Kocanızın Tıtle’ına dikkat!

Şu geldiğimiz yüzyılda; bu teknolojide, bu bilgi çağında hala 19. yüzyıla ait düşünce yapısı ile konuşmalar ile karşılaşınca, insanın o ile başlayıp ha ile biten kelamlar edesi geliyor. Ama…

Biliyor muydunuz; karısının çalışmasından dolayı title’ı sarsılan beyler varmış. Leydiler gibi olmalarını istiyorlarmış, diyeceğim ama leydiler bile eşlerinin politikalarını destekleyici faaliyetler içinde oluyorlar.

Ya hu, ibadet kabul edilen çalışma eylemi, nasıl oluyor da title denen, ego hizmetkarı harfçiklerin lekelenmesine sebebiyet verebiliyor?

Hakikaten böyle bir şey var; title bir kenara, çalışan kadınlara acıyarak bakan bir tabaka (nasıl ifade edeceğimi de bilemedim) var. Bir bilseler çalışan kadın da onların magazin sayfalarındaki boy boy resimlerine acıyarak bakıyor. Neyse….

Tahmin ediyorum euroları ile ne yapacağını bilemeyen beyler, karar aşamasında ve sonrasına kafalarını karıştıracak, eline ayağına dolaşacak bir varlık istemiyorlar etrafında. Bizimkiler de bunu lütuf sanıyor.

Çalışan kadın daha cesurdur. Çalışan kadın daha güçlüdür. Çalışan kadın daha çok bilir… İşte bu yüzden de çalışmayan kadın daha makbuldür.

Elbette istisnalar vardır. Entelektüel yaşam tarzı ile 10 çalışına bedel, çalışamayan kadınlarımız da var. Ancak bu title meselesine feci halde takıldım.

Dr. bilmem ne… Şimdi bu adamın karısı çalışınca doktorasını geri mi alıyorlar(!) Dıt dıt bölge müdürü falan filan… Bu amcanın hanım çalışınca bir anda satış temsilciliğine geri mi dönüyor, ne oluyor yani.

Bırakalım bunları ve son alarak, “kadın, yaşamda her zaman tek başına olduğunu farz ederek çalışmalı ve kazanmalıdır” diyen babayı (yani benim babamı) buradan alkışlıyoruz.