Hıdırlık Kulesi’nin adını ne kadar Antalyalılar koymuş olsa da, aslında Hıdırlık Kulesi bizim bildiğimizden çok daha derin ve önemli anlamlar taşır.
Öncelikle şunu bilelim ki Hıdırlık Kulesi aslında ne bir fener, ne bir kule, ne de bir sur parçasıdır…
Hıdırlık Kulesi; Roma döneminde yaşamış önemli bir zatın şerefine yapılmış bir anıt mezardır..
Daha sonraki kullanımları insanoğlunun ihtiyaçlarına göre şekillense de, bu unsurlar anıt mezarın gerçek tarihini yadsımamız için bir neden oluşturmaz.
Hıdırlık Kulesi’nin Antalya Kentinin tarih anlamında ne kadar şanlı bir kent olduğunu gözler önüne seren bir gerçeği daha vardır. Hıdırlık Kulesi Roma Anıt Mezar Mimarlığında ,kare plan üzerine silindirik mimari anlayışın uygulandığı Anadoludaki tek örnektir.
Hıdırlık Kulesinde 2010 yılında Çevre Düzenleme Çalışmaları kapsamında kırkbeş gün süren bir kazı çalışması yapılmıştır. Yapılan kazı sonucunda eserle ilgili çok önemli bilgilere ulaşılmıştır.
Kule eskiden bilindiği gibi düz bir zemine oturmayıp, aslında 3 basamaklı bir podyum üzerine konumlandırılmıştır. 3 Basamaklı podyum zaman içerisinde toprakla dolmuş, oluşan dolgunun içerisinde Kule aslında düz bir zemine oturuyormuş gibi algılanmıştır.
Ayrıca Kulenin bir sur elemanı olarak kullanıldığı yıllardan kalan ve kulenin doğu bölümüne yapışık konumda duran sur izlerinin temelleri ortaya çıkarılmıştır. Aşağıda sevgili dostum koleksiyoner sevgili Barış Eraşkın’ın arşivine ait fotoğrafta da Hıdırlık’ın sur elemanı olarak kullanıldığı yıllara şaitlik ediyoruz.
Aynı zamanda Hıdırlık kulesi Antalya Kentinin en önemli doğal özelliklerinden olan Falezlerin üzerinde vazgeçilmez bir manzara uyumu oluşturmaktadır.
Falez kayalıklarının birbirine olan doğal uyumu kulenin yapımında kullanılan blok taşların rengiyle beraber uzaktan bakıldığında gözü yormamakta ve doğa ve tarih uyumu kaygısının Roma Mimarlığında nasıl şekillendiğini gözler önüne sermektedir.
Antalya Körfezinin eşsiz manzarasına bekçilik eden ve milyonlarca yıl önce oluşmuş Toros Dağlarına bizlerden önce şaitlik etmeye başlayan Hıdırlık kulesinin Kent Arkeolojisine yapacak olduğu katkı azımsanamayacak boyuttadır. Erken dönem surlarının araştırılması ve Kaleiçi tarihin daha bilimsel şekillenerek gelecek kuşaklara bırakılması için Kulenin bulunduğu bölgedeki alanın arkeolojik anlamdaki kazısının devam ettirilmesi görüşündeyim. Aşağıda sunduğum ve yine Barış Eraşkın arşivine ait fotoda görüleceği üzere Antalya surlarının kuzeye doğru uzanan kısmının Kule ile birleşen tarafındaki boşlukta ne olduğunu anlamak ve sur içi yerleşimlerinin Kule ile olan temaslarını ve bağlarını araştırmak Antalya tarihi için çok önemlidir…
Fotoğrafta görüleceği üzere bugün hala yerinde duran deniz içerisinde yer alan bir kaya parçası vardır. Bunu kertenez ya da işaret olarak ele alırsak, bugün bu kayanın hemen geri çaprazında mutlaka bir sur burcu bulunmalıdır. Yukarıda bahsettiğim şekliyle Hıdırlık Kulesinin Kuzey bölümüne bitişik olan surların arkasındaki bölümde ne olduğunu anlamak için arkeolojik bir kazıya ihtiyacımız bulunmaktadır…
Ayrıca Mimar Şebnem Alp hanımefendinin Prof.Dr.Burhan Varkıvanç danışmanlığında doktora tezi olarak hazırladığı ve bizzat kulenin kendisinin restore edilmesi için hazırladığı proje, Kulenin mevcut yapısal sorunlarını çözmek açısından bilimsel en büyük rehberdir. Projede kuleye yapılacak tüm restorasyon müdahaleleri ayrıntısıyla anlatılmış ve kulenin ihtiyaç duyduğu onarımlar büyük bir titizlikle gösterilmiştir.
Antalya turizmi açısından da Hıdırlık Kulesi turizme açılması ve ziyaret kabul eder hale gelme açısından gerek Kaleiçi gerekse tüm ülke turizmi için bulunmaz bir nimettir. Kule de yapılan çalışmalar sırasında bile kule ziyarete açık olmadığı halde yerli ve yabancı turistlerin kule içerisinden foto alma ve kuleyi incelemek için girme çabalarına şait olan bir arkeolog olarak, Antalya turizminin geliştirilmesi içinde Hıdırlık Kulesi en önemli tarih ve turizm odaklı projelerden bir tanesi olmalıdır görüşündeyim. etmek istiyorum…
Bugün hala dimdik ayakta duran kulenin,zamanında nelere şahitlik ettiğine dikkat çekmek için koyduğum bu fotoğrafın bizlere kanıtladığı zamanlardan esinlenerek Kulenin en kısa zamanda restorasyonunun tamalanarak ziyarete açılmasını diliyorum.