Hiç unutmuyorum Üniversite ikinci sınıftaydım… Feriştah SOYKAL ALANYALI hocamız girdi sınıfa ve hepimizin önüne bir makale koydu…
O makaleyle beraber nereden bilebilirdim tarihe bakışımın değişeceğini… Nereden bilebilirdim sürekli Hellen medeniyetiyle açıklanmaya çalışan Likya’nın aslında Anadolu topraklarında zaten mevcut olan kültür hazinesinden beslenebileceğini…
Özellikle 1980 sonrası Batı kültürünün sadece arkeolojiye değil hayatımızın bütün alanlarına yavaş yavaş nüfus etmesiyle büyüdük bizler…
Çünkü batı sürekli doğruydu.. Batı sürekli zengin… Batı sürekli en iyiyi bilen ve tartışmasız kabul edilendi…
Geçtiğimiz hafta Prof.Dr. Fahri IŞIK’ın konferansına gitme şansım oldu… Öncelikle Antalya Koruma Kurulu Müdürümüz Sn. Melike GÜL’e böyle güzel ve anlamlı konferanslar düzenleyip Antalya Koruma Kurulu Müdürlüğü’nü halkla tarih penceresinden buluşturduğu için teşekkür ediyorum…
Fahri Hoca, Milyas’ı yani Bugünkü Elmalı bölgesini anlatmaya başladığında… Bilim İnsanlarının yanlıştan dönmesinin ne kadar zor olduğunu söylüyordu…
Bugün Elmalı dediğimiz bölgenin Finike ile olan Yayla ve Yazlık ilişkisi o dönemlere kadar uzanan ve tesadüf olmayan bir ilişkiydi aslında…
Milyas ve Likya’nın arasındaki güçlü bağı, Likya Mezar Mimarisi, Likya Plastik sanatları ve yazıtlardan verdiği karşılaştırmalı örneklerle yüzyıllar öncesinden işaret ediyordu Fahri Hoca…
Bilimin objektif bir biçimde yapıldığı zaman mutlak doğruya İnsanı en kısa yoldan nasıl çıkaracağına inanlardanım ben de ve bilimi aynı zamanda tehlikeli bir silah olarak kullanılıp ,toplumların öz değerlerini yok edip, olması gerekenmiş gibi gösterilene nasıl bir özenti duygusu yaratabileceğini de biliyorum….
Bu yüzden yıllar önce Feriştah Hocamın dağıttığı ‘Işık Doğudan Yükselir’ isimli makalenin sahibi de Prof.Dr.Fahri Işık Hocanın ta kendisiydi…
Başından sonuna kadar bir kilimin en ince ayrıntılarını düşünür gibi dokunmuş yaklaşık 1 saat süren ancak Fahri Hocanın ömrünü verdiği bir sunumdu Milyas…
Serginin sonunda koyulan nokta da en az Milyas kadar önemliydi aslına bakarsanız…
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 6 Mart 1922’de TBMM’de yaptığı bir konuşmasıyla bitiyordu sunum; bakalım ne demiş Ulu Önder…
‘’Efendiler, Avrupa'nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak,bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir"
Aslına bakarsanız ben de , içi bu kadar dolu ve doğru hazırlanmış bir sunumun sonunda Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bu sözleriyle bitirilen bir sunuma şaşırmaştım…
Anadolu’nun tüm kültürel zenginliğini araştırmak,korumak ve sahiplenmek adına Cumhuriyetin en zor günlerinde Türk Tarih ve Dil Kurumlarını kurmayı başaran bir liderin sözleri, her şeyin batı medeniyetinden etkilenip her şeye batının yön verdiğini söyleyen bir bilim karanlığını aydınlatan Fahri IŞIK Hocanın Milyas sunumunun sonunda en kıymetli yerini bulmuştu…
Çanakkale savaşı sonrasında biz burada Troyalıların öcünü Akalardan geri aldık diyen bir liderin ardından, Fahri IŞIK Hocamız gibi Anadolu zenginliğine ve kültürüne sahip çıkan bir bilim emekçisini görmek bir arkeolog olarak beni tekrar heyecanlandırdı…
Kendisinin anlattığı yerleri tek tek gezip… ‘Prof.Dr.Fahri Işık ışığında bir Arkeoloğun Milyas Gezisi ‘adlı bir yazı dizisi yazıp sizlerle paylaşmaya karar verecek kadar da şevk verdi…
Kendisine uzun ömürler dilerim…
Sağolun ve olabildiğinizce var olun Hocam…
Saygılarımla