DÜN-BUGÜN-YARIN

Kaş

Bugün içimden Kaş’ı yazmak geldi.

Öğrencilik yıllarından beri sürekli ziyaret ettiğim yaz,kış çok sevdiğim Kaş’ı yazmak istedim.

Kaş’ın bende yarattığı duygular her zaman farklı olmuştur.

 Antalya’dan yola çıktıktan sonra hiç bitmeyecek gibi gelir yol. Ancak ne zaman Kaş’a yaklaşıp panoramadan Meis’i görsem  bütün yorgunluğum,bütün sıkılmışlığım bir anda heyecana dönüşür.

Kaş bana her zaman bir özlemi de hatırlatır, hani vardır ya bazı Ege şarkıları, karşı taraftan bir kıza gönül vermiş  bir balıkçıyla bir rum kızının aşk hikayesi..

Hayalimde canlanan imkansız aşkların ölümsüzlüğünden olacak ki, bende Meis’i gördüğüm zaman hemen böyle hikayeler canlanır gözümde, bu kadar yakınken bu kadar uzak düşmek gelir aklıma.

Meis bana göre bir zenginliktir o yüzden. Araya karışan Yunan radyolarında yankılanan hüzünlü bir kadın sesiyle aklıma gelir tüm şairlerin hüzünleri, bazen de Limanağzından tekneyle dönerken kulağıma kadar gelebilen sirtaki müzikleri…

Ben kışları da çok severim Kaş’ı. Kaş meydanında huzur içinde uyuyan köpekler, yazın yorgunluğunu atmak üzere  karaya çekilmiş tamir gören tekneler, koskoca bir kalabalığın telaşını atlatmış sarmaşıklı caddeler, eski bir lahidin şaitlik ettiği cumbalı evler…

Yazın ağzına kadar dolan barların ters çevrilmiş sandalye ve masaları yeni sezonda gelecek ve asla Kaş’ı unutamayacak konuklarını bekler mesela..Bir masanın hüznü olur mu dersiniz.. Evet o masa Kaştaysa ve üzerinde yaşanmışlıklar varsa.. Masanın bile hüznü vardır Kaşta…

Yaşadığımız zaman, bize sürekli bir şeylere geç kaldığımız ve bir şeyleri kaçırıyor olduğumuz hissini de verse, Kaş’ın kışın bana verdiği dinginlik ve sessizlik ,tüm zamanın değil tüm zamanların telaşını da alır gider kışları…

Akşam olduğu zaman hangi güneş bu kadar güzel batabilir ki dersiniz.

 Masallara konu olacak bir güzellikteki prensesin kurşuni dansıyla, denizle birleşip güneşi selamlamasıdır Kaş’ta günbatımı…Akdeniz’i selamlar güneş…  Hergün bir değişik seramoniyle hergün yeni bir kareografiyle batar güneş Kaş’ta… 

Tabiat  ey insan dön de kendini sorgula, hangi tablo bu kadar yaratıcı olabilir diye haykırır sanki doğa…

Eskileri bulurum ben hep Kaş’ta, çocukluğumu bulurum. Çağın bu kadar hızlanmadan önceki zamanlarında, insanların birbirlerine ayıracak çok daha büyük alanları varken o gerçek paylaşımların izlerini hatırlarım bir bir.

Annanemin elimden  beni  çay bahçesine götürüp, koca bir adam gibi ayaklarımın yere bile değmediği bir sandalyede oturup ,büyük bir gururla gazozumu içip insanlara baktığım günlere dönerim Kaş’ta…

O sırada pancar motorlu bir teknenin motor sesini duyarım, mevsim kışsa…Patapatapata…

Sesler ne kadar önemlidir insan hafızasında.. Bu sesle beraber sabahleyin erkenden koyulmuş çayın buhar sesi gelir kulaklarıma…

Adeta Birden Annanem seslenir çocukluğumdan bana…

-Onurrr !!!

-Onnnurrrrrrr !!!

-Hıııııı

-Onur!!!

-Hııı

-Hıı değil efendim…

-Hadi kalk artık yüzünü yıka kahvaltıya gel..

Dedim ya bana hala hatırlattıklarıyla Kaş’ı çok severim…

Ne zaman Kaş’a gitsem çocukluğumla beraberim…

Yayın Tarihi
02.03.2016
Bu makale 1962 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!