DÜN-BUGÜN-YARIN

Mustafa Ediboğlu’nun Ardından...

O zamanlar daha da bir küçüktü Antalya...

Akdeniz Kolejinden Lise son sınıfta Antalya Lisesine geçmişim... 

Öğlen 12 dedi mi bitiyor okul...

Geriye kalan koskoca bir zaman... 

Atatürk Caddesindeki turunç ağaçları çiçek açıyor, ortalarda mis gibi bir  bahar kokusu...

İçim gıcıklanıyor...Yeni yeni besteler yapmaya başlamışım... 

Bir yandan üniversite sınavının telaşı diğer yanda engel olamadığım duygularım...

Kaleiçine gidiyoruz sıklıkla...

Ne gariptir ben de bilmiyorum... 

O yaşlarda bile hep sevmiştim daracık sokakları, hele ki yağmur yağdı mı...Film platosu gibi olurdu sokaklar...

Bir gün daracık bir sokakta, ışıkları yanan bir restaurant gördüm... İçeride sallanan koltukta oturan birileri... Sıcacık gülümsemesiyle karşıladı beni...Sırtımda gitarım, yanımda kız arkadaşım...

Hoşgeldiniz gençler... Hala kulaklarımda...

Üst kata çıktık... Açtım gitarımı çalmaya başladım... İşte o gün tanıştık Mustafa Ediboğluyla... 

Oğlum sen nerelisin dedi bana... Antalyalıyım dedim...Baban kim... Necip Nugay dedim....

Ooo dedi sen Necibin oğlu musun... 

Süheyla Teyzenin de sınıf arkadaşıymış Babam...

Aile gibi oluverdik... 

O günden sonra hiç ayrılmadık...

İlk sene kazanamdım üniversiteyi...Evde bir gerginlik... 

E nasıl kazanacaksın...Hem akşamları gitar çalmaya da başlamışım... 7,5 lira yövmiye alıyorum...

Eski Lara yolunda Queen diye bir yer vardı Erdoğan abinin, 2 gün orada çıkıyorum, bir de Ordu evinde... 

Haftada 25 lira...

O zamanın parasına göre çok iyi para...

En azından babandan para istemiyor, kendimi bir şey sanman için yeterli oluyordu... 

Kazanamadım ya Üniversiteyi... Bütün arkadaşlar kazanmış, anneleri annemi arar...Sizin ki kazanamadı mı...Bizim ki Ankara Hukuk...

Babam bir yandan kızar, seni bu gitar mahvetti...

Sanki kendi sanatçı değil de bana müzik yapma diyor Babacığım...

Turgenyev’in Babalar ve Oğulları gibiyiz...

Mustafa Amcanın yanında alırdım soluğu... 

Ya Amca derdim ne yapacağız... 

Arar babamı, üstüne gitmeyin çocuğun... Ben amcasıyım... İyi yolda onur... Arkeolog olacak o...

Karakterine uygun mesleği seçecek...Buzlar erir... 

Sonra kazandım üniversiteyi... İlk ona koşmuştum... Sonra Üniversite bitti...Hadi bakalım şimdi de iş bul...

Herkes açmış muayehanesini, açmış hukuk bürosunu... Mimarlık ofisini...

Ee napıcaz şimdi...

Mustafa Amca hemen birilerini aradı... Git şunla görüş bununla görüş... Randevular alıyor bana...Ben de müdürlüklere gidiyorum...Efendim bitirdim okulu arkeolog oldum...Müdürlüğünüzde bana da bir iş var mı... 

Delirdin sen heralde diyorlar ama vazgeçmiyoruz...

Derken bırakmadım, açtım Side Belediyesi temizlik işçisi kadrosundan kapıyı...

Bu sırada biraz aşksal, biraz sanatsal, dünyevi olaylar...

Bunaldım mı koşuyorum...

Yine sallanan koltuğunda...

Nerdesin len sen ....... diyerek karşılıyor beni...

İki tek rakı koyuyoruz...

Ne kadar güzel rakı içerdi...

Adaptı onun için rakı içmek...

Öyle pat diye içilmez... Ağzında dolaştırıcan, yavaş yavaş muhabbetle içiceksin oğlum derdi... 

Babamı kaybettik sonra...Çok üzüldü Necibine...Hep gözlerimiz dolardı Babamı anınca... Sümer Amcanın en iyi arkadaşlarından birisiydi...

Hep anılarını anlatırdı bana... Antalya’yı Antalyalıları anlatırdı...

Edebiyat konuşurduk...

Şair Baki Süha Ediboğlu amcasıydı...Benim edebiyata olan merakımı bilirdi...

Hep bana bir şey  öğretirdi...

Hiç beni yargılamaz, sevgiyle kucaklardı...

En son Denize gittim deliktaştan...

Dedim bakayım napıyor...

Sarıldık, kucaklaştık...

Oturduk sohbete...

Mustafa Amca dedim...Görmediğim yerleri görmeye çalışıyorum, sürekli bir şeyler öğrendikçe önüme yeni şeyler çıkıyor, bu sefer onları da öğrenmeye çalışıyorum...Sonra başka şeyler çıkıyor...Bitmiyor Mustafa Amca dedim...

Hah dedi tamam işte oldu...

İçinden nasıl geliyorsa öyle yaşa oğlum dedi...

Kimseye verecek hesabın yok...

Aslan gibisin, çocuğum benim dedi...

Şimdi bunları yazarken bir kaç damla yaş süzülüyor gözümden... Sonra kahkahalarımız gelince aklıma, hemen toparlanıyorum...

Yüzüme bir tebessüm yerleşiyor...Zaten o da böyle isterdi...Ne öyle kahır ediyorsun...

Hadi len gül bakem bi derdi...

Benim arkadaşlarım neden hep benden büyük diye düşünüyorum...

Çok şey öreniyorsun ama bu sefer de erken uğurluyorsun...

Unutulmayacak izler bıraktım ben de Mustafa Amca...

Bugün uğurladık seni...

Tamamlandı artık kadro...

er Amca, Servet Amca, Babam, sen ve daha niceleri...

Sadri Alışık'ın dediği gibi...

İşte hepimiz bir gün gidiyorum elveda türküsünü söyleyeceğiz...

Gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun...

Ne mutlu hoş bir sada bırakanlara...

Seni seviyorum...Orada kendine dikkat et...

Sarıldım kocaman yine...

 

Hoşçakal Arkadaşım...

--

Yayın Tarihi
02.12.2019
Bu makale 1349 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!