz kime güveneceğiz, kime inanacağız, lanet olsun, bu nasıl devlet” vs. tarzı söylemlere yönelmiyorum. Şöyle de denebilir: çaresizlik diye bir şeyi kabul etmiyorum. Nitekim, yüzyıllar önce vakıf yönetmeliği  elinden alınan Mimar Sinan’ın torunları da çaresiz değildir. Büyük bir inançla, yıllarca mücadele vermişler ve bu mücadeleye devam etmektedirler.

 

Bir süredir yaygın basının gündeminde olan bu konu ile ilgili beni ilgilendiren iki nokta var. Birincisi, torunların verdiği mücadele, gösterdikleri azim… Öyle ki inanılmaz bir arşiv taraması yapılarak, müthiş belgelere ulaşılmış ve yılmadan, kendinden emin “biz hakkımızı istiyoruz” denilmiş; en önemlisi de korkmadan… Topluma örnek teşkil edecek bir gayret. İkincisi, yetkili makamların tutarsızlığı ve ifade etmekte dahi güçlük çektiğim nitelikteki tavırları… (Dehşete düşme efekti bu hususta yazımıza dahil olabilir) Bu maddenin sosyal boyutu ile ilgili yorum yapmaya gerek yok herhalde!  

 

Ne acı ki alışılmış, toplumun genelinde şaşkınlık yaratmayan mevzular bunlar. Bizim elimizden sadece, yazmak geliyor!

 

Yayın Tarihi
23.09.2009
Bu makale 2623 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
sayın şenay hanım bende şanlıurfada mülhak vakfı evlatlarından olup benimde sorunum mütevellimden adam hep yolsuzluk yapıyor bu adamı nasıl mütevellikten düşürebilirim maddi durumumda iyi degil bana fikir olarak yardımcı olursanız çok sevinirim

mustafa özgün 23.04.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!