‘Yaşamak yürek ister; belki de bu yüzden dünyaya gelenlerin çok azı yaşar. Çoğunluğu yalnızca yaşadığı günü kurtarır,var olmakla yetinir ve kendi varlığı altında ezildikçe ezilir’ diyor Oscar Wilde.
Doğru da söylüyor. İnsanların her dönem kendi korkularıyla yüzleşmesi gerektiği düşüncesindeyim.
İnsanoğlu’nun sahip olduğu yetenekler arasında kendiyle yüzleşip kendini geliştirme ve dönüştürme yeteneği var çünkü, ancak bu yetenek tıpkı diğer yeteneklerimizin gelişimi gibi üzerine gidilerek ve emek vererek gerçeğe ulaşabiliyor.
Zordur insanın kim olduğunu, ne olduğunu bilmesi.. Hayattaki duruşunu belirlemesi bir çok etkene bağlıdır…
Bebeklikten yaşlılığa doğru uzanan gelişim süreci içerisinde bizleri şekillendiren bir çok olgu ve bir çok etkiyle karşılaşırız.. Bu etkiler olumlu ya da olumsuz şekilde seyredebilir..
Olumlu ya da olumsuz karşılaştığımız her şey aslında bizi oluşturan bizim şu an ki duruşumuzu hayata bakışımızı etkileyen bizim kim olduğumuzu belirleyen dinamiklerdir..
Önemli olan bu süreç içerisinde yaşadıklarımızın ve bugün yaptıklarımızın bağlarını kurabilmektir.
Korkularımızı etkileyen bir diğer faktör de genlerimizle ilgilidir.. Doğuştan kişiliğimize kodlanmış bir çok gen bir çok özellik vardır, bunlar zararlı da olabilir faydalı da olabilir. Önemli olan bize zarar veren genlerle mücadele etmek bunları faydalı ve rasyonel kişiliklere dönüştürmektir.
Genlerimizle yapacağımız mücadele ne kadar zor olsa da ve mizaç denilen özelliklerimizi belirlese de karakter insanın kendi emeği ve kendinin farkında olması ile oluşur..
Mizaç özelliklerini iyi bir karakterle birleştirmek aslında korkularımızdan arınmanın ve kendimiz olmanın en sağlıklı yoludur..
Korku bizim yaşamdan zevk almamızı,yaşama sevincimizi kaybetmemizi tetikleyen bir olgudur, temelinde ilkel kaygıların yattığı insanı aslında kendi içerisine hapseden ve kırılgan bir hale sokan bir unsurdur..
Herkesin kendisiyle ve korkularıyla yüzleşebilmesini diliyorum..
Unutmayın kendinizi sizin kadar kimse bilemez.. Korku dolu yarınlardan uzak durup kendinizi ortaya çıkarmanın yollarını bulmanız ve sadece kendinize ait yollarda ve yaşamlarda bağımsız yürüyebilmeniz dileğiyle…
Yazımı yine Oscar WİLDE’ın güzel bir alıntıyla bitirmek istiyorum..
‘Korku kendine acımayı getirir; kendini zavallılaştırmaya baslar yaşamdan korktukça. Yaşamla yüz yüze gelmektense ağır ağır erimeyi tercih eder. Korktukça azalır gücü; korkuyla yaralanan bedeni artık en küçük bir dokunuşta acıyla inler. Her acıda korkusu biraz daha artar ve girdap gibi çeker içine güçsüzlük onu. Kendi korkusuna kalkıp kader der sonra, korkuyu değiştirilmez bir gerçek, alnına yazılmış bir yazgı olarak görür. Yeni bir aşkın düşüncesi bile titretir onu. Kalabalıktan korktuğu kadar yalnızlıktan da korkar.’
Saygılarımla…