Bu haftaki yazımın konusu Tarihsel bilincin topluma ve hayata yansıması üzerine olacak, uzatmadan direk konuya gireyim;
Eğer tarih bilinci toplumun tabanından tutun da tavanına kadar yansımıyorsa verilen ve alınan eğitimlerde her zaman bir bilinç boşluğu oluşacaktır.
Yıllardır ülkemizde uygulanan ezberci tarih eğitimiyle, aslında tarihin de içi boşaltılmış ve tarih sıkıcı ve dinlenmesi zor, sınavları ezberciliğe dayanan bir öğreti haline gelmiştir.
Bugün yaşadığımız kentte bir anket düzenlesek, Müzeye ve müzelere gitmeyen kişi sayısı eminim ki gidenlerden çok daha fazla çıkacaktır.
Hatta bir dönemin öğrencileri ve şimdinin orta yaş grubuna yaklaşmış gençleri, müzeleri liseye gittikleri yıllarda okulların düzenlediği geziler sayesinde keşfedebilmiştir.
Ayrıca tarih bilincinin insana kazandırdığı en güzel özelliklerden bir tanesi de, neden sonuç ilişkisi içerisinde bireysel tarihini değerlendirip sağlıklı saptamalar yapabilmesidir.
Eğer hala ülkemizde, yurtdışındaki tarihi eserlerin ne kadar özenle korunmasına inat, ülkemizdekilere önem verilmiyor ve bunları birer taş yığını olarak görüyorsak, bunun nedeni de yukarı da bahsettiğim ezberci tarih anlayışının topluma enjekte edilmesinden başka bir şey değildir.
Ayrıca bizim ülkemizdeki tarihi eserlerin sosyal amaçlı kullanımları da vardır(!) , Bazen eğitimsiz ve cahil insanların , aşklarını ilan etmek için sprey boyalarla yazı yazabildikleri sosyal alanlar haline dönüşürler, bazen de kırsalda bir vatandaşın bahçe duvarını örmesinde kullanılan duvara katık olurlar, bazen ise restorasyon ve onarım görmediği için harabe halini alırlar.
Tarih, bir toplumun üzerinde durduğu, kendinden önceki medeniyetlerin birikimli olarak getirdiği kültür olgusunun günümüzü de yansımadır bir anlamda.
Günümüzde tarih açısından temellendirilmeden getirilen her türlü öğreti yine neden sonuç ilişkisinden bağımsız düşünüldüğü için kalıcı olamamaktadır.
İnsanoğlunun id,ego ve süper ego dengesinde kurgulamaya çalıştığı ve ilkel kaygılar üzerine oturturulmaya çalışılan bir çok öğreti de tarih temeli olmadığı için, insanların birbirlerine benzemesine yol açacak ve tek tipleşmeyi getirecektir.
Tarih bir insanın dünyayı,toplumu,sistemleri, kısacası insanı sorgulaması, ortaya çıkan üründen kendisiyle ilgili de çıkarımlar yaparak özgün ve objektif düşünmeyi getiren bir disiplindir.
Tarih bilmeden,tarih okumadan günümüzün karmaşık ve tüketici ilişkileri içerisinden çıkmak bir hayli zordur. Kaynağına uzak ya da yakın tarihten almayan hiçbir çıkarım uzun vadede başarılı olma şansını yakalayamaz…
Hatta şöyle güzel bir söz vardır…
Tarih tekerrürden ibarettir,eğer tarihten ders alınmazsa…
Saygılarımla…