Son zamanlarda hangi müzik kanalını açsam, hangi radyo programını dinlesem illaki bir eski şarkı duyuyorum.
Eski şarkı derken ama nasıl eski şarkı;
Günümüzün ‘Cover’ dediği Türkçesi yeniden düzenleme ya da biraz daha basitçesi ‘biz böyle çaldık nasıl olmuş’ ya da ‘Ben böyle yorumladım’ demek olan bir kavram var.
Ajda Pekkan şarkılarından tutun da Orhan Gencebay’a kadar, Sezen Aksu’dan tutun da Barış Manço’ya Nilüfer’e kadar bütün şarkıların yeni müzik grupları tarafından yeniden yorumlanmasını dinliyoruz artık.
Bu yorumlamalar da parçanın kendi özünden ayrılıp bir başka formatta yorumlanmasıyla oluyor.
Mesela Bir Nilüfer şarkısı rock formatında çalınıyor.
Evet güzel olabilir. Hatta kitleler tarafından beğenilebilir. Hatta topluma değişik te gelebilir.
Fakat nerede üretim ?
Nerede yaratıcılık…
Al sen eski şarkıyı, gir stüdyoya, binlerce müzik programı ile orasını burasını değiştir. İki tane akoruyla oyna, sonra sun bunu topluma…
Oh ne güzel….
Bu söylediğim şarkıların bu şekilde yapılarak içinin boşaltıldığını düşünüyorum.
Bu şarkılarda insanların anıları var. Bu şarkıların hepsinde insanların geçmişi, izleri,hatıraları var….
Belki de insanlar bu şarkıları ilk duydukları gibi dinlemek istiyorlar hala…
Ne gerek var orasını burasını değiştirmeye…
Hatta bu şarkılar eski falan da değil… Ölmüyor ki bu şarkılar… Silinmiyor ki hiç….
Zor yazıldıkları için , emekle yazıldıkları için unutulmuyorlar….
Yani bazı müzik gruplarının bu şarkıları alıp yorumlamalarına bence gerek yok…
Biraz üretim yapsınlar….
Bizlerin bildiği değerleri bizlere paketleyip tekrar satmaktansa…
Biraz yaratıcı olsunlar….