Doğaya o kadar kötü davrandık ki...
Doğayı o kadar anlamadık ki...
Bir görüntü gözlerimden hiç gitmez, adam elinde orağa benzeyen bir aletle, Fok balığının yanına gidiyor, kafasına kafasına vuruyor Fok balığının...
Fok balığı çaresiz, kuyruğundan tutup sürüklüyor onu, balığın kanı karların üzerinde iz bırakıyor, kuyruğundan tutup sürüklüyor onu gemisine...
Kendimize o kadar kötü davrandık ki...
Kendimizi o kadar ayırdık ki üzerine altın tozu dökülüp yenen yemekler, 300 liraya yenen Lahmacunlar, kapıda bekleyen aç çocuklar... Doyumsuz, bitmek tükenmeyen bir en zengin olacağım hırsı...
Gerçek Tanzanya Massaileri gibi bir tane ile yetinemedik...
Ne diyorlar sadece bir tane yeterli, eğer ikinciyi avlarsam atalarım tarafından bana bırakılan bu topraklara ihanet etmiş olurum, soyumuz devam edemez...
İhtiyacımızın fazlasını doğadan alıp stok yapmaya çalıştık sanki her şeyin sahibi bizmiş gibi...
Bir iş görüşmesine 300 milyarlık bilmem ne marka lüks arabayla gidersek başarılı, doğayı kirletmeden bisikletle gidersek başarısız meslek erbapları olduk...
Kendi tefekkürümüz yerine başkalarının hazır bilgilerine inandık, sen de en zengin olabilirsin, sen de yalı da oturabilirsin, sen de CEO olabilirsin, yalnızca ihtiras masalları dinledik, kendi coğrafyamızın bu kadar güzel öğretileri varken sırt çevirdik kendimize...
Ne diyordu Aşık Veysel; mezarımın üzerini taşla kapatmayın, ot bitsin arı konsun bal olsun, kuzu yesin süt olsun... Biz ne yaptık bırakın Veysel üstadın mezarını, her yeri beton mezarlarla doldurduk, sonra tuttuk depreme yani doğaya kızdık...
Doğanın kudretini anlamak için bu kadar ihtirasa, hırsa gerek var mıydı ?
Gerek var mıydı gemilere askerleri doldurup hiç bilmediğin ve her şeyden habersiz insanların yaşadıkları topraklara göz dikmeye...
Her yazımda anlatmaya çalıştım, yapmayın...
Kudurmayın...
Kainatla iş birliği yapın... Doyuramadı dünya gözünüzü...
Şimdi bazı çevreler diyor ki... Corona Pandemisi... Dünyada yeni bir çağ açacak...
Nasıl arkeologlar ve tarihçiler Milattan Önce ve Milattan Önce (M.Ö ve M.S) diye ayırıyorlar zamanı...
Yeni bir dönem başlayacak diyorlar...
Coronadan Önce ve Coronadan Sonra...
İş bu kadar ciddi duruma gelmiş durumda...
Şimdi ne kurtaracak insanlığı ?
O doğayı çok sever gibi görünüp, eve geldiğinde ben bu koltukta oturmam, bu masada yemek yemem , benim bir standardım var diyenler mi ?
Daha çok para nasıl kazanırım diyip sınıf atlamaya çalışan küçük burjuvalar mı ?
Sen şucusun, sen bucusun diyenler mi ?
O herkese akıl verip, şunu şöyle yap, bunu böyle yap diyenler mi ?
Karşıdaki insana insan olduğu için değil cebindeki paraya göre değer verenler mi ?
Bir üst terfiye atlamak için arkadaşının, kendi insanının üzerine basıp geçenler mi ?
Sosyeteler mi ? Fakirler mi ?
Ağalar mı, Dükler mi ?
Nasıl da bir anda sıfırlandı herşey değil mi ?
Ümit ediyorum ki, ülkemiz ve tüm dünya bu salgını en az kayıpla atlatır...
Umuruyorum ki yok olup gider bu virüs...
Eğer çözüm bulunur ve bu beladan kurtulursak, kurtulduk diye unutursak, aynı ihtirasla devam edersek, bir daha ki çok daha sert olacaktır...
Tabiat bir kere konuşur, 3 hafta önceki yazımda da kaleme aldığım gibi...
Ondan adaletsizce aldığın ne varsa bir gün geri alacak...
Eğer almaya karar verirse...
Aman Yarabbi...
Sağlık Çalışanlarımıza, Tıp İnsanlarımıza, Sağlık Bakanımıza gösterdikleri özveri için çok teşekkür ediyorum...
İşallah atlatacağız...
--