Markana dikkat et!

Zaman değişti… Reklamın kötüsünü anlatırken ne deriz; şişçi, köfteci tabelası gibi olmuş, deriz. Ancak Antalya’da yıllardır şişçilik yapıp da marka olma yolunda ilerleyen isimler var, biliyorsunuz. Sadece kurumsal desteğe ihtiyaçları var.

Antalya’da iletişim sektörü uyanışa geçti. İlk olmanın bedeli her zaman ağırdır ancak mükafatı da ayrı lezzetlidir. O nedenle yola baş koymuş arkadaşlarıma hem teşekkür ediyor hem de kolaylıklar diliyorum. Öyle bir uyanış ki firmaların, ticari kuruluşların etekleri tutuşmaya başladı. Bazılarında bu durum coşku olarak da nüksetmiş olabilir. Ancak iletişim yönetimine, kurumsal yapılanmaya her zaman için, hedefi olan kurumların, işletmelerin, ticarethanelerin (adına her ne derseniz) ihtiyacı var.

Kuruluştan itibaren yapılması gereken en önemli iş ise markaya sahip çıkmak. Marka olamamışsanız dahi adınıza sahip çıkmak. Çünkü o bir gün global bir marka da olabilir. Bunu nasıl yapacaksınız(?) İlk önce markanızı tescillemeniz gerekiyor… Tabii seçilen adın pazarda kabul edilebilirliğinin ne olacağı vs. gibi detaylara hiç girmiyoruz, burada.

Kurumsal kimlik, der dururuz ya biz halkla ilişkiler uzmanları… Bunu anlatmakta da bir hayli zorlanırız: nedir ki yani, iki renk iki çizgi; bir kartvizit, totem…

Öyyyle değil işte! Bir gün bir gurup hukukçunun kapınızı çalıp, falanca firmanın renklerini kullanıyorsunuz, ve logonuzla da son derece çağrışım yaratıyorsunuz, diyebileceğini ve bu işin mahkemelere taşınacağını hiç aklınızdan geçiriyor musunuz?

Özgün olmak, kendi kurumsal kimliğinizi kendiniz yaratarak, kendi gücünüzü oluşturmanız elbette en doğrusu… Ha, tabii işi profesyonellerine bırakarak… O profesyonellerin de ne kadar profesyonel olduğundan emin olarak…

Kısacası markana dikkat et. Antalya büyüyor, daha da önemlisi gelişiyor. Artık şişçi, köfteci tabelası devri kapanıyor. Evet, evet; en iyisi markana dikkat et!